Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) yayımladığı “Sürdürülebilir İyileşme, Dünya Enerji Durumu Özel Raporu”, uzmanlara göre, tutarlı bir iklim görüşünden uzak ve fosil yakıtların devam etmesine olanak tanıyan çözümleri ön plana çıkarıyor.
Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) geçtiğimiz Haziran ayında yayımladığı Sustainable Recovery- World Energy Outlook Special Report (Sürdürülebilir İyileşme, Dünya Enerji Durumu Özel Raporu) tartışmaları da beraberinde getirdi.
IEA, “Sürdürülebilir İyileşme, Dünya Enerji Durumu Özel Raporu”nda bazı olumlu sonuçlara yer verdi. Rapor, enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji yatırımlarının en iyi iyileşme araçları olduğunu belirtiyor. Ancak birçok uzmana göre, rapor tutarlı bir iklim görüşünden uzak ve fosil yakıtların devam etmesine olanak tanıyan çözümleri ön plana çıkarıyor.
Özel Rapor IEA’nın kendi esaslarıyla çeliştiğinin bir başka örneği olarak yorumlanıyor ve analizlerinde bazı tutarsızlıklar gözleniyor. IEA’nın bir tarafı, iletişimlerinde ve analizlerinde iklim krizi çözümleriyle uyumlu olmak zorunda olduğunun farkında. Ajans, hükümetlerin “temiz enerjiyi teşvik paketlerinin merkezinde” tutmaları gerektiğini ifade ediyor.
Ancak uzmanların eleştirilerine göre, aynı kurum fosil yakıtlar gibi günümüz endüstrilerine birçok konuda boyun eğiyor ve sonuç olarak kendi varlığını temelden tehdit eden önemli iklim çözümlerini tavsiye etmekten kaçınıyor. IEA’nın, raporunu yayımladıktan sadece bir hafta sonra doğalgaz gibi bir fosil yakıtın sürdürülebilir yatırım tanımı içinde yer alması için yasa açığı arayarak Avrupa Birliği’nde (AB) lobi yaptığı da ortaya çıktı.
Uzmanlara göre, IEA, iklim aciliyetinin olduğu bir dönemde iklim eylemi ile paralel bir yolda ilerlemek istediğini kanıtlamak istiyorsa, 1,5 derece ile uyumlu enerji dönüşümü modellemesi yapmak zorunda. Bu da IEA’nın fosil yakıtların hızlıca ve aşamalı olarak terk edilmesi ihtiyacını tanımak zorunda olduğu anlamına geliyor.
Özel Rapor 1,5 Derece Sınırını Görmezden Geliyor
Rapor, Paris Anlaşması’nda kabul edilen 1,5 derecelik kritik eşikten hiç bahsetmiyor. IEA, üç yıllık 3 trilyon dolarlık iyileşme planında “alışılmış iş yapış biçimleri”ne (business as usual) göre yıllık enerji kaynaklı karbondioksit emisyonlarında 2025 yılına kadar 3,5 gigaton (Gt) azalma olacağını hesaplıyor ancak “business as usual” için hangi temel verileri kullandığını belirtmiyor.
Aşağıdaki tabloya göre eğer IEA’nın “2019 Stated Energy Policies Scenario” (Enerji Politikaları Senaryoları – STEPS) çalışması esas olarak alınırsa 2025 yılına kadar 3,5 Gt’lik karbondioksit tasarrufu sağlanacak. Bu senaryolar, hükümetlerin daha öncesinde yürürlüğe sokmayı taahhüt ettikleri politikalara dayanıyor. IEA, Sürdürülebilir İyileşme planının emisyonlarda “kurumsal düşüşe” neden olacağının altını çiziyor ama bu hafif düşüş, 1,5 derecenin üstüne çıkmamak için 10 yılda karbon emisyonlarının yarı yarıya düşmesini sağlayacak olan hızlı ve aşamalı olarak fosil yakıtları terk etme amacından dünyayı uzaklaştırabilir. Planın, IEA’nın küresel ısınmada 2 derecenin altının hedeflendiği 2019 yılı Sürdürülebilir Kalkınma Senaryosu’na (SDS) bile uygun olmadığı görülüyor.
Özel Rapor, Kademeli Olarak Fosil Yakıtları Terk Etme Yaklaşımıyla Uyumlu Değil
IEA, önceki birçok rapor tarafından çokça önerilmiş sonuçları tekrar ortaya koyuyor: Enerji verimliliği, güneş ve rüzgar enerjisi, karbon kirliliğini azaltırken fosil yakıtlara oranla daha fazla iş fırsatı yaratabilir. IEA, rüzgar ve güneş PV (fotovoltaik) dağıtımını “Birçok ülkede hükümet desteğine layık olan en önemli iki enerji teknolojisi” olarak özetliyor ve enerji verimliliğinin, enerji kaynaklı iyileşme yatırımlarının üçte birinden pay almasını öneriyor.
Bununla birlikte, iklim kriziyle etkin bir şekilde mücadele etmek basit bir ekleme yapma veya yeni temiz teknolojilerin hızlandırılması meselesi değil. Aynı zamanda kirliliğe neden olan endüstrileri yavaşlatarak bitirme mücadelesi.
Raporun giriş kısmında IEA, yakıt üretiminin ve kullanımının daha sürdürülebilir olması gerektiğini belirtiyor. “Sürdürülebilir” ile kastedilen, petrol ve gaz endüstrisinin varil başına daha az emisyona neden olması. Ancak IEA’nın kendi yayımladığı verileri, dünyadaki toplam karbon emisyonlarının %15’inin sadece petrol ve gaz çıkarılma işlemi sırasında oluştuğunu gösteriyor. Bu dar bakış açısından, IEA petrol ve gaz bağlantılı iyileşme tedbirleri kapsamında metan emisyonlarını azaltma önerilerini sınırlandırıyor ve karbon yakalama ve depolama (CCS) teknolojilerini yaygınlaştırmayı öneriyor.
Raporun Bazı Mesajları Kaygı Verici
Özel Rapor’un içerikleri, daha fazla yenilenebilir enerji ve tasarrufuna olan ihtiyacı vurgularken aynı zamanda metan gibi fosil yakıt azaltım önlemlerini de teşvik ediyor. Bazı bölümlerde IEA, fosil yakıt endüstrisinin genişlemesine yatırım yapmanın, gaz veya kömür santralları “verimli” olduğu sürece meşru bir iyileşme seçeneği olduğunu bile ileri sürüyor.
Rapor, fosil yakıt tüketimi sübvansiyonlarının aşamalı olarak kaldırılması için bir öneriler sunarken, ne yazık ki aynı zamanda üretim sübvansiyonlarını artırabilecek önlemlere yer veriyor.
Diğer Güncel IEA Analizleri, Özel Raporun Temiz İyileşme Mesajının Temelini Sarsıyor
Uzmanlara göre raporun içeriği, temiz iyileşme mesajının temelini sarsmakla kalmıyor aynı zamanda fosil yakıtı teşvik eden analiz ve diyaloglara da katkı sağlıyor. Rapor, teklif edilen Sürdürülebilir İyileşme planı kapsamında yeni fosil yakıt yatırımı önerisinde bulunmuyor. Rapordan sonra yayımlanan Avrupa Birliği enerji incelemesinde de IEA’nın, AB’nin sürdürülebilir finans tanımında doğalgaza yer vermesi gerektiğini öne sürerek, Avrupa sivil toplum liderlerinin iyileşme yatırımlarında iklim politikalarını sekteye uğrattığı düşünülüyor.
Sürdürülebilir İyileşme raporunu yayımlamadan günler önce IEA, petrol talebi ve fiyatlarındaki son “toparlanmayı” “daha iyimser” olarak yorumlamış ve 2021’in petrol talebinde şu ana kadar kaydedilen en yoğun yıl olacağını öngörmüştü. IEA hiçbir iletişim kanalında petrol talebindeki “artışın” iklim için kötü olduğunu da belirtmedi.
Uzmanlara göre, IEA, petrol talebinde (ve arzında) bir toparlanmanın, 1.5 derece ısınma sınırı ve temiz iyileşme için gereken yapısal emisyon azaltımıyla uyumsuz olduğu gerçeğini açıkça ele almalı. IEA, 2008 mali krizinin ardından benzer söylemlerde bulunmuş; temiz enerji yatırımlarının önemini vurgularken, aynı zamanda petrol arama ve çıkarma faaliyetlerine daha fazla yatırım yapılması çağrısında da bulunmuştu. 10 yıldan fazla bir süre sonra, bu tehlikeli yaklaşım hâlâ IEA’nın çalışmalarında yer alıyor.
Hava kirliliği ile fiziksel rahatsızlıklar arasındaki bağ üzerine daha önce birçok araştırma yapılmıştı. Ancak yeni…
Küresel kömür talebinin bu yıl rekor seviyeye ulaşmasının ardından 2027'ye kadar yatay bir seyir izleyeceği…
Türkiye’de 10 kentte enerji şirketlerinin projeleri için acele kamulaştırma kararı verildi. Niğde, Ankara, İstanbul, Sakarya,…
Dünyanın ortalama sıcaklığının orta vadede 1,5 dereceden öte 2 dereceyi de geçebileceğini belirten Prof. Dr.…
Karbon emisyonları azaltımı hedeflerini açıklayan Kanada hükümeti, resmi danışma kurulunun tavsiye ettiği miktarın altında bir…
Türkiye’de son yıllarda birçok göl ve su kaynağında yaşanan kuraklık, Salda Gölü'nde de derinden hissediliyor.…