IEA özel raporuna göre, üreticiler derinleşen iklim krizine katkıda bulunmak ya da temiz enerjiye geçişi benimseyerek çözümün bir parçası olmak arasında seçim yapmalı.
Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) fosil yakıt sektörünün nasıl daha sorumlu bir yaklaşım benimseyebileceğini ve yeni enerji ekonomisine olumlu katkıda bulunabileceğini gösteren yeni özel raporuna göre, petrol ve gaz üreticileri, büyük ölçüde temel ürünleri tarafından beslenen ve giderek kötüleşen bir iklim krizinin ortasında, küresel enerji sistemindeki rolleri konusunda çok önemli seçimlerle karşı karşıya.
“Net Sıfıra Geçişte Petrol ve Gaz Endüstrisi” isimli rapor, enerji ve iklim hedeflerine ulaşmak için daha güçlü uluslararası işbirlikleriyle ortaya çıkacak endüstri üzerindeki etkileri ve fırsatları analiz ediyor. Dubai’deki COP28 iklim zirvesi öncesinde yayımlanan çalışma, küresel petrol ve gaz sektörünün faaliyetlerini Paris Anlaşması’nın hedefleriyle uyumlu hale getirmek için neler yapması gerektiğini ortaya koyuyor.
En son IEA projeksiyonlarına göre, bugünkü politikalarla dahi, hem petrol hem de gaza yönelik küresel talep 2030 yılına kadar zirveye ulaşacak. İklim değişikliğiyle mücadelede daha güçlü adımlar atılması, her iki yakıta yönelik talepte de net düşüşler anlamına gelecek. Hükümetlerin ulusal enerji ve iklim taahhütlerini tam olarak yerine getirmeleri halinde, talep 2050 yılına kadar bugünkü seviyesinin %45 altına düşecektir. Küresel ısınmayı 1,5 derece ile sınırlama hedefini ulaşılabilir kılmak için gerekli olan yüzyılın ortalarında net sıfır emisyona ulaşma yolunda, petrol ve gaz kullanımı 2050 yılına kadar %75’ten fazla azalacak.
Ancak rapora göre, küresel enerji arzının yarısından fazlasını sağlayan ve dünya çapında yaklaşık 12 milyon işçi istihdam eden petrol ve gaz sektörü, temiz enerji sistemine geçişte en iyi ihtimalle marjinal bir güç oldu. Petrol ve gaz şirketleri şu anda küresel temiz enerji yatırımlarının sadece %1’ini oluşturuyor ve bunun %60’ı sadece dört şirketten geliyor.
IEA Başkanı Dr. Fatih Birol, petrol ve gaz endüstrisinin Dubai’deki COP28’de bir dönüm noktasıyla karşı karşıya olduğunu söylerken, dünya giderek kötüleşen bir iklim krizinin etkilerini yaşarken, her zamanki gibi iş yapmaya devam etmenin sosyal ve çevresel açıdan sorumlu bir yaklaşım olmayacağını söyledi ve şu şekilde devam etti: “Dünyanın dört bir yanındaki petrol ve gaz üreticilerinin küresel enerji sektöründeki gelecekteki yerleri hakkında derin kararlar almaları gerekiyor. Sektörün, dünyanın enerji ihtiyaçlarını ve iklim hedeflerini karşılamasına gerçekten yardımcı olma taahhüdünde bulunması gerekiyor – bu da inanılmaz büyük miktarlarda karbon yakalamanın çözüm olduğu yanılsamasından vazgeçmek anlamına geliyor. Bu özel rapor, petrol ve gaz şirketlerinin temiz enerji ekonomisinde gerçek bir pay sahibi olurken, dünyanın iklim değişikliğinin en ciddi etkilerinden kaçınmasına yardımcı olacak adil ve uygulanabilir bir yol gösteriyor.”
Petrol ve Gaz Emisyonların Yüzde 15’inden Sorumlu
Küresel petrol ve gaz endüstrisi, küçük, uzmanlaşmış operatörlerden devasa ulusal petrol şirketlerine kadar geniş ve çeşitli bir oyuncu yelpazesini kapsıyor. Dikkatler genellikle özel sektörün büyük şirketlerinin rolüne odaklanır, ancak bu şirketler küresel petrol ve gaz üretiminin ve rezervlerinin %13’ünden daha azına sahip.
Petrol ve gazın üretimi, taşınması ve işlenmesi, küresel enerji kaynaklı seragazı emisyonlarının yaklaşık %15’ine yol açıyor – bu oran ABD’nin enerji kaynaklı tüm seragazı emisyonlarına eşit. Mevcut durumda, kendi emisyonlarını azaltma hedefleri olan şirketler, küresel petrol ve gaz üretiminin yarısından daha azını gerçekleştiriyor.
1,5 derece senaryosuna uyum sağlamak için sektörün kendi emisyonlarının 2030’a kadar %60 oranında azalması gerekiyor. En yüksek emisyona sahip petrol ve gaz üreticilerinin emisyon yoğunluğu şu anda en düşük emisyona sahip olanlardan 5 ila 10 kat daha fazla ve bu da iyileştirmeler için büyük bir potansiyel olduğunu gösteriyor. Ayrıca, petrol ve gaz faaliyetlerinden kaynaklanan toplam emisyonların yarısını oluşturan metan emisyonlarını azaltmaya yönelik stratejiler iyi biliniyor ve genellikle düşük maliyetle uygulanabilir.
Net sıfır emisyona geçişte petrol ve gaz üretimi büyük ölçüde azalsa da, 1,5 derece senaryosunda bile ortadan kalkmayacak. Rapora göre, enerji arz güvenliğini sağlamak ve emisyonların azaltılmasının daha zor olduğu sektörlere yakıt sağlamak için petrol ve gaz arzına bir miktar yatırım yapılması gerekiyor. Ancak her petrol ve gaz şirketi üretimini sürdüremeyecek; bu da üreticilerin gelecekteki harcamaları konusunda bilinçli kararlar verebilmeleri için tüketicilerin yönleri ve hızları konusunda net sinyaller göndermelerini gerektiriyor.
Şu anda petrol ve gaz sektörüne her yıl yapılan 800 milyar dolar tutarındaki yatırım, ısınmayı 1,5 derece ile sınırlayan bir patikada 2030 yılında gerekli olanın iki katı. Bu senaryoda, talepteki düşüşler, yeni uzun vadeli konvansiyonel petrol ve gaz projelerine ihtiyaç duyulmayacak kadar keskin. Hatta bazı mevcut petrol ve gaz üretiminin durdurulması gerekecek.
Temiz Enerjiye Daha Fazla Yatırım Yapılmalı
Net sıfıra geçişte, petrol ve gaz zaman içinde daha az kârlı ve daha riskli bir iş haline gelecek. Raporun analizi, tüm ulusal enerji ve iklim hedeflerine ulaşılması halinde özel petrol ve gaz şirketlerinin bugünkü değerinin 6 trilyon dolardan %25, dünyanın küresel ısınmayı 1,5 derece ile sınırlama yolunda ilerlemesi halinde ise %60’a varan oranda düşebileceğini ortaya koyuyor.
Bu zorluklara rağmen önümüzde fırsatlar var. Rapor, petrol ve gaz sektörünün temiz enerji geçişleri için bazı önemli teknolojileri ölçeklendirmek için iyi bir konumda olduğunu ortaya koyuyor. Aslında, 2050 yılında karbondan arındırılmış bir enerji sisteminde tüketilen enerjinin yaklaşık %30’u, hidrojen, karbon yakalama, açık deniz rüzgârı ve sıvı biyoyakıtlar gibi sektörün beceri ve kaynaklarından faydalanabilecek teknolojilerden geliyor.
Ancak bunun için sektörün finansal kaynaklarını tahsis etme biçiminde bir adım değişikliğe gidilmesi gerekiyor. Petrol ve gaz endüstrisi 2022 yılında temiz enerjiye yaklaşık 20 milyar dolar veya toplam sermaye harcamalarının yaklaşık %2,5’i oranında yatırım yaptı. Rapor, Paris Anlaşması’nın amaçlarına uyum sağlamak isteyen üreticilerin, kendi faaliyetlerinden kaynaklanan emisyonları azaltmak için gereken yatırıma ek olarak, 2030 yılına kadar sermaye harcamalarının %50’sini temiz enerji projelerine ayırmaları gerektiğini ortaya koyuyor.
Rapor ayrıca, şu anda birçok firmanın geçiş stratejilerinin temelini oluşturan karbon yakalamanın statükoyu korumak için kullanılamayacağını belirtiyor. Petrol ve doğal gaz tüketiminin günümüz politikaları çerçevesinde öngörüldüğü şekilde gelişmesi halinde, sıcaklık artışının 1,5 derece ile sınırlandırılması için 2050 yılına kadar, 23 milyar tonu doğrudan hava yakalama yoluyla olmak üzere, 32 milyar ton karbonun kullanım veya depolama amacıyla yakalanması gerekecek. Bu teknolojilere güç sağlamak için gereken elektrik miktarı, bugün dünyanın tüm elektrik talebinden daha fazla olacak.