YAZI: Bekir AĞIRDIR, KONDA Araştırma ve Danışmanlık A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi
İlkini 2018 yılında yaptığımız İklim Haber iklim değişikliği algı araştırmalarının altıncısını okuyorsunuz. Öncelikle şunu belirtmem gerekir, ister siyaset olsun ister iklim değişikliği, toplumun tamamını veya bir kısmını ilgilendiren konuları belli aralıklarla ölçmek, değişimi anlamak, zamanla karar ve uygulama süreçlerine yol gösteren mühim bir rehber niteliğine dönüşüyor. Umarım verisini kümülatif olarak biriktirdiğimiz ve dönemsel farklılaşmaları ölçmeye çalıştığımız serinin güncel raporu sivil toplum, siyaset, akademi ve sektörel alanlara katkı sunar.
Toplumun çoğunluğunun iklim değişikliğini insan faaliyetlerinin bir sonucu olarak görmesi, zaman içinde hafif dalgalanmalar olsa da genel bir artış eğilimi sergiliyor. Bu konuya bakış birkaç demografiye göre farklılaşsa da dindarlık en güçlü ayırt edici özellik olarak öne çıkıyor. Dindarlık arttıkça iklim değişikliğinin doğal bir süreç olduğunu düşünenlerin oranı da artıyor, bu düşünceyi kader inancı besliyor diyebiliriz. Böyle olsa bile dindarlık düzeyiyle iklim değişikliğine dair duyulan endişe azalmıyor. Toplumun %72’si sebebinden bağımsız olarak iklim değişikliği ve sonuçlarından endişe duyuyor. Bu endişe ve korku gündelik hayata da, yaşam pratiklerine de etki edecek ve yönlendirecek bir unsur olarak karşımıza çıkıyor.
Bildiğiniz üzere geçtiğimiz yaz gezegenin ölçülebilen en sıcak yazını yaşadık. Sadece yazın değil diğer mevsimlerde de iklimsel değişiklikleri yaşayarak fark ediyoruz. “Sizce son yıllarda düzensiz hava olayları arttı mı, azaldı mı?” diye sorduğumuzda toplumun %92’si arttığını ifade ediyor, %82’si ise bunun üzerinde iklim değişikliğinin etkisi olduğu söylüyor. Peki “Bu mücadelede en çok görev kime düşüyor?” diye sorunca da %55 hükümet ve cumhurbaşkanı, ardından %22 oranında ise yerel yönetimler diyor. Bu yanıtların anlamı politika düzeyinde müdahaleler ve önlem çalışmalarının artırılması olarak yorumlanabilir.
Hepimiz biliyoruz ki bireylerin kendi başlarına yapabilecekleri sınırlı, bu yüzden büyük ölçekli önlemler ancak hükümetler, uluslararası organizasyonlar ve sanayiinin birtakım becerileriyle mümkündür.
Araştırma raporu ve bulgularının okunup anlaşılması, toplumun endişelerini ortadan kaldırılacak uygulamalara ve politikalara dönüşmesini dilerim.
Hava kirliliği ile fiziksel rahatsızlıklar arasındaki bağ üzerine daha önce birçok araştırma yapılmıştı. Ancak yeni…
Küresel kömür talebinin bu yıl rekor seviyeye ulaşmasının ardından 2027'ye kadar yatay bir seyir izleyeceği…
Türkiye’de 10 kentte enerji şirketlerinin projeleri için acele kamulaştırma kararı verildi. Niğde, Ankara, İstanbul, Sakarya,…
Dünyanın ortalama sıcaklığının orta vadede 1,5 dereceden öte 2 dereceyi de geçebileceğini belirten Prof. Dr.…
Karbon emisyonları azaltımı hedeflerini açıklayan Kanada hükümeti, resmi danışma kurulunun tavsiye ettiği miktarın altında bir…
Türkiye’de son yıllarda birçok göl ve su kaynağında yaşanan kuraklık, Salda Gölü'nde de derinden hissediliyor.…