;
Politika

“Hükümet Araştırmanın Sonuçlarını Dikkate Almalı”

hükümet

Araştırmanın sonuçlarını hükümetin büyük bir uyarı olarak algılaması lazım. Hükümetin gerçekçi ve işe yarar iklim politikaları uygulaması son yıllarda nükleerciler ve kömürcüler tarafından önleniyor. Ancak seçmen aynı fikirde değil.

YAZI: Ümit ŞAHİN, Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi İklim Çalışmaları Koordinatörü

 Araştırma sonuçları iklim değişikliği konusunda Türkiye’de artık oturmuş, gözleme ve bilgiye dayalı ve oldukça doğru yönde bir iklim değişikliği algısı olduğunu gösteriyor. Araştırmalarda toplumun yarıya yakınının iklim değişikliğinden çok endişeli olduğu sonucunun yıllardır değişmeden çıkması önemli. Bu oranın fazla değişmemesi artık bu endişenin kulaktan dolma ve tesadüfi bir durum olmadığını, toplumda gerçekten iklim krizi konusunda net bir duyarlık olduğunu gösteriyor. 2022’de bu oranın çok artması muhtemelen 2021’de Türkiye’de yaşanan büyük orman yangınları ve sellerle ilgiliydi. Bu felaketlerin hem büyüklüğü hem de neredeyse yaz aylarında gündemi bütünüyle kaplayacak kadar uzun sürmesi, insanlarda artan bir ilgi ve kaygı oluşturdu. Bu da normal. Ancak endişe oranlarının bu dönem geçtikten sonra fazla düşmemesi o kadar da gündeme bağlı olmadığını, insanların iklim krizini aşırı sıcaklar ve aşırı yağışlar yoluyla günlük hayatlarında hissettiğini gösteriyor.

Ama bu endişe sadece gözlemlere de bağlı değil, bilgi düzeyi de hiç yetersiz sayılmaz. İklim endişesi eğitim düzeyiyle, kentte yaşamakla ve sosyal medya kullanımıyla artıyor. Demek ki bu algı bilgi ve iletişimle doğrudan bağlantılı. Ayrıca aşırı hava olaylarının iklim kriziyle bağlantılı olduğunu düşünenler de çoğunlukta. Medyanın bu konuda kötü bir sicili olduğunu, iklim felaketi haberlerini iklim krizine bağlamadan vermek konusunda özel bir çaba gösterdiğini düşündüğünüzde çarpıcı bir sonuç. Halkın medya patronlarından ve yöneticilerinden çok daha mantıklı ve duyarlı olduğunu gösteriyor. Üstelik sistematik dezenformasyon yayan iklim inkarcıları da fazla başarılı olamamış. Toplumun oldukça önemli bir kesimi çözümü de doğru anlıyor, temiz enerji kaynaklarını işaret ediyor.

Araştırmanın bu sonuçlarının bize verdiği üç mesaj var bence: Birincisi, politikacılarla gazetecilerin çoğunluğundan ve inkarcı komplo teorisyenlerinden oluşan, iklim krizini örtbas etme ve krizin sorumlularını görünmez hale getirme bloku başarılı olamamış. Bu çok iyi haber. Halkın duyarlılığı ve anlayışı yıllar içinde gelişmiş ve kalıcı hale gelmiş durumda. İkincisi, iklim krizinin etkileri giderek belirgin hale geliyor, güneş balçıkla sıvanmıyor. İnsanlar artık aracılara bile gerek kalmadan kendi gözlemleriyle krizin büyüklüğünü fark etmeye başlıyorlar. Üçüncüsü, bu sonucun çıkmasında iklim hareketinin, sivil toplumun, akademisyenlerin, araştırmacıların ve bilimden yana, duyarlı, dürüst gazetecilerin büyük payı var. Türkiye’de iklim hareketi bu yıl 20. yılını dolduruyor. Genç kuşaklar da harekete yeni bir enerji kattılar. Bu çabalar sonuç vermiş, insanlara ulaşmış. Kimse yapılan hiçbir şey işe yaramıyor, bir avuç insanız ve sesimizi kimse duymuyor diye üzülmesin. Duymayanlar, duymamak için maaş aldıkları için duymuyorlar.

Bu sonuçları hükümetin de büyük bir uyarı olarak algılaması lazım. Hükümetin gerçekçi ve işe yarar iklim politikaları uygulaması son yıllarda nükleerciler ve kömürcüler tarafından önleniyor. Ama seçmen aynı fikirde değil. Hükümet, bir avuç çıkar çevresinin, lobicinin ve enerji dönüşümünü anlamayan, inanmayan eski moda enerji çevrelerinin etkisinden çıkmalı. Yarın bir gün şu anda Los Angeles’i yok eden yangınlarla, Pakistan’ı sular altında bırakan sellerle ve gıda üretimini vuran, enflasyonu iyice artıran bir kuraklıkla yüz yüze geldiğinizde seçmen bunun hesabını soracak bilgi ve anlayışa sahip görünüyor.

Araştırmaya buradan ulaşabilirsiniz.