Heinrich Böll Stiftung Derneği Türkiye Temsilciliği’nin hazırladığı “Renewable Energy Turkey Goes Solar” adlı dosyada güneş enerjisinin Türkiye’deki durumu ele alınıyor, neden güneş enerjisi sorusu tartışılıyor.
Heinrich Böll Stiftung Derneği Türkiye Temsilciliği, “3 Dakikada Türkiye” video serisi kapsamında “Renewable Energy Turkey Goes Solar” adlı bir dosya hazırladı. Dosya, güneş enerjisinin Türkiye’deki durumunu ele alıyor ve neden güneş enerjisi sorusunu soruyor.
Dosyada, Türkiye’nin son 10 yıllık dönemde enerji kapasitesini iki kat artırdığı ve yenilenebilir enerjinin enerji kapasitesinin %16’lık bir paya sahip olduğu belirtilirken, ithal edilen enerji kaynaklarının da aynı dönemde %77,5’ten %36,5’a düştüğü belirtiliyor.
Hazırlanan çalışma kapsamında SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi Direktörü Değer Saygın, Troya Yenilenebilir Enerji Kooperatifi Başkanı Oral Kaya, Yeşil Düşünce Derneği Genel Koordinatörü Sevil Turan ve Papağan Food Yönetim Kurulu Başkanı Ali Polat görüş verdi.
SHURA Enerji Dönüşüm Merkezi Değer Saygın Türkiye’nin sahip olduğu güneş kaynaklarının değerli olduğunu söyleyerek “Avrupa’nın en iyi yeri, Türkiye’nin en kötü güneş kaynağının neredeyse eşdeğerinde. Türkiye’nin tam potansiyelini kullanıyor muyuz, asıl soru işareti bence bu. TEİAŞ’ın 2026’ya kadar olan planlamasında 20 gigawatt’lık rüzgar ve güneş planı var. Bu planda 6 gigawatt güneş, 14 gigawatt rüzgar yer alıyor. Biz TEİAŞ ile bunu iki ve üç katına çıkartan iki senaryo üzerinde çalıştık. Pay olarak neredeyse üç katına hiçbir ilave önlem alınmadan çıkartma şansımız var” diyor.
Enerjinin Demokratik Kullanımı
Troya Yenilenebilir Enerji Kooperatifi Başkanı Oral Kaya da güneş enerjisinin bütün dünyada en demokratik olan enerji kaynağı olduğundan söz ediyor ve herkese eşit oranda verildiğini belirtiyor. Kaya, Türkiye genelinde şu an itibariyle 28 tane enerji kooperatifi olduğunu söylüyor: “Bu şu anlama geliyor: 28 tane mahalle girişimi. Bu girişimler kendi elektrik ihtiyaçlarını karşılamak için kendi inisiyatiflerini kullanıp enerji üretmeye başlıyorlar. Bu tam anlamıyla bir enerji demokrasisi, enerjinin demokratik bir şekilde kullanılması demektir”.
Yeşil Düşünce Derneği Genel Koordinatörü Sevil Turan ise yenilenebilir enerjinin pahalı bir yatırım olarak görülmesi nedeniyle beş yıllık yapılan enerji planlamalarında çok gerçekleşebilir bir enerji üretim modeli olarak görülmediğini vurgulayarak “Ancak 2009 yılından itibaren güneş panellerinin maliyeti %80 oranında düştü. Bu çok ciddi bir rakam. Ancak maalesef stratejik enerji eylem planında yine kömürlü termik santrallar ön plana çıkartılıyor ve teşvikler aslında kömürlü termik santrallara veriliyor. Bu boyutu ile baktığımızda iklim değişikliği bakımından bunun ciddi bir maliyeti ve sorumluluğu var. Güneş enerjisi sağlık, çevresel etki ve katılım açısından ciddi anlamda bir farkındalık olacaktır” diyor.
Papağan Food Yönetim Kurulu Başkanı Ali Polat ise fabrikasının üzerine kurduğu güneş panellerinden bahsediyor: “Bir fabrika daha kurdum. Aşağıda bir fabrika var, yukarıda bir fabrika var. Aşağıdaki fabrikamdan kazandığım kadar yukarıdan da kazanmaya başladım. Tabii biraz da sosyal sorumluluk var burada. Çevreye bir duyarlılık var. Bunlar da önemli. İnsanlara örnek olarak yol gösteriyoruz. Neticede elektriği yurtdışından ithal ediyoruz. Bu da bana göre ihracat yapmak gibi. Biz de elimizi taşın altına koyacağız ki yurtdışına dolarlarımız gitmesin”.
Videoya buradan ulaşabilirsiniz.