;
Ekonomi

Havacılık Sektörünün Emisyon Dengeleme Yükümlülükleri 5 Yıl Ertelenebilir

Araştırmacılara göre, havacılık sektörünün koronavirüs karantinalarının yol açtığı etkileri yumuşatmak için sunduğu teklifle beraber, havayollarının emisyon dengeleme yükümlülükleri beş yıla kadar ertelenebilir.

Haber: Chloé Farand

Çeviri: Çisil Sevinç

Dünya genelindeki havayolu şirketlerini temsil eden Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği (IATA), BM havacılık temsilcisiyle irtibata geçerek sektörden doğan emisyonların dengelenmesi için getirilen kuralların yeniden düzenlenmesi talebinde bulundu.

Uluslararası Sivil Havacılık Organizasyonu (ICAO), havacılık sektörünün artan emisyonlarını yavaşlatmak adına 2020 yılından sonraki uluslararası uçuşları karbon nötr yapmayı kabul etmişti.

Uçakların daha az kirliliğe sebep olması için sınırlı sayıda teknik çözüm bulunuyor ancak havayolları Corsia şeması denilen bir karbon piyasasına bağlı olacak. Bu şemada, havayollarının emisyonlarını dengelemesi için diğer sektörlerde karbon azaltma projelerine finansman sağlanması yer alıyor.

Emisyonların ölçülmesi için karar kılınmış taban çizgisi, 2019 ile 2020 yıllarının iki yıllık ortalamasının alınması şeklindeydi. Ancak 2020 yılında COVID-19’un yayılmasını önlemek için getirilen seyahat kısıtlamaları sonucu, anormal bir şekilde düşük miktarda havayolu seyahatleri gerçekleştirildi.

Bunun anlamı, havayolu trafiğinin hızlı bir şekilde yükselişe geçtiği takdirde havayollarının tahmin edilenden daha büyük bir dengeleme yükümlülüğüne girecek olması.

IATA, ICAO’ya 2019 yılının küresel salgın öncesi seviyelerine ait taban çizgisini değiştirmesi talebinde bulunuyor. Havayolları bu şekilde karbon dengeleme maliyetlerini 15 milyar dolar azaltabilecek.

IATA geçen ayki açıklamasında, 2019 – 2020 taban çizgisinin devam ettirilmesinin uygunsuz bir ekonomik yük olacağını ve havayollarının dengeleme miktarlarını gözle görülür şekilde artırarak iklim hedefine ulaşmanın daha yüksek maliyetli olacağını belirtmişti.

Teklif, 8 – 26 Haziran tarihleri arasında Kanada’da gerçekleştirilecek ICAO Konsey toplantısında görüşülecek. Konsey, dünyanın en büyük uçak üreticileri ve havalimanı merkezlerine sahip ülkelerin dahil olduğu 36 ülkeden oluşuyor.

Lambert Schneider, Almanya merkezli Öko-Institut’te uluslararası iklim politikaları araştırma koordinatörü olarak çalışıyor.

IATA teklifinin iklim eylemine olan etkilerini araştıran Schneider, “Bu plan havayollarının azaltım gerekliliklerini birkaç yıl erteleyecek ve emisyon azaltma miktarlarını büyük ölçüde düşürecek” dedi.

Sektörde çalışan uzmanlar ise, 2019 – 2020 taban çizgisinin azaltılmasının havayollarının dengeleme yükümlülükleri ve buna bağlı maliyetlere yol açacağı etkilerin göz ardı edilebileceğini söyledi.

Buna karşın, Öko-Institut’un yürüttüğü çalışmaya göre, IATA’nın yalnızca 2019 emisyonlarının baz alındığı taban çizgisinin artırılması yönünde getirdiği teklif, havayollarının emisyon dengeleme yükümlülüklerini 2035 yılına kadar uçuş seyahatlerinin iyileşme hızına göre %25 ila %75 oranlarında düşürecek.

Araştırmayı beraber yürüten Schnedier ve Jakob Graichen, IATA teklifinin havacılık sektörünün karbon azaltma önlemlerine yapacağı yatırımlara olan teşvikleri azaltacağını da ekledi.

Araştırmacılar, 2022 yılı için planlanan ve Corsia şemasının genel yükümlülüklerini gözden geçirecek ICAO değerlendirmesine kadar mevcut taban çizgisinin korunmasını öneriyor.

Aktivistler de bu konuda hemfikir.

Çevre Savunma Fonu (EDF) havacılık uzmanı Annie Petsonk, havayollarının küresel salgın yüzünden para biriktirme mecburiyetinde olmasına karşın, sektörün karbon azaltma şemasını aceleyle yeniden yazmanın akılsızca olacağını ve Corsia’ya karşı duyulan kamu güveninin zedeleneceğini söyledi.

Petsonk, sözlerine “Hükümetler doğaçlama plan değişiklikleri yaparak yatırımcıları zor duruma düşürürse, bu yatırımlar hayata geçirilmez. Corsia kurallarının yeniden yazılması havayolu şirketlerine gelecek beş yılda kirletme dokunulmazlığı sağlamakla kalmayacak, aynı zamanda sektörün hayatta kalması için son derece mühim olan iklim taahhütlerini gerçekleştirecek yatırımcı özgüveninin kaybolmasına da sebep olacak” şeklinde devam etti.

Aralarında EDF, Karbon Piyasası Denetlemesi ve WWF’in bulunduğu bir STK koalisyonu ile birlikte işletmeler ve dengeleme programları, ICAO Konseyi’ne Corsia taban çizgisini değiştirmeme çağrısında bulundu.

Yayımladıkları bir mektupta, belirlenen kuralların devamlı uygulanmasının ve kararlaştırılmış süreçlerin aynı şekilde takip edilmesinin yatırımcı güvenini kazanmak adına hayati önem taşıdığını belirttiler ve yedi ay önce hazırlanan şemanın değiştirilmemesi gerektiği uyarısında bulundular.

Mektupta, “Uzun süreli ve dayanıklı yatırımların olmaması iklim değişikliğinin daha da şiddetlenmesine sebep olabilir. Corsia, dünya genelindeki karbon piyasaları için önemli bir mekanizma. Temel yapı taşlarından olan taban çizgisinin değiştirilmesine son derece dikkatli bir şekilde yaklaşılmalı” ifadeleri yer aldı.

Öko-Institut araştırması, koronavirüs salgını öncesi havayollarının kararlaştırdığı iklim hedeflerinden yola çıkarak 2035 yılına kadar gerçekleşebilecek iki senaryoyu karşılaştırdı.

ICAO’nun en iyimser tahminine dayanan ilk senaryo, COVID-19 öncesi döneme göre bu yıl hava seyahatlerinde yaşanacak %38’lik bir düşüş ve 2019 emisyon seviyelerine üç yıl içerisinde geri dönülecek hızlı bir iyileşme süreci ile birlikte salgın öncesi ulaşılması gereken emisyon artış miktarlarına yakın bir sonuç öngörüyor.

İkinci senaryoda ise, ICAO’nun en kötümser tahminleriyle 2020 yılında hava seyahatlerinde %71’lik bir düşüş ve üç yıldan fazla sürecek yavaş bir iyileşme süreciyle salgın öncesi için tahmin edilenden daha düşük bir emisyon artışı öngörülüyor.

Çalışma, 2019 – 2020 taban çizgisi uygulandığında hızlı bir iyileşme sürecine gidilebilmesi için havayolu şirketlerinin küresel salgın öncesi tahmin ettiği miktarın biraz daha üzerinde karbon kredileri satın alması gerekeceğini ortaya koydu.

Öte yandan, Corsia şemasına getirilecek bir esneklik koşulu ile birlikte, havayolu şirketlerinin programın Ocak 2021 ile 2023 sonuna kadar sürecek ve gönüllü olarak yürütülecek ilk aşamasında dengeleme yükümlülüklerinin azaltılmasıyla birlikte küresel salgın etkileri de azaltılabilir.

Daha yavaş yürütülecek bir iyileşme senaryosunda ise, havayolu şirketlerinin 2021 ve 2023 yılları arasındaki emisyonları için herhangi bir dengeleme yükümlülüğü bulunmayacak ve 2035 yılına kadar artan emisyonlarını dengelemek için almaları gereken karbon kredileri de salgın öncesi tahminlerden biraz daha düşük olacak.

IATA’nın 2019 taban çizgisi önerisi hayata geçirildiğinde, hızlı bir iyileşme senaryosuyla dengeleme yükümlülükleri 2024 yılına kadar kaldırılacak ve 2035 yılına kadar salgın öncesi tahminlerden %25 daha düşük olacak.

Daha da yavaş bir iyileşme sürecinde, havayolu şirketlerinin 2027 yılına kadar emisyonlarını dengeleme yükümlülükleri bulunmayacak ve emisyon azaltma çabaları 2035 yılına kadar %75 hafifletilecek.

EDF tarafından yürütülen ve bu ayın başlarında yayımlanan bir analize göre, IATA’nın teklifi, havayolu şirketlerinin Corsia şeması çerçevesinde emisyonlarını dengelemeye başlayacağı tarihi 2028’e, hatta daha da ötesine erteleyebilir.

Bu durumda 2016 yılında kabul edilen plan, 12 yıl sonra hayata geçirilebilecek.

EDF, COVID-19 sonrası havacılık endüstrisinde gerçekleşebilecek ve emisyonların bu yıl salgın öncesi tahminlerle kıyaslandığında %20 ila %70 oranlarında düştüğünü öngören beş senaryoyu inceledi.

Analize göre, havacılık kaynaklı emisyonların 2021 yılına kadar hızlı bir şekilde salgın öncesi seviyelere veya daha üzerine çıkmadığı takdirde yalnızca 2019 yılına ait bir taban çizgisi kullanılması Corsia’nın Ocak 2021’de üç ila beş yıl sürecek ilk aşamasının ertelenmesini gerektirecek.

Haberin aslına buradan ulaşabilirsiniz.