Bilim insanları, aşırı hava olaylarının şiddetinin ve sıklığının gelecekte daha da kötüleşeceğini belirtiyorlar. Bu çerçevede adaptasyon konusundaki küresel eylemin nasıl olması gerektiğini tanımlayan yeni bir itici güce ihtiyaç var.
Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) son raporu, bu yüzyılda tüm emisyon senaryolarında aşırı hava koşullarının yoğunlaşacağını ve deniz seviyelerinin yükseleceğini vurguladı.
Ancak Paris Anlaşması’nın insanların bu tehditlerle başa çıkmasına yardımcı olmak için küresel bir hedef oluşturmasından altı yıl sonra, savunmasız ülkelere göre bunun pratikte ne anlama geldiği “kabul edilemez derecede belirsiz” kalıyor. Kasım ayında yapılacak bir sonraki BM iklim zirvesi olan COP26’nın bu konuya odaklanmasını istiyorlar.
Güney Afrika ise nicel bir hedef öneriyor: Küresel nüfusun iklim direncini 2030 itibarıyla %50 ve 2050 itibarıyla en az %90 artırmak.
Güney Afrika Çevre Bakanı Barbara Creecy, “Teknik tartışmaların ötesine geçmemiz gerektiğini hissettik. Niyet, tartışmayı süreçten tartışabileceğimiz bir hedefe kaydırmak” dedi.
Bunu söylemek ise yapmaktan daha kolay. Coğrafyadan coğrafyaya büyük farklılıklar gösteren iklim etkilerine dayanıklılığı değerlendirmek için evrensel bir ölçü yok.
BM Çevre Programı’nın Adaptasyon Boşluğu raporunun ortak yazarlarından olan iklim değişikliğine uyum uzmanı Timo Leiter için, “Adaptasyonun ölçülmesi için anlamlı ve ülkelere rehberlik edecek basit bir nicel yol bulmak neredeyse imkansız”.Leiter, bunun mümkün olması durumunda 2015’te yapılabileceğini, hem teknik hem de politik zorluklar olduğunu söyledi.
Çoğu zaman adaptasyona dair eylemleri ayırt etmek zor olabiliyor. Örneğin, yeni iş yaratma ve kadınların güçlendirilmesi, toplulukları iklim değişikliği dahil, ancak bunlarla sınırlı olmayan, bir dizi zorluğa karşı daha dirençli hale getiriyor. Sınırın nereye çekileceği, BM’nin Yeşil İklim Fonu yönetim kurulunda hararetli tartışmaların konusu oldu.
Politik olarak, göstergelerin seçimi bir ülkeyi az ya da çok savunmasız gösterebilir. Sınırlı bir iklim yardımı havuzu için rekabet ederken bu önemlidir.
Stockholm Çevre Enstitüsü’nden Richard Klein 2009 tarihli bir makalesinde, iklim etkilerini karşılaştırmanın “hangi sonuçların “daha iyi” veya “daha kötü” olduğuna dair öznel bir yargı gerektirdiği ve bu nedenle politik bir soru olduğu sonucuna varmıştı. Sorun, BM iklim sürecinde “özel koşullar” statüsü elde etmek isteyen ülkeler arasındaki rekabeti teşvik etti.
2018’de ülkeler, uyum bildirilerinin BM’ye sunulmasının “taraflar arasındaki karşılaştırmalar için bir temel olmadığı” konusunda anlaştılar.
Zambiya’dan iklim adaptasyonu uzmanı Ephraim Mwepya Shitima, “Herkesin uyumu nicel olarak ölçebileceğini varsaymak yardımcı olmayacak. Ancak bu, ilerlemeyi değerlendirirken bazı nicel unsurların kullanılamayacağı anlamına gelmiyor” dedi.
Zirvenin ilk haftasında yayımlanacak olan Adaptasyon Boşluğu Raporu’nun 2021 baskısı, gündemin ilerlemesine yardımcı olacak. Ancak Creecy, engellerin halen var olduğunu düşünüyor.
Creecy, “Güney Afrika olarak bunların çözülmesi kolay sorunlar olacağını düşünmüyoruz. Ancak COP26, ele alınması gereken tartışmayı ilerletmek için ‘fırsat penceresi’ sunuyor. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasında bir köprü oluşturmada geleneksel olarak oynadığımız bir rolü oynayabildiğimiz yerde, bu rolü oynayacağız” dedi.