;
Politika

Greenpeace: Limitlerin Üzerinde Pestisit Kullananlar da İfşa Edilsin

pestisit

Greenpeace Türkiye, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın taklit-tağşiş yapılan gıda duyurularının pestisit analiz sonuçlarını da içermesini talep etti. 

Tarım ve Orman Bakanlığı, Ekim ayı başında taklit-tağşiş yapılan gıdaların duyurularını anlık olarak yayımlanmaya başladı. Bakanlığın verilerinde ilk haftada toplam 616 uygunsuzluk tespiti yer aldı. Greenpeace Türkiye ise listelerde birçok hastalığın da sebebi olan pestisitlere dair hiçbir analiz sonucu bulunmamasını eleştirerek, bu listelerde pestisit analizlerinin de yer alması talebinde bulundu ve imza kampanyası başlattı.

Greenpeace Türkiye Gıda Kampanyası Sorumlusu Duygu Kural, Mart 2022’den beri yayımlanmayan taklit-tağşiş listelerinin artık anlık olarak paylaşılmasını olumlu bir gelişme olarak gördüklerini paylaştı. Kural bununla birlikte “Listede limitleri aşacak şekilde tarım zehri (pestisit) kullanan firmaların ifşa edilmemesi ve bu şirketlere yönelik caydırıcı politika ve uygulamalara hâlâ başvurulmaması gıda güvenliği, halk ve çevre sağlığı açısından büyük bir hatadır” dedi.

Pestisit Atlası’na göre, dünyada her yıl 385 milyon kişi pestisit zehirlenmesi nedeniyle hasta oluyor. Pestisite maruz kalmak kısa vadede akut zehirlenmelere yol açarken orta vadede kanser, alzheimer ve parkinson hastalıkları, hormon bozukluğu, gelişim bozukluğu, kısırlık gibi sağlık sorunlarına yol açıyor. Hafıza kaybı, koordinasyon kaybı, görme bozukluğu gibi sinirsel etkilerin yanı sıra pestisite bağlı astım, alerji gibi sağlık sorunları da gözlemleniyor. Pestisitlerin zararlı sağlık etkilerine en fazla maruz kalan iki kesim ise, çiftçiler ve tarım işçileri ile hamile kadınlar ve çocuklar. Çiftçiler uzun süre doğrudan pestisite maruz kalmaları nedeniyle yüksek risk altındalar. Birleşmiş Milletler tarafından hazırlanan bir rapor, zehirli kimyasallar nedeniyle yılda üç milyona yakın zehirlenme vakasının yaşandığını, 200 bin kişinin de akut zehirlenme sebebiyle hayatını kaybettiğini belirtiyor.

Kronik etkilere örnek olarak Türkiye’de 2018 yılında Harran’daki pamuk üreticileri ile yapılan bilimsel bir çalışma, pestisitlerin çiftçiler üzerinde astım gibi ciddi göğüs hastalıklarının oluşmasına etkisi olduğunu gösteriyor. Hamile kadınlar ve çocuklara gelince, (tüp bebek gibi) yardımlı üreme tekniği uygulayan 325 kadına odaklanan ve 2018 yılında yayımlanan bir çalışma yüksek pestisit kalıntılı meyve ve sebze tüketiminin, daha düşük oranda doğum ile ilişkilendiğini ortaya koydu. Öte yandan çalışmalar pestisitlerin anne sütüyle de bebeklere geçebileceğini gösteriyor.

Duygu Kural, tüm bu veriler ışığında tarım zehirlerinin halk sağlığını hiçe saymak anlamına geldiğinin altını çizerek; “2020 yılında soru önergesine yanıt veren dönemin Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli 2015-2019 yılları arasında 20 binin üzerinde üründe pestisit analizi yapıldığını açıklasa da analizlerin sonuçları, ürün listesi, limit aşımları, firma bilgileri ve limit aşımlarına yönelik cezaların ne olduğuna dair detayları paylaşmamıştı. Gıda ve Yem için Hızlı Alarm Sistemi (The Rapid Alert System for Food and Feed-RASFF) verilerine dayanarak Alarm ve Dayanışma Ağı’nın (ACN) hazırladığı raporlarda Türkiye son üç yıldır pestisit kaynaklı bildirimde ilk sırada, bunun etkilerini ihraç ürünlerin pestisit nedeniyle geri dönüşünde de görüyoruz. Daha fazla zehirlenmemek için pestisit denetimlerinin Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından sıklaştırılması ve sonuçlarının kamuoyuyla şeffaf biçimde paylaşılıp, caydırıcı politika ve uygulamaların hayata geçirilmesini talep ediyoruz! Pestisite mecbur değiliz, tarımsal üretime zarar veren, halk ve çevre sağlığını tehdit eden etkenlerle mücadele etmek için tarımda ekolojik hassasiyetleri ve dengeleri gözeten yöntemler ya da daha yaygın kullanılan bir terimle agro-ekolojik yöntemler kullanabiliriz” dedi.