;
Ekonomi

Geniş Çapta Fosil Yakıt ve Tarım Yardımları “Doğa Tahribatına” Neden Oluyor

fosil yakıt

Dünya Bankası’na göre fosil yakıtlar, çiftçilik ve balıkçılığa ayrılan trilyonlarca dolarlık sübvansiyonlar, gezegene ciddi şekilde zarar veren doğa tahribatına neden oluyor.

YAZI: Damian CARRINGTON

ÇEVİRİ: Aslı ATAKAN

Dünya Bankası, dakikada 23 milyon dolar kadar maliyeti olan hükümet destekli yardımların, iklim kriziyle mücadele etmek için yeniden tasarlanması gerektiğini söylüyor.

Banka, pek çok ülkenin, zarar veren sübvansiyonlara; sağlığa, eğitime veya yoksulluğun azaltılmasına harcadıklarından daha fazla para ayırdığını söylüyor. Bu sübvansiyonlardan en çok yararlananlar genellikle zengin ve güçlü kişiler/kurumlar. Bu nedenle sübvansiyonların yeniden şekillendirilmesi pek kolay değil.

Banka, sübvansiyonların düzenlenmesinin, kamu kaynaklarının son derece sınırlı olduğu bir dönemde, iklim ve doğa krizleriyle mücadele etmek için hayati kaynak sağlayacağını belirtiyor.

Bankanın yeni bir raporuna göre, “zehirli” sübvansiyonların toplamı yılda en az 7,25 trilyon doları buluyor. Hükümetler tarafından harcanan açık sübvansiyonlar, yılda yaklaşık 1,25 trilyon doları veya dakikada 2 milyon doları aşıyor. Banka, bunların çoğunun zararlı olduğunu söylüyor.

Ayrıca muaf tutulan vergiler, artan küresel ısınma ve hava kirliliğinin neden olduğu zararların maliyeti gibi örtülü yardımlar da var. Dünya Bankası’na göre, bunlar yılda 6 trilyon doları buluyor. Tarımın neden olduğu kirlilik ve doğa tahribatı gibi maliyetlerin de dahil olduğu daha yakın bir tahmin, bu rakamı neredeyse yılda 11 trilyon dolara çıkarıyor.

Toplamda, çevresel yıkımı destekleyen sübvansiyonlar dakikada 23 milyon dolara ulaşabiliyor. Banka, bazı ülkelerin sübvansiyonların kaydını tam olarak tutmadığını ve sübvansiyonların pandemiden bu yana yükseldiğini söylüyor. Tahminlerin, henüz tam olarak hesaplanmadığı için daha ılımlı sonuçlar verdiğini belirtiyor.

Banka ayrıca, yardımların büyük kısmının dar gelirli insanlardan çok zenginlere fayda sağladığını ve aslında en yoksul kesime doğrudan sağlanacak desteğin çok daha etkili olacağını belirtiyor.

Dünya Bankası Sürdürülebilir Kalkınma Başekonomisti Richard Damania şu yorumda bulundu: “Çevreye zararlı yardımlar, dünyada sahip olduğumuz gelişmenin en zehirli yönlerinden biri.  Bu trilyonlar çöpe attığımız ve felakete neden olan trilyonlar. Ve o paraya ihtiyacımız var.”

Damania, “Bu durum gerçekten de oldukça tuhaf. Bir yandan fosil yakıtlara destek verirken diğer yandan iklim değişikliğiyle mücadele için para harcıyoruz” diye ekledi. 2021 yılında kömür, petrol ve gaz için yapılan açık sübvansiyonlar 577 milyar doları bulmuştu. Bu, yenilenebilir enerjiye yapılan desteklerin iki katına; gelişmekte olan ülkelere, zengin ülkeler tarafından vaat edilen iklim fonunun neredeyse altı katına denk geliyor.

BM kurumları 2021 yılında tarımsal desteklerin neredeyse %90’ının insan sağlığına ve iklim değişikliğine zarar verirken, eşitsizliği körüklendirdiğini bildirdi. IMF de trilyonlarca dolarlık fosil yakıt yardımlarının, hızlı karbon salımı kesintilerinin gerektiği bir dönemde, iklim krizi için “ateşe odun eklediğini” söyledi.

Dünya Bankası’nın “Detox Development” başlıklı raporu, yardımların “Dünyanın temel doğal varlıkları olan temiz havanın, toprağın ve okyanusların bozulmasına yol açtığını; bunların insan sağlığı ve beslenme açısından hayati öneme sahip olduğunu” belirtiyor.

Rapora göre, fosil yakıtlar “çok düşük miktarlarda” fiyatlandırılmış, oysa yardımların düzenlenmesi “hayat kurtarabilir”. 2021’deki bir çalışmaya göre, fosil yakıtlardan kaynaklanan kirlilik, yılda 8,7 milyon ölüme sebep oluyor. Bu rakam, dünyadaki tüm ölümlerin beşte biri.

Rapor, tarım için sağlanan yardımların “eşitsiz ve akılsızca” olduğunu söylüyor. Rapora göre, bu yardımlar yalnızca verimsizliği teşvik etmekle kalmıyor, aynı zamanda çok fazla doğa tahribatına da neden oluyor. Sübvansiyonla verilen gübre, bazı bölgelerde aşırı kullanılıyor. Bu da mahsul verimini azaltıyor ve büyük miktarda azot kirliliğine neden oluyor.

Araştırma ayrıca tarım sübvansiyonlarının yılda 2,2 milyon hektar (5,4 milyon dönüm) ormanın yok olmasından sorumlu olduğunu ortaya koyuyor. Bu, küresel ormansızlaşmanın yaklaşık %14’ünü oluşturuyor ve yılda neredeyse 4 milyon ek sıtma vakasına yol açıyor.

Çalışmaya göre, balıkçılık yardımları yılda yaklaşık 118 milyar doları buluyor. Bu durum, deniz yaşamının aşırı sömürülmesinde kilit bir sebep oluyor ve okyanusları toplu bir kriz durumuna sokuyor.

Rapor, bugün hükümet yardımlarının “dünya çapındaki kamu bütçelerinin muazzam bir payını oluşturduğunu, belki de insanlık tarihinin herhangi bir döneminde gerçekleştirdiğinden daha büyük” olduğunu söylüyor.

Food and Land Use Coalition’dan Morgan Gillespy şu yorumda bulundu: “Yardımlar için düzenleme son derece önemli. Hatta hem insanları hem de gezegeni korumak istiyorsak şart. Rapor, tarım yardımları tartışmasına önemli bir katkı sağlıyor. Verimsiz ve sürdürülemez yardım harcamalarını yeniden düzenlemek, küresel iklim ve doğa hedeflerine ulaşmanın en uygun maliyetli ve ekonomik açıdan çekici yoludur.”

ODI Küresel İlişkiler Düşünce Kuruluşundan İpek Gençsü da şunları belirtti: “Hükümetler, enerji verimliliğini yükseltmek ve temiz teknolojilere yatırım yapmak için fon sağlaması gereken bir zamanda, enerji kaynaklarındaki fiyat krizi nedeniyle fosil yakıt sübvansiyonlarını arttırdı. Tüketicileri ve toplumu fosil yakıt bağımlılığına hapsettiler.”

Rapor, yardımların kısılmasının siyasi açıdan zor olduğunu kabul ediyor ve başarılı bir düzenleme için bir yol haritası sunuyor. Yardımları azaltma sürecinde, iletişimin ve destekleyici koalisyonların anahtar olacağını söylüyor.

Tazminat ödenekleri de kritik bir öneme sahip. Richard Damania konu hakkında, “Her zaman kaybedenler olacaktır. Ancak tazminat, bazı sübvansiyonlar yoluyla dolaylı olarak değil, doğrudan yoksul insanlara para vermenin mükemmel bir yoludur. Düzenlemeler güvenilir olmalı. İnsanlar, hükümetlerin düzenlemelerden vazgeçmeyeceğine ve kendilerinin geri adım atmaya zorlanmayacağına ikna edilmeli” ifadelerini kullandı.

Damania son olarak şunları belirtti: “Covid salgınından sonra birçok ülkede artan borçlar, Ukrayna savaşı ve diğer faktörlerden kaynaklanan küresel ekonomik sorunlar, sübvansiyon düzenlemelerinin çevre eylemleri için hayati bir finans kaynağı olacağını gösteriyor. Bütçeler bu kadar kısıtlıyken daha fazla harcayıp harcamamız gerektiğini tartışmak yerine, sahip olduğumuz parayı daha iyi harcamanın yollarını bulmalıyız. Gezegen sınırlarının pek çoğuna ne kadar yakın olduğumuza bir bakın.”

Rapor şöyle diyor: “Bunu yapmak emek isteyen politika düzenlemelerini gerektirecek olsa da eylemsizliğin maliyeti çok daha yüksek olacak.”

Haberin aslına buradan ulaşabilirsiniz.