Yeni yapılan bir araştırma Paris Anlaşması’nın hem kısa hem de uzun vadeli hedeflerinin küresel emisyonlar ve ekonomik büyüme üzerindeki etkisini analiz ediyor.
Paris Anlaşması kapsamında ülkelerin verdiği mevcut taahhütler, küresel sıcaklık artışının yüzyılın sonuna kadar 2 derecenin altında tutulması için yeterli görülmüyor.
Dolayısıyla, artan iddiaların zamanlaması son derece önemli ve bu nedenle, yeni yayımlanan “Nationally Determined Contributions under the Paris Agreement and the costs of delayed action” adlı yeni bir rapor Paris Anlaşması’nın hem kısa hem de uzun vadeli hedeflerinin küresel emisyonlar ve ekonomik büyüme üzerindeki etkisini analiz ediyor.
Çalışma, Ulusal Katkı Beyanları’nın (National Determined Contributions-NDC) temelinde 2 derecelik bir hedefin başarılmasını ele alırken, NDC’lerin 2030’a kadar artan iddialarının zamanlamasını ve düşük karbon teknolojisinin maliyetlerin azaltılmasının etkilerini dikkate alıyor.
Araştırmada, 2030 ile 2050 yılları arasında talep edilen emisyon azaltma iddiasının, NDC hedeflerine ulaşıldığında ancak 2030 yılına kadar artırılmadığında neredeyse iki katına çıktığı ve yüzyılın geri kalanında daha düşük ekonomik büyüme seviyelerine yol açtığını tespit ediliyor.
Bununla birlikte, derhal harekete geçilirse ve düşük karbonlu teknolojilerin maliyetinin azalmasının bu harekete eşlik etmesi durumunda, GSYH’de mevcut NDC taahhütlerinin önerdiği yolla karşılaştırıldığında neredeyse hiçbir fark yok.
Çalışmanın ana bulguları şu şekilde sıralanabilir:
-2030 yılına kadar 2 derece hedefine ulaşmak için gereken ek eylemin geciktirilmesi demek, 2030 ve 2050 arasında iki kat emisyon azaltımı gerektiği anlamına geliyor.
-Ek eylemler 2030’a ertelendiğinde yüzyılın toplam kümülatif GSYH’sı daha düşük ve bu nedenle iklim değişikliği zararları dahil olmasa bile ekonomi üzerinde genel bir olumsuz etkiye sahip.
-Yenilenebilir enerji teknolojilerinde maliyet azaltmaları ile birlikte alınacak erken eylem GSYH zararlarını minimum seviyelere indirebilir (<% 1).
-Teknolojik gelişmelerle birlikteki 2 derecelik bir gelecek, bu gelişmeler olmadan 3.3 derecelik bir dünyadaki benzer maliyete sahip olabilir. Ancak iklim değişikliğinden daha az zarar ve kayıp görecektir.
Araştırma ile ilgili daha fazla bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.
Yeni bir çalışmanın sonuçlarına göre, güneş enerjisi Türkiye’de en yüksek talebin olduğu dönemde talep artışının…
Doğa Derneği’nin STK’lar ve yurttaşlarla birlikte, Marmara Gölü’nü tarım alanına dönüştüren Manisa Valiliği, DSİ Genel…
Danıştay, Denizli’nin Avdan köyünde tarım alanlarını kömür madenciliğine açan Cumhurbaşkanlığı’nın “Acele Kamulaştırma Kararı”nı iptal etti.…
Dünya Bankası, Türkiye'nin elektrik iletim altyapısını güçlendirmek amacıyla önümüzdeki dönemde 1,5 milyar dolarlık yatırım yapacağını…
Brezilya hükümeti, Birleşmiş Milletler ve UNESCO iklim eylemini geciktiren ve raydan çıkaran dezenformasyon kampanyalarına yönelik…
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’ni ziyaret eden Thunberg, eş başkan Bucak ile iklim değişikliği ve küresel ısınmanın…