Belçika’nın Brüksel şehrinde düzenlenen bir etkinlikte iklim değişikliği ile mücadele amacıyla elektrik üreticileri için AB ülkelerinde geçerli olacak “karbon fiyat tabanı” uygulaması çağrısı yapan Fransa Ekolojik ve Kapsayıcı Dönüşüm Bakanı Brune Poirson, elektrik üretiminden meydana gelen her ton seragazı emisyonu başına minimum 25-30 euroluk karbon fiyatının düşük karbon ekonomisine geçiş için elzem olduğunu savundu. AB Emisyon Ticaret Sistemi reformunun hemen ardından yinelenen bu çağrı, piyasa temelli mekanizmaların ek tedbirler olmadan, kapsamlı bir dönüşüm için yeteri kadar güçlü sinyalleri kendi kendine üretemeyeceğine dikkat çekiyor.
“Fransa Ekolojik ve Kapsayıcı Dönüşüm Bakanı: Her ton emisyon başına 25-30 euro minimum fiyat belirlenmezse kısa vadede gerçek bir dönüşüm zor.”
Fransa, ABD’nin küresel iklim rejiminden Trump döneminde geri çekilmesinin yarattığı güç boşluğunu doldurma bağlamında adımlar atan bir ülke. Özellikle müzakereler bağlamında “tarihi” olarak nitelendirilen ve iklim rejiminin çerçevesini belirleyen Paris Anlaşması’nın kabulünden sonra her alanda iklim liderliğine soyunan Fransa, ekonomilerin düşük karbonlu yöne doğru dönüşebilmesinin sera gazı emisyonlarına minimum bir fiyat uygulanması ile mümkün olabileceğini düşünen ülkelerden. Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un özellikle Avrupa Birliği (AB) geneli için yaptığı karbon fiyat tabanı çağrısı, AB Emisyon Ticaret Sistemi reformunun kabulünün hemen ardından Fransa Ekolojik ve Kapsayıcı Dönüşüm Bakanı Brune Poirson tarafından Brüksel’de Fransa ev sahipliğinde düzenlenen bir konferansta yinelendi.
Fransa Ekolojik ve Kapsayıcı Dönüşüm Bakanı’nın ton emisyon başına 25-30 Euro minimum fiyat çağrısı henüz Brüksel’de yeteri kadar destek bulabilmiş değil. Ancak, AB’de kilit konumda olan Fransa’nın bu ısrarı temelsiz değil. Elektrik üretimi, AB’nin toplam sera gazı emisyonlarının yaklaşık 1/5’inin kaynağını oluşturmakta. Piyasalarda olgunlaşan karbon fiyatlarının gerçek bir dönüşüm sağlaması ve fosil yakıtlara dayalı üretimden yenilenebilir kaynaklara dayalı üretime geçiş için çok zayıf olduğu yıllardır göz önünde olan bir durum. Fransa bu çağrıda Almanya, Birleşik Krallık, Finlandiya, Hollanda ve İsveç gibi ülkelerce destekleniyor. Bakan Poirson, yakın gelecekteki karbon fiyat tahminlerine bakıldığında ek tedbirlerin devreye girmesinin kaçınılmaz olduğunu; aksi halde iklim krizine etkin bir yanıt verilemeyeceğini belirtiyor. Reuters’in haberine göre analistler bu çağrının kısa vadede yanıt bulamayacağı kanısında. AB ETS reformunun yeni kabul edildiğini ve fiyatların az da olsa yükseleceğini bekleyen analistler, bu durumda fiyatları 3 katına çıkaracak ani bir kararın alınmasının güçlü piyasa tepkileri ve direnci ile karşılaşabileceğini düşünüyorlar.
“Piyasalar ve ticaret sistemleri ek bir tedbir ve daha güçlü politika sinyalleri olmadan, otonom şekilde anlamlı bir fiyat oluşmayacağını çoktandır kanıtlıyor. Bu nedenle, Fransa’nın emisyonlara minimum ve anlamlı bir fiyat biçme çabası oldukça haklı temellere dayanıyor.”
İklim değişikliği ile mücadele aynı zamanda bir ekonomik dönüşüm sınavı. Bu, her ülke için geçerli bir durum. İklim krizine etkin bir çözüm üretebilmenin en kalıcı yolu, ekonominin her alanında ve her sektörde buna sebep olan sera gazı emisyonlarını sıfıra düşürebilmekten geçiyor. Yani, bir diğer deyişle, sosyo-ekonomik sistemlerin her birimini yeniden düşünmek ve sera gazı emisyonuna sebep olmayacak şekilde uygulamak durumundayız. Dünya elbette bu yöne doğru otomatik bir viteste geçmiyor. Bu dönüşümün sağlanabilmesi; ilgili ve etkili politikaların oluşturulması, piyasalara ve yatırımcılara bu yönde tutarlı ve uzun vadeli sinyaller gönderilmesi ve ekonominin tüm aktörlerinin bu bağlamda acilen somut adımlar atmasına yakından bağlı. Gelinen noktada gelişmeler ümit verici olsa da dönüşüm için o kadar vakit yok. Bu noktada çok daha güçlü bir politik irade ve yönelim gerekiyor. Fransa, halihazırdaki politika ve tedbirlerle düşük karbon ekonomisine geçişin yeteri kadar hızlı olmayacağını savunan bir konumda. Rakamlara bakıldığında Fransa’nın haklı olduğu görülebilir. Piyasalar ve ticaret sistemleri, ek bir tedbir ve daha güçlü politika sinyalleri olmadan otonom şekilde anlamlı bir fiyat oluşmayacağını çoktandır kanıtlıyor. Bu nedenle, Fransa’nın emisyonlara minimum ve anlamlı bir fiyat biçme çabası oldukça haklı temellere dayanıyor.
Reformlara Rağmen Ek Önlemler Olmadan Anlamlı Bir Piyasa Fiyatı Oluşma Ümidi Güçlü Değil
Hatırlanacağı üzere, Avrupa Birliği (AB) Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) Reformu AB Konseyi tarafından 27 Şubat 2018’de resmen onaylanmıştı. Bu gelişmeye göre, şu ana dek amacına ulaşmaktan uzak olan sistemde 2021-2030 arasındaki dönemde yeni kurallar ve tedbirler devrede olacak. Revize edilen Emisyon Ticaret Sistemi, AB’nin sera gazı emisyonlarını 2030’da en az %40 oranında azaltması ve Paris Anlaşması bağlamındaki hedeflerine ulaşması yönünde atılmış gerekli bir adım olarak kabul ediliyor. Bu gelişmenin ardından Avrupa Birliği Emisyon Tahsisi (EUA) spot fiyatları 10 Euro/ton CO2-e barajını geçerek son 6 yılın zirvesinde bir fiyata ulaştı ve bunun 2030’da üçe katlanacağı tahmin edilmekte. Ancak bu rakamlar, iklim değişikliği ile etkin mücadele bağlamında anlamlı bir piyasa fiyatının hala çok uzağında.
AB ETS, AB’nin iklim eyleminde amiral gemi konumunda. Piyasa temelli bu tedbir, AB ülkelerinde maliyet-etkin biçimde sera gazı azaltımı yapılmasını amaçlıyor. AB ETS kapsamına 11,000’den fazla tesis ve AB kümülatif emisyonlarının yaklaşık %45’i dahil durumda. AB ETS kapsamındaki emisyonların 2020 yılında, 2005 yılına kıyasla %21 daha az olması bekleniyor. AB ETS’in bugüne değin ne denli etkili olduğu çokça tartışılıyor. Piyasa fiyatları ekonomiye anlamlı bir sinyal göndermekten en başından beri çok uzakta. Tamamlayıcı ek tedbirler olmadan (örneğin: karbon fiyat tabanı) reformun bekleneni verme ihtimalinin çok düşük olduğu üzerinde uzlaşılan noktalardan.
Azerbaycan COP29 Başkanlığı, girişimin 2025 sonrası iklim finansmanı hedefiyle ilgili müzakerelerle iç içe geçme riski…
UNEP, küresel ısınmayı olumsuz yönde etkileyen metan emisyonlarını azaltmaya yönelik taahhütlerin arttığını, ancak bu yöndeki…
Çatışmalardan etkilenen bir grup ülke, halklarının karşı karşıya olduğu doğal afet ve güvenlik krizleriyle mücadele…
COP29'a ev sahipliği yapan Azerbaycan ve komşuları hâlâ büyük ölçüde fosil yakıtlara bağımlı ancak yenilenebilir…
COP29'a ev sahipliği yapan Azerbaycan, 2229 kişiyle zirvede en büyük delegasyona sahip ülke olarak kaydedildi.…
Fosil yakıt lobicileri COP29’da iklim açısından en hassas ülkelerin delegasyonlarını gölgede bıraktı; zirveye iklim açısından…