Büyük fosil yakıt üreticilerinin vergilendirilmesiyle, iklim krizinden en çok etkilenen ve bu krize en az neden olan ülkelere finansman sağlamak adına 2030 itibarıyla 900 milyar dolar toplanabileceği tahmin ediliyor.
Yeni bir rapora göre dünyanın en zengin ülkeleri merkezli fosil yakıt üreten şirketlere uygulanacak yeni bir vergilendirme ile milyarlarca dolar gelir elde edilebilecek ve bu para da artan iklim kriziyle başa çıkmakta zorlanan ülkelere yardım için kullanılabilecek. Aşırı yoksulluk ve iklim krizi için fon oluşturmaya çalışan Stamp Out Poverty adlı STK’nın “İklim Zararları Vergisi” adlı raporunda OECD ülkelerindeki fosil yakıt devlerine uygulanacak ek verginin 2020’lerin sonu itibarıyla toplamda 720 milyar dolara ulaşabileceği öngörülüyor.
Önemli Bir Katkı Sunacak
Geçen Aralık ayında Dubai’de düzenlenen COP28 Zirvesi’nde gelişmekte olan ülkeler iklim krizinin hâlihazırda kendi ülkelerinde neden olduğu yıkıma destek almak konusunda gelişmiş ve kirletici ülkelere karşı zorlu bir mücadelenin ardından zafer kazanırken, uzmanlar söz konusu ek vergilerin kayıp ve zararlara yönelik önemli bir fon sağlayacağı görüşünde.
Stamp Out Poverty Başkanı ve aynı zamanda son raporun ortak yazarlarından David Hillman yaptığı açıklamada, “Rapor iklim değişikliği konusunda tarihsel sorumluluğu olan ekonomik anlamda en güçlü ve zengin ülkelerin fosil yakıt sanayilerinin çok daha dikkatli bir şekilde vergilendirilmesinin yılda on milyarlarca ekstra gelir sağlayacağını gözler önüne seriyor. Bu yöntem kayıp ve zarar fonuna yeterince katkı toplanabilmesinin en adil yolu gibi görünüyor” dedi.
Raporun yazarları vergi toplamanın mevcut vergi sistemleri dahilinde kolaylıkla yürütülebileceği kanaatinde. OECD ülkelerinde 2024 için açıklanan karbon tonu başına 5 dolarlık miktarın her yıl 5 dolar daha artırılması durumunda 2030 itibarıyla 900 milyar dolarlık bir gelir elde edileceğini hesaplıyorlar. Elde edilen gelirin 730 milyar doları kayıp ve zarar fonuna, kalan 180 milyar doların da zengin ülkeler içindeki iklim dönüşümü için faaliyet yürüten topluluklara “yerel pay” olarak tahsis edilebilecek.
Rapor aralarında Greenpeace ve Power Shift Africa gibi onlarca iklim örgütü tarafından da destekleniyor. Greenpeace Birleşik Krallık Eş Başkanı Areeba Hamid vergilendirme üzerine, “Petrol patronları ceplerini doldurup yüksek enerji fiyatları üzerinde kazançlar elde ederken, hükümetler bundan sonra yan gelip yatarak iklim krizinin faturasını artık sıradan insanların cebinden çıkmasına izin veremezler” dedi.
“Hesap Vermeden Devasa Kârlar Elde Ediyorlar”
Fosil yakıt sanayinin sondajları durdurması ve dünya çapında neden olduğu zarar için ödeme yapmaya zorlamak amacıyla kararlı bir küresel liderliğe ihtiyaç olduğunu vurgulanan Hamid şunları söyledi:
“İklim zararı vergisi iki amaca ulaşmak için son derece güçlü bir araç olacak. Bir yandan dünya çapında fosil yakıttan hızlı ve kesin bir dönüşüm sağlanırken bir yandan da iklim krizinin etkilerini en çok yaşayan yüz milyonlarca kişinin finanse edilmesinin de önünü açacak. Aşırı hava olayları can alıyor ve dünya çapında yıkıcı zararlar veriyor. Ancak tüm bu krize en az katkı sağlayan topluluklar en çok zararı görürken ve Avrupa genelinde hane halkları korkunç yükseklikte enerji faturalarıyla boğuşurken, fosil yakıt endüstrisi iklimimiz üzerindeki tarihsel ve sürmekte olan etkileri üzerinde herhangi bir hesap vermeden devasa karlara ulaşmaya devam ediyorlar.”
Söz konusu raporun yayımlanması, yeni kurulan kayıp ve zarar fonu masasının Abu Dhabi’de yapacağı ilk toplantı öncesine denk geldi. Rapor ayrıca iklim değişikliği zararları vergisinin sadece, hatırı sayılır sayıda uluslararası petrol ve gaz şirketlerine sahip G7 ülkelerinde uygulanması halinde bile, 2020’lerin sonunda kayıp ve zarar fonunda toplam 540 milyar dolar toplanabileceği, bu miktarın 135 milyar dolarlık kısmının da G7 ülkelerindeki ulusal iklim eyleminde kullanılmak üzere ayrılabileceğini tahmin ediyor.