Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı’nın (IRENA) yeni bulgular içeren Enerji Dönüşümü Perspektifleri: Düşük Karbonlu Enerjiye Geçiş İçin Gerekli Olan Yatırım İhtiyaçları (Perspectives for the Energy Transition: Investment Needs for a Low-Carbon Energy Transition) raporuna göre, küresel enerji üretiminden kaynaklanan karbondioksit (CO2) emisyonları 2015 yılına kadar %70 oranında azaltılabilir ve net ekonomik fayda elde eden bir biçimde 2060 yılına kadar aşamalı olarak sıfırlanabilir.
Berlin Enerjide Dönüşüm Diyalogu vesilesiyle geçtiğimiz Mart ayında IRENA tarafından açıklanan “Enerji Dönüşümü Perspektifleri: Düşük Karbonlu Enerjiye Geçiş İçin Gerekli Olan Yatırım İhtiyaçları” isimli rapor, G20 ülkelerinde ve küresel düzeyde yenilenebilir enerji ve enerji verimliliğinin artarak yaygınlaşmasının küresel ısınmayı 2ºC derecenin altında tutmak için gerekli olan emisyon azaltımlarını gerçekleştirebileceğini ve böylece iklim değişikliğinin en ciddi etkilerini önleyebileceğini öne sürüyor.
IRENA Genel Direktörü Adnan Z. Amin, “Paris Anlaşması’nda iklim değişikliği için harekete geçme konusunda bugüne kadar rastlanmamış bir uluslararası kararlılık sergilendi. Odaklanmamız gereken nokta, seragazı emisyonlarının neredeyse üçte ikisinin kaynağı olan küresel enerji sisteminin karbonsuzlaştırılmasıdır” açıklamasında bulundu. Amin’e göre, “Artık, enerji dönüşümünün ekonomik açıdan faydalı olduğu iddiası her zamankinden daha güçlü. Günümüzde, tüm dünyada yeni kurulan yenilenebilir enerji tesisleri fosil yakıtlı enerji tesislerinde üretilenden daha az maliyete elektrik üretecekler. Karbonsuzlaştırma, 2050 yılına kadar sürdürülebilir kalkınmayı teşvik edebilir ve yenilenebilir enerji sektöründe istihdam yaratabilir. Küresel enerji sistemini değiştirebilmek için iyi bir noktadayız ama başarılı olup olmayacağımız acil olarak eyleme geçmemize bağlı zira gecikmeler karbonsuzlaştırma maliyetlerini yükseltecektir”.
Küresel GSYİH’nın %0.4’I Yeterli
Her ne kadar genel olarak enerji sisteminin karbonsuzlaştırılması için gerekli olan enerji yatırımı azımsanmayacak kadar büyük olsa da (2050’ye kadar 29 trilyon ABD doları harcama), bu rakam küresel GSYİH’nın yalnızca küçük bir yüzdesine (%0.4) denk geliyor. Ayrıca IRENA’nın makroekonomik analizine göre, bu tür bir yatırım, diğer destekleyici politikalar ile birlikte ekonominin de canlanmasını sağlayacak:
2015 yılında enerji üretiminden kaynaklanan küresel CO2 emisyon 32 gigaton (Gt) olarak ölçüldü. Raporda, ısınmayı endüstri çağı öncesi seviyelerine göre en fazla iki derece ile sınırlamak için emisyonların sürekli olarak azaltılarak 2050 yılına kadar 9.5 Gt’a düşürülmesi gerektiği ifade ediliyor. Enerji üretiminden kaynaklanan CO2 emisyon azaltımının %90’ı yenilenebilir enerji kullanımının yaygınlaştırılması ve enerji verimliliğinin artırılması ile gerçekleştirilebilir.
Günümüzde yenilenebilir enerji, küresel enerji üretiminin %24’ünü ve birincil enerji arzının %16’sını teşkil ediyor. Rapora göre, karbonsuzlaştırmanın gerçekleştirilebilmesi için yenilenebilirlerin 2050 yılına kadar elektrik üretiminin %80’ini ve toplam birincil enerji arzının %65’ini oluşturması gerekiyor.
Değişim Elektrik Üretimiyle Kısıtlı Kalmamalı
Rapor, enerji sektöründeki değişimin elektrik üretimi sektörü ile kısıtlı kalmaması ve tüm nihai kullanım sektörlerinde de yaşanması gerektiğini dile getiriyor. Yenilenebilir enerjinin, özellikle güneş ve rüzgardaki sürekli ve hızlı büyümeye bağlı olarak ve yeterli şebeke ve yeni işletim uygulamalarıyla beraber, 2050 yılında enerji üretimin başlıca kaynağı olması gerekiyor. Buna ek olarak, binalar, sanayi ve ulaşım sektörünün daha çok biyoenerji, güneş enerjisine dayalı ısıtma ve yenilenebilir kaynaklardan elde edilen ve geleneksel elektrik üretiminin yerine geçebilecek elektrik ihtiyacı var. Elektrikli arabaların da 2050 yılında otomobil piyasasına hakim olması gerekiyor.
Kolaylaştırıcı bir çerçeve oluşturulmasına ve enerji piyasalarının yeniden tasarlanmasına yönelik politika çalışmaları yapılması gerekliliğini ortaya koyan rapor, enerjiye erişimi olmayanların ihtiyaçlarının da göz önünde bulundurulmasının öneminin altını çiziyor. Daha güçlü fiyat sinyalleri ve karbon ücretlendirme uygulaması, diğer önlemlerle birlikte eşit şartlı faaliyet bir alanı oluşturulmasına yardımcı olabilir.
Hava kirliliği ile fiziksel rahatsızlıklar arasındaki bağ üzerine daha önce birçok araştırma yapılmıştı. Ancak yeni…
Küresel kömür talebinin bu yıl rekor seviyeye ulaşmasının ardından 2027'ye kadar yatay bir seyir izleyeceği…
Türkiye’de 10 kentte enerji şirketlerinin projeleri için acele kamulaştırma kararı verildi. Niğde, Ankara, İstanbul, Sakarya,…
Dünyanın ortalama sıcaklığının orta vadede 1,5 dereceden öte 2 dereceyi de geçebileceğini belirten Prof. Dr.…
Karbon emisyonları azaltımı hedeflerini açıklayan Kanada hükümeti, resmi danışma kurulunun tavsiye ettiği miktarın altında bir…
Türkiye’de son yıllarda birçok göl ve su kaynağında yaşanan kuraklık, Salda Gölü'nde de derinden hissediliyor.…