Ekoloji Birliği ve İklim Adaleti Koalisyonu’na bağlı ekoloji örgütleri, Kahramanmaraş’taki depremlerle ilgili bir açıklama yaptı. On binin üzerinden binanın çöktüğü ve on binlerce insanın göçük altında olduğu hatırlatılırken, gerçekte göçük altında kalanın yaşadığımız felaketi kendi devamlılığı için fırsata çevirmeye çalışan, bu amaçla bölgede OHAL ilan eden iktidar olduğu söylendi.
Açıklamanın tamamı şu şekilde:
“Yıkım alanlarında acil müdahaleleri yapabilmek ve yaşamı yeniden kurabilmek için sivil inisiyatiflerin organizasyonları ve halkın dayanışma ağları hayatidir, OHAL bahane edilerek sivil inisiyatiflerin yardımlarının, dayanışma olanaklarının engellenerek yaşanan felaketin daha da büyütülmemesi şarttır!
Organizasyon ve koordinasyon temel görevini yerine getiremeyen devlet, bugün Türkiye halklarını kendi kendine örgütlenme zorunluluğu ve sorumluluğu ile başbaşa bırakmıştır. Bugün en acil ihtiyacımız arama kurtarma çalışmaları başta olmak üzere depremden etkilenen tüm coğrafyada yaşam alanlarını yitirmiş, temel ihtiyaçlarını karşılayamayan insanlarımızı hayatta tutmak için sınırları aşan bir dayanışmayı örmektir.
Öncelikle, depremin bir doğa olayı olduğunun, milyonlarca yıldır devam ettiğinin ve doğanın kendini gerçekleştirmesi, yerkürenin de kendini tamamlaması için depremin oluştuğunun bilinciyle şu tespitleri yapmak isteriz:
Kayıpların asıl sorumlusu, yaşamı beton enkazının altında donmaya terk eden, sosyal devlet vasfını çöpe atmış şirketleşen bu iktidardır. Doğa olayları, kâr hırsına dayalı kapitalist sistemin neden olduğu katliamların üstünü örtmek için âfet, felaket ya da fıtrat olarak nitelendirilemez, suçlu ilan edilemez. İnsanlık binlerce yıl doğa ile barışık yaşamış, toplumsal yaşamını doğayla iç içe, doğa olaylarını gözeterek kurmuştur. Doğanın davranışları ile uyumlu konutlar inşa edilmiştir. Şimdi ise kapitalist modernizmin dayattığı beton odaklı kent politikalarını çok katlılıkla besleyen, böylece sermayenin kazancının artırmasının önünü açan iktidarlar bu kayıpların asıl sorumlusudur.
Son iki yüz yıllık sürede doğa ve emek sömürüsünü artıran politikalar üretilmiştir. Bu politikalar eliyle, insanı ve insan dışı yaşamı yok ederek yıkıma ve çökertmeye neden olan kapitalizmin bu vahşi yüzünün sebep olduğu bir ekokırım ile karşı karşıyayız.
Depremin yaşandığı bölge; fay hatları üzerinde güvenlik barajları, termik santraller, nükleer santral ve havalimanı inşaatları gibi pek çok ekolojik suçun işlendiği ve canlı hayatının tehlikeye atıldığı bir bölgedir. Bu kırıma karşı yaşamı savunmanın tek yolu doğaya rağmen değil doğa ile karşılıklılık ilişkisi içinde, doğayla barışık, dayanışmacı bir yaşama geçmektir.
Düşlediğimiz yaşamı kurabilmek için yapmamız gerekenlerin çok olduğunu biliyoruz ancak bugün acil, beklemeksizin harekete geçmemizi gerektiren hayati bir durumla karşı karşıyayız. Siz bunları okurken enkaz altında eğer hala donmamışsa kurtarılmayı bekleyen canlar var. Onlar bu yaşam savaşını verirken, göçüğe sebep olan inşaat firmaları, madenciler para çarklarını döndürmeye devam ediyor.
Devletin tüm olanaklarını elinde tutan iktidarın acil yapması gerekenlere ilişkin uyarımız ve duyarlı kamuoyuna dayanışma çağrımızdır:
Ekoloji örgütleri acil yapılması gerekenleri şu şekilde sıraladı:
Ekolojik talepler ise şu şekilde:
BM iklim şefi Stiell, gelecek hafta toplanacak G20 liderlerine iklim finansmanı çabalarına destek verme çağrısında…
İlham Aliyev’in geçtiğimiz 1 senede yaptığı konuşmaları analiz eden bir çalışmaya göre, COP29’un ev sahibinin…
G7, son 20 yılda iklim finansmanı borçlarını ödememesi nedeniyle COP29’da “Günün Fosili” ödülünü aldı. BM…
Bu yılki BM iklim zirvesine ev sahipliği yapan Azerbaycan, fosil yakıt patronlarına ve lobicilere başkanlığın…
Azerbaycan COP29 Başkanlığı, girişimin 2025 sonrası iklim finansmanı hedefiyle ilgili müzakerelerle iç içe geçme riski…
UNEP, küresel ısınmayı olumsuz yönde etkileyen metan emisyonlarını azaltmaya yönelik taahhütlerin arttığını, ancak bu yöndeki…