Urgenda Vakfı ve 886 vatandaş tarafından Hollanda Hükümeti’ne karşı açılan ve kazanılan davanın, geçtiğimiz Ekim ayında Lahey İstinaf Mahkemesi tarafından onanan kararı, Ekoloji Kolektifi tarafından “Urgenda İklim Değişikliği Davası” adı ile Türkçeye çevrildi.
Dünya genelinde özellikle son dört yıldır yükselişte olan ve 2018’de gözle görülür bir ilerleme kaydeden iklim davaları, bugün iklim değişikliğiyle mücadelenin önemli yapıtaşlarından biri haline geldi ve ulusal ve uluslararası arenada görülen politik ataletin, hukuki mekanizmalarla yaptırıma uğratılabileceği konusunda bir bilinç yarattı. Bugün farklı coğrafyalardan pek çok ülkede vatandaşlar ve sivil toplum kuruluşları hükümetlerini iklim değişikliğine olumsuz katkısından ya da iklim değişikliğiyle mücadelede gerekeni yapmamaktan sorumlu tutmaya yönelik hukuki adımlar atıyor.
Bu davalar arasında özellikle, devletlerin uluslararası taahhütleri doğrultusunda iklim değişikliğiyle mücadele etmeye yönelik emisyon azaltımı yükümlülüklerine ilişkin bir karar olan ve pek çok davaya örnek olması bakımından da öncü niteliği taşıyan Urgenda kararı ayrı bir öneme sahip.
Hollanda’da faaliyet gösteren Urgenda Vakfı ve 886 vatandaş tarafından 2013’te açılan davada, Hollanda mahkemesi Hollanda Hükümeti aleyhine karar vererek devletin küresel iklim değişikliği ile mücadele için yeteri kadar iddialı bir hedef koymadığına karar vermişti. 2020 için öngörülen emisyon azaltımı hedefinin uluslararası yükümlülüklere de aykırı olduğunu belirten mahkeme, Hükümete 2020 sonuna kadar 1990 emisyon oranlarına kıyasla en az %25 azaltım gerçekleştirmesini emretmişti.
Bu hükme yönelik istinaf taleplerinin üç yıldır beklenen sonucuna göre ise Lahey İstinaf Mahkemesi, daha önce emisyon azaltımına ilişkin verilen hükmü onamakla kalmadı, ayrıca hükümetin hukuka aykırı tutumunun Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin yaşam hakkına ilişkin 2. maddesi ile özel hayat ve aile hayatı hakkına ilişkin 8. maddesine de aykırı olduğu kanaatine vardı.
Söz konusu istinaf mahkemesi kararına yönelik “Urgenda İklim Değişikliği Davası” yayınını hazırlayan Ekoloji Kolektifi Derneği, kararın birebir çevirisinin yanı sıra, karara yönelik değerlendirmeler içeren bir makaleye de yer verdi. Bu yayın vasıtasıyla, hukuki açıdan gerek usule gerek esasa ilişkin pek çok önemli değerlendirme içeren bu kararın Türkiye’deki ilgililere de yol göstermesi için erişilebilir olmasının hedeflendiğini belirten Ekoloji Kolektifi Derneği’nden Avukat Fevzi Özlüer şöyle dedi: “İklim değişikliğinin ortaya çıkardığı ekolojik felaketlerle, bu felaketleri aşmaya yönelik toplumsal ve uluslararası farkındalık arasında derin bir uçurum var. Bu davalar hem bu derin uçurumu bize gösteriyor hem de toplumların iklim krizini aşma iradesi haline dönüşüyor. Farklı ülkelerde farklı biçimlerde ortaya çıksa da almamız gereken temel bir ders var: Adaptasyon için de hukuk gerekiyor. Dünya robotik çağ, teknolojik atılımlarla iklim krizini yenebileceği dönemeci çoktan geçti. Toplumsal çözümler ortaya çıkmalı ve bu çözümler, siyaseti, hukuku ve ekonomiyi belirlemeli. Tam da bu bağlamda, Urgenda ve benzeri davalar, Türkiye’de bir iklim davaları gündemi oluşturmak ve uluslararası ivmeyi yakalamak için benzersiz bir fırsat sunuyor. Bu fırsatı değerlendirerek kendi hukuk sistemimiz içindeki araçları ve imkanları keşfedip harekete geçmekte geç kalmamalıyız.”
Kararın Lahey İstinaf Mahkemesi tarafından yayımlanan İngilizce çevirisinden Türkçeye birebir çevirisini Avukat Serde Atalay yaptı. Karara yönelik değerlendirme içeren ve orijinali The Conversation’da yayımlanan makaleyi ise Axel Gosseries ve Refia Kadayıfçı Kaya kaleme aldı.
Kitaba buradan ulaşabilirsiniz.