Yeni bir çalışmaya göre dünyadaki ülkelerin yarısının hava kalitesi verilerine erişimi olmaması, en büyük halk sağlığı tehditlerinden olan hava kirliliğiyle mücadele çabalarını engelliyor.
Washington DC merkezli uluslararası bir sivil toplum kuruluşu olan OpenAQ tarafından yayımlanan rapor, hava kalitesi hakkında bilgiye erişimdeki önemli küresel eşitsizliği ortaya koyuyor. Dünya Sağlık Örgütü’ne (DSÖ) göre, her 10 kişiden dokuzunun yüksek seviyede kirletici barındıran hava solumasına rağmen; dünya nüfusunun yarısından fazlasının hava kalitesi hakkındaki resmi verilerine erişimi bulunmuyor. “Hava Kalitesi Verilerine Kamuoyunun Erişimi: Küresel Durum” isimli rapor, 212 ülkenin hava kalitesi verilerini inceleyerek 103’ünün büyük kirleticilerden kaynaklanan hava kalitesi verisi üretirken 109’unun (%51) bu veriyi üretmediği sonucuna varıyor. OpenAQ, hükümetlerin kamuoyuna açık hava kalitesi verileri hakkında hazırladığı değerlendirmenin tam listesini yayımladı.
Araştırma, NASA’daOpenAQ sistemini kullanan bilim insanları tarafından destekleniyor. NASA’nın hava kirliliği uydu verilerini OpenAQ sistemi ile birleştirmek “dünyadaki herkese hava kalitesi bilgisine erişim sağlama potansiyeline sahip.”
Bu bilgi eksikliği, bireylerin davranış biçimlerini değiştirerek hükümetlerin en büyük çevresel risk olan hava kirliliğiyle mücadele etmelerini talep etmesini engelliyor. Dış ortam hava kirliliğinin her yıl yaklaşık 4.2 milyon erken ölüme yol açtığı tahmin ediliyor. Bu rakam Ebola, HIV/AIDS, tüberküloz ve sıtma sebebiyle gerçekleşen ölümlerin toplamından (2,7 milyon) fazla.
Temiz hava çalışmalarına zengin ülkeler ve bireyler destek sağlamıyor. Küresel ölçekte, vakıfların her yıl 150 milyar dolardan fazla fon sağladığı tahmin ediliyor. Ancak, dış hava kalitesiyle ilgili finansman, bu meblağın yalnızca %0,02’sine (yapılan her 5.000 dolarlık yardımın 1 doları) denk geliyor.
Rapor , denizaşırı kalkınma fonlarının, kamuoyunun erişebildiği veriler ve hava kirliliği ile bağlantılı olması gerektiği sonucuna varıyor.
Kirlilik seviyesi yüksek birçok ülkede, hükümetlerin ürettiği hava kirliliği verisinin sınırlı bölümü kamuoyuyla paylaşılıyor. OpenAQ, 93 ülkedeki 11.000 hava izleme istasyonundan 500 milyon veri noktasını analiz ederek, hava kirliliği izleme istasyonlarının sayısını PM2.5 (kalp hastalığı, felç, akciğer kanseri ve diyabetle ilintili ölümcül bir hava kirliliği şekli olan partikül madde) ile karşılaştırıyor ve istasyon sayısı arttıkça kirlilik seviyelerinin düştüğünü tespit ediyor.
Hava kalitesi verilerine daha iyi erişim sağlamak amacıyla OpenAQ’yu kuran atmosfer bilimcisi Dr. Christa Hasenkopf “Hava kalitesi verilerine erişim, soluduğumuz havayı iyileştirmek üzere ilk adımdır. Hükümetler bu verileri kamuoyuna açarak, bilim insanlarının, politika analistlerinin ve aktivistlerin erişim sağlamasına imkan yaratabilir. Bu durum, sorunun birlikte ele alınmasına yol açarak, sivil toplumun güçlenmesini sağlayabilir. Bu durum aynı zamanda, kamu tarafından üretilen verilerin potansiyelini ve etkisini artıracak, yenilikçi teknolojileri teşvik edecek ve toplumu harekete geçirecek’’ dedi.
OpenAQ, API’lerini (Air Pollution Index – Hava kirliliği verileri) dünya çapındaki bilim insanları, yazılım geliştiricileri, STK’lar ve kampanyacıların da dahil olduğu şekilde herkese ücretsiz olarak sunuyor. OpenAQ’ye her ay 35 milyon veri talebi geliyor.
Örneğin, NASA’dakibilim insanları, NASA’nınhava kirliliği uydu verileriyle birlikte, yüzey monitörlerinin olmadığı yerler de dahil olmak üzere, dünya çapında hava kalitesi bilgisi ulaştırma kapasitesine sahip küresel hava kalitesi tahmin sistemlerini iyileştirmek amacıyla OpenAQ platformunun verileri kullanıyor.
NASA’nın atmosfer bilimcisi Dr. Bryan Duncan,“Verilerin kamuoyuna açılması, daha temiz hava solumak için atılması gereken küçük bir adımdır. Hava kirliliği ile mücadele etmek için, bu durumun insan sağlığı üzerindeki zararlı etkileri konusunda kamuoyunda farkındalık oluşturmamız gerekiyor. Hava kirliliği verilerinin erişilebilir olması bu sebeple önemli. OpenAQ platformu, karar vericilerin dünyadaki hava kirliliği çalışmalarının nerelerde işe yaradığını ve nerelerde ek önlemler alınması gerektiğini görmesini sağlıyor” dedi.
Güney Afrika’daki bilim insanları, ülkedeki hava kirliliğinin küresel modellerin tahmin ettiğinden yaklaşık dört kat daha yüksek olabileceğiniöngörüyorlar. Clean Air Journal’da yayımlanan çalışmada, Yüksek Düzeyli Öncelikli Alan ve Vaal Üçgen Havalı Öncelikli Alanlarda partikül madde (PM 2.5) kirlilik seviyelerinin 3,7 kat düşük tahmin edildiği bulgusu yer alıyor.
Pakistan’daki Lahore gibi şehirler, yılın önemli bölümünde insan sağlığına tehlike arz eden hava kirliliğine maruz kalıyor. Bu durum yaşam beklentisinde beş yıl düşüşe ve büyük ölçekli ekonomik etkiye sebep oluyor. Pakistan’da yaşayan vatandaşlar, gerçek zamanlı kamusal veriye erişim olmaması sebebiyle, kirlilik seviyelerini izlemek için kişisel sensörler kullanmak zorunda kalıyor. Vatandaşlar bu veri boşluğunu kendileri dolduruyor. Ancak hava kalitesi verilerinin, meteorolojik hava verileri gibi halka açık olması gerekiyor. Hükümetin, bağımsız tarafların doğruladığı ve referans standart ekipman kullanarak gerçek zamanlı veriler sağladığı durumda, hava kalitesi konusundaki farkındalık, bir avuç endişeli vatandaştan halkın geneline yayılabilir.
Yeni Delhi merkezli bir girişimci olan Amrit Sharma, Facebook, Twitter ve Whatsapp aracılığıyla OpenAQ verilerini kullanan ve hava kalitesiyle ilgili takip edilmesi kolay verileri sağlayan ‘Smokey’ isimli uygulamayı geliştirdi. Bu uygulamayla 48 ülkede insanlar, hava kirliliğinin yüksek olduğu günlerde maske takma ya da evde kalma kararını verebiliyor.
Kanada’da bulunan British Columbia Üniversitesi’nde görev yapan Profesör Michael Brauer “Hava kirliliği sorunu, diğer küresel sağlık sorunlarının aksine, çözümünü bildiğimiz ve önemli başarılar sergilenen bir konu. Kirliliği ölçmek, verileri kullanılabilir hale getirmek, kararları bu veriler ışığında almak ve izleme sistemleri geliştirmek, herkes için temiz hava hedefine ulaşmak için önemli adımlardır” diye konuştu. Rapor Bloomberg Philantropies, Temiz Hava Fonu ve ClimateWorks Vakfı’nın desteğiyle hazırlandı.
Araştırmayı destekleyen vakıflar arasında olan Temiz Hava Fonu’nun Direktörü Jane Burston“Temiz hava temel insan hakkıdır. Ancak hava kirliliği gezegendeki her sekiz ölümün birinden sorumlu. Hükümetlerin hava kirliliği konusunda harekete geçmeyi önceliklendirmeleri gerekiyor. Bunun için verilerin kamuoyuna açılması önemli bir ilk adım. Hava kirliliği izleme teknolojileri günümüzde kolayca erişilebilir halde. Ancak rapor, birçok hükümetin, veri üretimi ve bu verileri kamuoyunun erişimine açmak konularında adım atması gerektiğini açıkça ortaya koyuyor” dedi.
Bloomberg Philanthropies’de küresel çevre programlarının başındaki Antha Williams ise “Veri toplama, konsolidasyon ve analiz, Bloomberg Vakfı’ndaki küresel temiz hava çalışmalarımızın temelini oluşturuyor. Anlamlı, harekete geçirilebilir politikalar oluşturmak ve birçok insana daha kaliteli ve uzun yaşam sağlamak için bu bilgilere erişim önem arz ediyor. Dünyanın en savunmasız kesimleri, solunum hastalıkları ve yaşam sürelerinin kısalması gibi sorunlarla hava kirliliğinden daha çok etkileniyor. Herkesin temel hakkı olan temiz ve nefes alınabilen havaya herkesin erişebilmesi için bu veri boşluklarını ele almalıyız. OpenAQ, Pakistan, Nijerya ve Etiyopya gibi ülkelerin de dahil olduğu 13 ülkede kamuya ait hava kalitesi izleme programlarına yatırım yapmanın, 1 milyar insana etki edebileceğini gösteriyor” dedi.
Rapor hükümetleri ve karar vericileri, temiz hava için harcanan yurtdışı yardımlarıyla veri şeffaflığı konusunu ilişkilendirmeye davet ediyor. Raporda, hava kalitesi programlarını destekleyen kuruluşların ve hükümetlerin, yatırımlarının veri şeffaflığını ve kamuoyuna açılmasını sağlaması gerektiği belirtiliyor. Bunların raporda sunulan kriterler uyarınca hayata geçtiği durumda verilerin uygulanabilirlik kapasitesi ve dolayısıyla hava kalitesi artacak.
Toplam 1 milyar insanın yaşadığı dünyanın en kalabalık 13 ülkesinde ulusal ölçekte uzun vadeli dış ortam hava kalitesi ölçümü için kamu programı bulunmuyor.
Küresel Hastalık Yükü tarafından belirlenen, ülkedeki ölüm ve sakatlık üzerinde risk faktörü oluşturan ‘hava kirliliği’ (2017) sıralaması
Ülke – Nüfus
Raporun kaynak olarak kullandığı Küresel Hastalık Yükü’nün verilerine göre, Türkiye’de ölüm ve sakatlığa sebep olan bir risk faktörü olarak hava kirliliği 2007-2017 yılları arasında %17,4 artış göstermiş. Başka bir deyişle, Türkiye’de en çok ölüm ve hastalığa sebep olan risk faktörü sıralamasında hava kirliliği 2007’de yedinci sıradayken, 2017’de altıncı sıraya yükselmiş.
En az 30 ülkede gerçek zamanlı veri üretiliyor, ancak bu verilerin tamamı henüz kamuoyuyla paylaşılmıyor. Var olan bu verileri daha açık hale getirmek Çin, Hindistan, Rusya, Brezilya, Filipinler ve Japonya gibi ülkelerde yaşayan 4,4 milyar insanı etkileyecek.
50 milyondan fazla nüfusa sahip en kalabalık 13 ülke (4,2 milyar), gerçek zamanlı hava kalitesi verilerini üretiyor, ancak verilerin tamamına hükümet tarafından ulusal ölçekte erişim yapılamıyor.
Tam Açık Veri Kriterinin Erişilemediği Ülkeler
Ülke – Nüfus
1 Ocak’tan itibaren yeni binaların kullandıkları enerjinin en az %10'unun yenilenebilir enerjiden karşılanması zorunlu olacak.…
Joe Biden'ın yönetimi, Paris Anlaşması kapsamında seragazı emisyonlarını 2035 yılına kadar 2005 seviyelerinin %61 ila…
Günlük hayatın büyük bir bölümünde insanların farkında olmadan hava, su ve gıda vasıtasıyla birçok mikroplastiğe…
Yeni yapılan bir çalışma, iklim değişikliği nedeniyle Türkiye’de zeytin üretimine en uygun alanlarda daralma beklendiğine…
Son verilere göre, Türkiye 2024 yılında üç kömürlü termik santral planını iptal etti, ancak OECD…
Fosil yakıtları aşamalı olarak sonlandırmak için Küresel Güney ülkelerinin başlattığı pakt giderek büyüyor. İklim krizinden…