;
Bilim Ekonomi

Dünya Bankası: 2022’de 150 Milyon İnsan Aşırı Yoksulluk Yaşayabilir

COVID-19, iklim krizi ve çatışmalar, yaşam standartlarını yükseltme konusunda onlarca yıllık ilerlemeyi tersine çeviriyor.

Dünya Bankası’nın son verilerine göre, çatışma, iklim değişikliği ve COVID-19, en düşük gelire sahip olanların yaşam standartlarını yükseltmede yirmi yıllık ilerlemenin önüne geçerek, 2022 sonuna kadar 150 milyon kişiyi aşırı yoksulluğa itebilir.

Washington merkezli kuruluş, günde 1,90 doların altında yaşayan dünya nüfusunun oranının 2020’de % 9,1’den %9,4’e çıkmasının beklendiğini ve bu artışın halihazırda yüksek yoksulluk oranlarına sahip ülkelerde yoğunlaştığını söyledi.

Koronavirüs salgınının olmaması durumunda Banka, 2020 yılında yoksulluk oranının %8’in altına düşmesini beklediğini söyledi.

BM, Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’ndan birini de Yoksulluğu Son olarak belirlemişti ancak gelişmekte olan ülkelere kredi veren Dünya Bankası, hızlı ve önemli adımlar atılmadan bunun başarılma şansının olmadığını söyledi. 10 yıl içinde, dünya nüfusunun % 7’si hâlâ günde 1,90 dolardan daha az bir parayla yaşıyor olabilir.

Küresel aşırı yoksulluk, 1990’dan 2015’e kadar yılda yaklaşık %1 oranında düştü, ancak COVID-19 süreci tersine çevirmeden önce, 2015 ile 2017 yılları arasında da ilerleme hızı yılda %0.5 puana düşmüştü.

Banka’nın iki yılda bir yapılan yoksulluk ve paylaşılan refah raporu, 2020 yılında günde 1,90 dolardan az parayla yaşayan insan sayısının 88 milyon ile 115 milyon arasında artacağını tahmin ediyor. Virüsten kaynaklanan ekonomik daralmanın ciddiyetine bağlı olarak bu sayı önümüzdeki yıl sonunda 150 milyona ulaşabilir.

Dünya Bankası başkanı David Malpass, “Kalkınmaya ve yoksulluğun azaltılmasına yönelik bu ciddi gerilemeyi tersine çevirmek için, ülkelerin sermaye, emek, beceri ve yeniliği yeni iş ve sektörlere taşınmasına izin vererek COVID-19 sonrası farklı bir ekonomiye hazırlanmaları gerekecek” dedi.

Malpass, banka desteğinin, gelişmekte olan ülkelerin büyümeye devam etmelerine ve COVID-19’un sağlık, sosyal ve ekonomik etkilerine yanıt vermelerine yardımcı olacağını vurguladı.

Rapor, erken kanıtların koronavirüs krizinin dünyanın büyük bir kısmında eşitsizliği artıracağını öne sürüyor. Kriz, halihazırda dezavantajlı durumda olan insanlar arasındaki büyük insan sermayesi kayıplarını tehdit ederek, ülkelerin ciddi ekonomik şoklar geçtikten sonra bile kapsayıcı büyümeye dönmesini zorlaştırdı.