Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün paylaştığı veriler 1970-2017 dönemi ortalamasına kıyasla 2017 yılında Türkiye kıyılarında denizlerin ısındığını gösteriyor. Deniz Otomatik Meteoroloji Gözlem İstasyonları’ndan toplanan veriler, Marmara denizinin 2017 yılında uzun yıllar ortalamasına göre en fazla artışın (+0.71°C) ölçümlendiği yer olduğunu ortaya koyuyor. Denizlerin ısınması küresel iklim değişikliği bağlamında beklenen etkiler arasında yer alırken bu durum deniz biyo-çeşitliliğini, mavi ekonomi potansiyelini ve halk sağlığını tehdit ediyor; afet risklerini arttırıyor.
Orman ve Su İşleri Bakanlığı’na bağlı Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün (MGM) 31 Ocak 2018’de paylaştığı deniz suyu sıcaklık istatistiklerine göre Türkiye’ye kıyısı olan denizlerin 2017 yılındaki ortalama sıcaklığı, 1970 ve 2017 yılları arasında ölçülen deniz suyu sıcaklık ortalamasına göre 0.4°C daha fazla oldu. Yani denizlerimiz ısındı. Verilere göre denizlerimiz ısınma eğiliminde. MGM, 1970 – 2017 yılları arasında Türkiye geneli için deniz suyu sıcaklığı yıllık ortalamasının 17.6°C olduğunu belirtirken, 2017 yılı Türkiye geneli için yıllık deniz suyu sıcaklık ortalamasının 18.0°C olarak kayda geçtiğini belirtiyor. Buna göre, 2017 yılında deniz suyu sıcaklıklarında gözlemlenen sıcaklık artışı 0.4°C.
“2017 yılı deniz suyu sıcaklıklarında yıllık ortalamayı 1970-2017 ortalamaları ile kıyasladığımızda en çok artışın Marmara denizinde (0.71°C) yaşandığı; bunu sırasıyla Karadeniz’in (0.31°C), Akdeniz’in (0.28°C) ve Ege’nin (0.13°C) takip ettiği görülmekte.”
Karadeniz, Eylül ayında Marmara’dan Daha Sıcaktı
Denizlere ayrı ayrı odaklanıldığında 2017 yılında aylara göre sıcaklık ortalamaları şekildeki gibi kayda geçti (Şekil 1). Sıcaklıklar Akdeniz’de ve Ege’de Karadeniz ve Marmara’ya nazaran daha yüksek seyretti. Karadeniz’in Ağustos ve Eylül aylarında Marmara’dan daha sıcak olması dikkat çekti.
Şekil 1. 2017 yılı aylara göre deniz suyu sıcaklık ortalamaları (Veri: MGM, Grafik: Arif Cem Gündoğan)
Eylül-Aralık 2017’de 1970-2017’ye Göre Tüm Denizlerde Sıcaklık Artışı Yaşandı
2017 yılı aylara göre deniz suyu sıcaklıkları 1970 – 2017 dönemi ortalamalarıyla mukayese edildiğinde (Şekil 2) en çok dikkati çeken Marmara denizinde Mart-Haziran ve Eylül- Aralık döneminde kaydedilen sıcaklık artışları oldu. Eylül-Aralık 2017 döneminde tüm denizler 1970-2017 ortalamasından daha sıcak olurken, Karadeniz’de Eylül ayında kaydedilen 2°C’lik artış çarpıcı. Ocak 2017’de tüm denizlerin 1970 – 2017 ortalaması altında oluşu da kayda geçen diğer bulgulardan.
Şekil 2. 2017 yılı aylara göre1970-2017 dönemine kıyasla denizlerdeki sıcaklık anomalileri, (Veri: MGM, Grafik: Arif Cem Gündoğan)
Yıllık Ortalamada En Fazla Artış Marmara Denizinde Yaşandı
2017 yılı deniz suyu sıcaklıklarında yıllık ortalamayı 1970-2017 ortalamaları ile kıyasladığımızda en çok artışın Marmara denizinde (0.71°C) yaşandığı; bunu sırasıyla Karadeniz’in (0.31°C), Akdeniz’in (0.28°C) ve Ege’nin (0.13°C) takip ettiği görülmekte (Şekil 3):
Şekil 3. 2017 yılı deniz suyu sıcaklık ortalamaları ve 1970-2017 dönemi yıl ortalamaları arasındaki farklar (Veri: MGM, Grafik: Arif Cem Gündoğan)
MGM’nin Deniz Otomatik Meteoroloji Gözlem İstasyonlarından elde ettiği yeni veriler ve 1970-2017 döneminde ölçülen deniz suyu sıcaklık istatistiklerine göre 2017 yılında ölçülen en yüksek deniz suyu sıcaklığı Akdeniz’de, 11 Temmuz 2017 tarihinde Antalya’nın Alanya İlçesinde 31.1°C olarak kaydedildi. 2017 yılının en düşük deniz suyu sıcaklığı ise Karadeniz’de, 11 Şubat 2017 tarihinde Kastamonu’nun İnebolu İlçesinde 2.3°C olarak ölçüldü.
Deniz Otomatik Meteoroloji Gözlem İstasyonları Gerçek Zamanlı İzleme Olanağı Veriyor
MGM, 13 adeti deniz şamandırası olmak üzere toplam 81 adet Deniz Otomatik Meteoroloji Gözlem İstasyonu (D-OMGİ) ile gözlem yapmakta. Bu istasyonlar aracılığı ile sadece deniz suyu sıcaklığı değil, hava sıcaklığı, rüzgar yön ve hızı, nem, yağış, basınç, dalga yüksekliği ve yönü gibi bilgiler elde edilebiliyor ve merkeze gerçek zamanlı iletiliyor. 2018 yılında bu istasyonların sayısının 92’ye çıkarılması planlanmakta.
Güncel Deniz Suyu Sıcaklıklarına MGM’nin web sayfasından ulaşılabiliyor.
Denizlerimizin Isınmasının Etkileri Neler Olabilir?
“Denizlerdeki biyolojik çeşitliliğin sıcaklık artışı nedeni ile tehdit altında olması, ekonomik aktivitelerinde denizin odakta olduğu “mavi ekonomi” sektörlerini (su ürünleri yetiştiriciliği, balıkçılık, turizm vb) doğrudan ilgilendiren gelişmeler arasında.”
Türkiye’de deniz suyu sıcaklıklarının artış halinde olması denizlerdeki biyo-çeşitlilik açısından riskleri de beraberinde getiriyor. Örneğin, yeni ve istilacı türlerin denizlerde yayılması kolaylaşabiliyor. Mersin sahillerinde görülmeye başlayan zehirli deniz anası türlerinin bu sıcaklık artışları sayesinde üreme olanaklarının artığı bilinmekte. Mersin Büyükşehir Belediyesi ile Ortadoğu Teknik Üniversitesi Deniz Bilimleri Enstitüsü işbirliği ile yürütülen Mersin Körfezinde Deniz Kirliliği İzleme Projesi kapsamında gerçekleştirilen çalışmalarda Erdemli sahillerinde zehirli göçmen denizanası (Rhopilema nomadica) gözlemlendiği; bu canlının anavatanının Hint Okyanusu olmasına rağmen son yıllarda Doğu Akdeniz’de hızla çoğalmaya başladığı paylaşılan bilgiler arasında. Sıcaklık artışı nedeni ile Akdeniz sahillerinde bazı kaplumbağa türlerinin üreme konusunda sıkıntılar yaşadığı; yumurtalardan çoğunlukla dişi yavruların çıktığı gözlemler arasında… Denizlerdeki biyolojik çeşitliliğin sıcaklık artışı nedeni ile tehdit altında olması, ekonomik aktivitelerinde denizin odakta olduğu “mavi ekonomi” sektörlerini (su ürünleri yetiştiriciliği, balıkçılık, turizm vb) doğrudan ilgilendiren gelişmeler arasında. Bu örneklerin yanı sıra, daha sıcak denizlerin atmosferde daha fazla enerji birikimine yol açtığı; bunun da aşırı hava olaylarının yaşanma sıklığına ve şiddetine çarpan etkisi olabileceği bilim insanlarınca yapılan uyarılar arasında. Yani sıcaklık artışları, afet risklerini artırıcı unsur olarak olarak da değerlendirilebilir.
Artan risklere karşın, Türkiye’de kıyı kentlerinde iklim değişikliğine uyum projelerinin özellikle son 1-2 yılda hayata geçmeye başladığı görülmekte. Yakın zamanda Antalya Büyükşehir Belediyesi ve Türk Deniz Araştırmaları Vakfı ortaklığında başlayan Antalya’nın Deniz ve Kıyılarının İklim Değişikliğine Adaptasyonu projesi bunlara bir örnek olarak verilebilir. Proje, daha önce sizlerle incelemesini paylaştığımız Türkiye’de İklim Değişikliği Alanında Kapasitenin Geliştirilmesi Hibe Programı kapsamında desteklenmekte. Bu tarz projelerin ve arkaplan oluşturacak bilimsel çalışmaların sayısının ve çapının ivedilikle artırılması, desteklenmesi, yaygınlaştırılması oldukça mühim.