YAZI: Prof. Dr. Ayşe UYDURANOĞLU
Bakü’de düzenlenen İklim Zirvesi’nin (resmi adıyla 29. Taraflar Konferansı, yani COP29) ilk gününde, gönüllü karbon piyasalarının geleceği için önemli bir karar alındı: Gönüllü karbon piyasalarında uygulanan metodolojilerin standartlaştırılması üzerinde anlaşmaya varıldı.
Bu karar, Birleşmiş Milletler (BM) destekli gönüllü karbon piyasalarının oluşması için oldukça önemli bir adım. Bu sayede ülkeler ve şirketler, seragazı emisyonlarını azaltmada daha fazla ve etkin işbirliği yapabilecek; emisyonların daha düşük maliyetlerle azaltılması mümkün olabilecek. Ayrıca BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerine de katkıda bulunan projeler geliştirilebilecek.
Karbon piyasaları, zorunlu ve gönüllü piyasalar olmak üzere iki ayrılıyor. Seragazı azaltım sorumluluğu olan ülke ve şirketlere yönelik olan zorunlu piyasalar; ilgili uluslararası, bölgesel veya yerel mekanizmalar tarafından regüle ediliyor. Gönüllü piyasalar ise – adından da anlaşılacağı üzere – gönüllülük esası ile işliyor. Azaltım yükümlülüğü olmayan şirket veya kurumlar, emisyonlarını azaltmak için bu piyasalardan karbon kredisi satın alıyorlar.
Ancak bu piyasaların herhangi bir otorite tarafından regüle edilmemesi, sistemi manipülasyona açık bırakan önemli bir sorun olarak öne çıkıyor. Gönüllü piyasalar, ayrıca şirketlere kolaylık sağladığı gerekçesiyle de eleştiriliyor. Kendi sebep olduğu emisyonları azaltmayan birçok şirketin karbon kredileri satın alarak emisyonlarını dengelemeyi tercih etmesi tepki çekiyor.
Öte yandan yapılan araştırmalar, gönüllü karbon piyasalarından faydalanan şirketlerin çevre regülasyonlarını desteklemeye daha yatkın olduğunu da gösteriyor. Örneğin Türkiye’de yapılan bir araştırmaya göre karbon ayak izini hesaplayan şirketler, emisyon ticaret sistemine de destek veriyorlar.
Bu nedenle, gönüllü karbon piyasalarının eksiklerinin, BM öncülüğünde giderilmesi oldukça önemli. Böylelikle bu piyasalarda üretilen karbon kredilerinin güvenilirliği, saydamlığı ve itibarı artırılabilir; emisyon azaltımına bu piyasalardan da önemli katkı sağlanabilir.
Paris Anlaşması kapsamında ülkelerin hedefi, seragazı emisyonlarını kendi belirledikleri ölçüde sınırlandırmak. Belirledikleri bu yükümlülükleri içeren, BM İklim Sekreteryası’na sundukları belgeye ‘‘Ulusal Katkı Beyanı’’ deniyor. Bu beyanların her beş yılda bir, daha fazla azaltımı hedefleyecek şekilde güncellenmesi de gerekiyor.
Paris Anlaşması’nın 6. maddesinin* 2. fıkrası ise, bu hedeflere ulaşmaya çalışan ülkelerin birbirleriyle işbirliği yapmasının önünü açıyor. Bu madde sayesinde ülkeler, iklim hedeflerine ulaşmak için kendi sınırları içerisinde azaltım yapmak zorunda kalmıyorlar; başka ülkelerde finanse ettikleri projelerin sağladığı azaltım da onların karnesine yazılıyor. Bu işbirliğinin gerçekleşebilmesi için iki ya da daha fazla ülkenin istekli olması gerekiyor.
Örneğin bir ülkenin finansal desteği karşılığında başka bir ülkede karbon yutağı görevi gören bir orman korunabiliyor veya bir yenilenebilir enerji projesine yatırım yapılarak fosil yakıt kullanımı azaltılabiliyor. Bu gibi projelerin uygulanması ile elde edilen karbon kredileri, finansman sağlayan ülkeye transfer ediliyor ve o ülkenin ulusal katkı beyanında sağlanan azaltım olarak değerlendiriliyor.
Bu transferler esnasında dikkat edilmesi gereken en önemli şey ise, aynı kredilerin her iki ülkenin emisyon azaltımı için rapor edilmemesi. Kredilerin, yalnızca transfer edildikleri ülkenin azaltım kayıtlarında yer alması gerekiyor. Öbür türlü, ‘‘çifte sayım’’a neden olan ve emisyon azaltımlarını gerçek değerinden iki kat fazla gösteren, gerçekçi olmayan durum ortaya çıkar. Buna benzer sorunların gönüllü piyasalarda sık rapor ediliyor olması, bu piyasalara BM güvencesi getirilecek olmasını daha da önemli kılıyor.
Çifte sayım, karbon piyasalarına yöneltilen önemli eleştirilerden biri. Sıklıkla dile getirilen bir diğer sorun ise şirketlerin kendi emisyonlarını azaltmak yerine karbon kredisi satın almayı tercih etmeleri, yani kolaya kaçmaları.
Gönüllü karbon piyasalarına yönelik eleştiriler bir ölçüde haklı olabilir. Nitekim gönüllü piyasalarda karbon kredilerinin üretilmesinde kullanılan metodolojiler standart değil; kredileri ihraç eden kurumlara göre değişiklik gösteriyor. Bu durum, aynı zamanda bu piyasaların daha fazla büyümesininönündeki en önemli engellerden biri.
Bu nedenle COP29’da alınan karar, BM destekli gönüllü karbon piyasalarının oluşması için çok önemli bir adım. Gönüllü karbon piyasalarının eksikleri, BM öncülüğünde giderilebilir; bu piyasalarda üretilen karbon kredilerinin güvenilirliği, saydamlığı ve itibarı artırılabilir.
Bu başarıldığı takdirde gönüllü piyasalar, BM’nin de vurguladığı gibi, emisyon azaltımının maliyet etkin bir şekilde sağlanmasına katkıda bulunabilir. Örneğin Dünya Bankası’na göre 6. maddenin etkin bir şekilde işlemesi, seragazı azaltım maliyetlerini de 250 milyar dolar düşürebilir. Başka bir ifadeyle, ilave maliyet olmaksızın %50 daha fazla azaltım yapılabilir. Uygulamaya ilişkin teknik detayların tam olarak netleşmesi ve geliştirilmesi ise bir sonraki İklim Zirvesi’nde mümkün olabilir
*Gönüllü Karbon Piyasaları Hakkındaki ‘‘6. madde” Nedir?
Gönüllü karbon piyasalarına dair bu tartışmalar, iklim rejimi jargonunda ‘‘6. madde’’ olarak biliniyor. Paris Anlaşması’nın 6. maddesinin 2. fıkrası, seragazı azaltım taahhütlerini yerine getirmeye çalışan ülkelerin birbiriyle işbirliği yapabilmesini sağlıyor. Bu işbirliği, ‘‘kirletme hakkı’’ olarak tarif edebileceğimiz karbon kredilerinin değiş-tokuş edilmesiyle mümkün oluyor.
İki ya da daha fazla ülkenin isteğine bağlı olan bu işbirliği ile ülkeler, projeler aracılığıyla başka ülkelerde sağladıkları azaltımı, kendi azaltımları olarak gösterebiliyorlar. Bunun karşılığında, azaltım sağlayacak projeye finansman sağlıyorlar.
Aynı anlaşmanın 6. maddesinin 4. fıkrası ise, azaltım çabalarında ülkelerin yanı sıra şirketlerin ve bireylerin de yer alabileceğini belirtiyor.
İklim değişikliği ile beraber karbon tutan Arktik tundrası, karbon salan bir ekosisteme dönüştü. Türkiye Bilimsel…
Correa do Lago, COP30 zirvesinde müzakerelerin, ABD'nin "iklim değişikliğiyle mücadeleye yönelik politikalar geliştirmeyle meşgul olduğu"…
Dünya liderleri ABD'nin Paris Anlaşması'ndan çekilmesinin olası sonuçları üzerinde dururken, bu yılki COP30 küresel iklim…
Temiz enerjiye olan yatırımların, ülkelerin ekonomik ve sanayi stratejilerinde merkezi bir yer tuttuğunu vurgulayan IEA…
António Guterres, Donald Trump'ın ABD'yi Paris Anlaşması’ndan çekmesinden günler sonra Davos'ta liderlere ve iş dünyasına…
Güneş enerjisi 2024'te AB'de üretilen elektriğin %11'ini karşılarken, kömürün payı ise %10’un altına geriledi. Londra…