Şırnak’ın Cudi Dağı’ndaki ormanlık alandaki yangın sürüyor. Akbelen’de ise tüm tepkilere rağmen orman tıraşlanması devam ettiriliyor. Bu iki kentteki tahribatla ilgili kamuoyunda tartışmalar sürerken Diyarbakır’da, Cudi’deki yangın ve Akbelen’deki orman katliamının durdurulması için çağrı yapıldı.
Cudi Dağı’nda günlerdir devam eden orman yangınlarına ve Akbelen’de süren ağaç kesimlerine karşı Diyarbakır’da basın açıklaması düzenlendi. Amed Emek ve Demokrasi platformu tarafından Kayapınar İlçesi’ndeki Roboski Parkı’nda yapılan açıklamaya Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi , Halkların Demokratik Partisi, Türkiye İşçi Partisi ile çok sayıda vatandaş katıldı.
Açıklamada , “Devlet ve yetkililerin eliyle hem yangınlar çıkarılıyor, hem de ormanlar kesilerek rant için peşkeş çekiliyor. Bu ekoloji kırımına engel olmak isteyen halk da işkence ile gözaltına alınıyor. Cudi’de de yangınların önünü kesmek isteyen halka engel olunuyor” denildi.
“Orman Yangınları ile Bölgedeki Canlılar Yok Ediliyor”
Açıklama metnini okuyan Platformun Dönem Sözcüsü Nurjiyan Yıldırım, Cudi’deki yangına müdahale edilmediğini kaydetti. “Şırnak’ın Cudi bölgesindeki orman yangını ile ağaçlar ve bölgedeki tüm canlılar yok ediliyor. Yetkililer tarafından yangına müdahale edilmediği gibi müdahale etmek isteyen vatandaşlara da engel olunmaktadır. Bölgedeki doğa kıyımı, uzun yıllardır güvenlik bahanesiyle bir devlet politikası olarak devam etmektedir. Bu nedenle bölgedeki tüm doğal kaynakların talanı gibi orman yangınlarına da meşruluk kazandırılarak, yasal yollarla doğa ve yaşam suçları işlenmektedir. İnsanların yaşam alanları; ormanlarda yaşam hakkına sahip tüm canlılar ile birlikte yanarak yok edilmektedir. Hava kirliliğine ve doğal felaketlere de zemin oluşturulmaktadır.”
“Bir Yandan Cudi’de Yangın, Diğer Yandan Akbelen’de Ağaç Kıyımı…”
Yıldırım, açıklamasının devamında Akbelen’deki ağaç kıyımına da dikkat çekti ve şu şekilde devam etti: “Doğaya yönelik her türlü tutum çevre hakkı ile ilgilidir. Bu nedenle, orman yangınlarının en kısa sürede söndürülmesi hem doğanın tahrip edilmesinin önüne geçmek hem de çevre hakkına riayet etmenin bir gereğidir. Ormanlar bizlere geçmişten kalan miras değil, geleceğimizdir. Ormanları yakıp, ağaçları keserek geleceğimizi yok ediyorsunuz. Küresel ısınma, çevre kirliliği vb. nedeniyle ekolojik sistemin tehdit altında olduğuna dair aktivistler, çevre ve emek örgütlerinin tüm çağrı ve tepkilerine rağmen, bir yandan Lice ve Cudi’de yaşanan orman yangınları bir yandan Akbelen’de yaşanan ağaç kıyımı nefes almamızı daha da zorlaştırıyor.”
“Batıda Rant, Doğuda Güvenlikçi Politikalar”
“Ülkenin batısındaki ormanlar rant için talan edilirken, bölgedeki ormanlar güvenlikçi politikalarla yok ediliyor” ifadelerini kullanan Yıldırım, konuşmasını anayasal yükümlülüklere değinerek sürdürdü: “Anayasa’nın 169. Maddesi’nde ormanların korunması ve sahaların genişletilmesi hükme bağlanmış, yanan ormanların yerinde yeni orman yetiştirilmesi devlet sorumluluğuna bırakılmıştır. Bu yerlerde tarım ve hayvancılık dahil bütün faaliyetler yasaklanmıştır. Anayasanın açık hükmüne rağmen iktidar yıllardır adeta yeşil gördüğü her yeri betona çevirme gayretinde olmuştur. Daha önce yanan ormanlık alandaki yapılaşmalar bunun açık örneğidir. Belirttiğimiz Anayasa hükmü uyarınca devlet; ormanları ve çevreyi korumak, zarar görmüş veya görmekte ise de derhal müdahale edip bu zararı engellemek ve etkili bir şekilde iyileştirmek zorundadır.”