Uluslararası ölçekte faaliyet gösteren bilim insanlarından oluşan bir ekip tarafından yayımlanan yeni analiz, küresel ölçekteki COVID-19 kısıtlamalarının, karbondioksit emisyonlarında “aşırı” düşüş etkisi yarattığını ortaya koyuyor. Ancak bu durumun uzun vadeli olmayacağı öngörülüyor.
Nature Climate Change isimli bilimsel dergide yayımlanan “’COVID-19 sürecinde günlük küresel CO2 emisyonlarında geçici düşüş” adlı çalışma, Nisan ayındaki günlük emisyonların, 2019’daki ortalamalar ile karşılaştırıldığında küresel ölçekte %17 düşüşle 17 milyon ton azaldığını ve 2006 yılında gözlemlenen seviyeye düştüğünü gösteriyor.
COVID-19 sınırlamalarının en yüksek seviyeye ulaştığı 7 Nisan’da, azalan arabalı seyahatler ile ulaşım kaynaklanan emisyonlar, küresel ölçekte yaşanan düşüşün yaklaşık yarısını (%43) oluşturuyor. Sanayi ve enerji üretimi kaynaklı emisyonlar ise, küresel ölçekteki düşüşün %43’ünü oluşturuyor.
Havacılık sektörü, COVID-19 krizi sebebiyle getirilen kısıtlamalardan en çok etkilenen ekonomik sektör olarak öne çıkıyor. Küresel emisyonların %3’ünü oluşturan havacılık sektörünün, pandemi sürecindeki emisyon azaltımına etkisi %10 olarak gerçekleşiyor.
İnsanların evde çalışması nedeniyle konutlardaki tüketimde yaşanan artış, diğer sektörlerden kaynaklanan emisyon azaltımının sadece küçük bir kısmına karşılık geliyor.
Pandemi nedeniyle yapılan sınırlandırmaların en yoğun yaşandığı dönemde ülke ölçeğinde ortalama %26 düşüş yaşanıyor.
Analiz aynı zamanda sosyal kısıtlamaların, refahı artırmaya ve altyapıyı desteklemeye yönelik mekanizmalar olmadan, net sıfır emisyon hedefi için gerekli olan kapsamlı ve daimi bir emisyon azaltımıyla sonuçlanmayacağını gösteriyor.
Bilimsel çalışmayı yöneten ve Doğu Anglia Üniversitesi’nde görev yapan Prof. Corinne Le Quéré “COVID-19 kapsamında uygulanan toplumsal sınırlandırmalar, enerji kullanımı ve CO2 emisyonlarında büyük ölçekli değişimlere sebep oldu. Bu ani düşüşün ekonomideki, ulaşım sektöründeki ve enerji sistemlerindeki yapısal değişiklikleri yansıtmadığı için geçici seyretmesi olası” dedi.
“Dünya liderlerinin, COVID-19 krizi sonrasındaki ekonomik planlamalarında iklim değişikliğini ne ölçüde dikkate alacağı, önümüzdeki yıllarda küresel ölçekte atmosfere salınacak emisyonlarda belirleyici rol üstlenecek” diyen Le Quéré’a göre iklim değişikliğiyle mücadele hedefleriyle uyumlu ekonomik teşvik paketlerinin daha gerçekçi, dayanıklı ve gelecekte yaşanabilecek krizlere karşı daha dirençli olmasını sağlamak için özellikle kısıtlamalar sırasında emisyonlarda yaşanan düşüşün yarısını oluşturan ulaşım sektörü için birçok fırsat var: “Örneğin şehir merkezlerinde ve banliyölerde, yürüyüşü ve bisiklete binmeyi ya da elektrikli bisiklet alımını destekleyen finansal teşvikler, toplumun refahını ve hava kalitesini artırmanın yanı sıra, yol inşasından daha ucuz olması ve sosyal mesafeyi koruması açısından öne çıkıyor.”
Çalışmada yer alan bilim insanları, küresel ölçekteki CO2 emisyonlarının %97’sinden sorumlu olan 69 ülkenin resmi sınırlandırma politikalarını analiz ediyor. COVID-19 sınırlamalarının en üst seviyede seyrettiği dönemde, küresel ölçekteki CO2 emisyonlarının %89’undan sorumlu olan bölgelerde de farklı seviyelerde sınırlandırmalar söz konusuydu. Ekonomik sektörlerin her birinin pandemiden ne şekilde etkilendiğini gösteren faaliyetlere ilişkin veriler, 2020 yılının Ocak-Nisan arasındaki dönemde, her ülke için günlük olarak CO2 emisyonlarındaki değişimi belirlemek üzere kullanıldı.
Salgından kaynaklanan emisyonlardaki toplam değişimin, Nisan ayı sonuna kadar toplam 1048 milyon ton karbondioksit (Mt CO2) olduğu tahmin ediliyor. Sınırlandırmanın başladığı Çin, 242 Mt CO2’lik düşüşle en büyük değişimin yaşandığı yer olurken, emisyon seviyelerindeki değişimin en yüksek şekilde gerçekleştiği diğer ülkeler sırasıyla şöyle; ABD (207 MtCO2), Avrupa (123 MtCO2) ve Hindistan (98 MtCO2).
COVID-19 sınırlandırmalarının 2020’nin yıllık emisyonları üzerindeki etkisinin, sınırlandırmanın süresine ve toparlanmanın ölçeğine bağlı olarak, 2019 yılına kıyasla %4 ila %7 arasında gerçekleşeceği tahmin ediliyor. Ulaşımın ve ekonomik faaliyetlerin Haziran ortasına kadar pandemi öncesindeki duruma geri dönmesi durumunda, düşüşün %4 civarında gerçekleşmesi öngörülüyor. Yıl sonuna kadar dünya çapında bazı kısıtlamaların devam ettiği durumda, bu oranın %7 civarında olması bekleniyor.
Belirtilen yıllık düşüşün, Birleşmiş Milletler Paris Anlaşması’nda belirtilen iklim hedeflerine ulaşmak için önümüzdeki on yıllar boyunca gereken emisyon azaltımının yıllık ölçeğine yakın olduğu söylenebilir.
Raporu yazarlarından Stanford Üniversitesi’nden Prof. Rob Jackson aynı zamanda Küresel Karbon Projesi’nin (Global Carbon Project) yönetim kurulu başkanlığını yapıyor. Jackson, “Emisyon azaltımının ölçeği ciddi; ancak bu düşüş, Paris Anlaşması’ndaki iklim taahhütlerimize ulaşmanın zorluğunu da gösteriyor. Geçici ve mecburi davranışlar yerine, yeşil enerji ve elektrikli araçlar aracılığıyla sistemin tamamına yönelik bir değişime ihtiyaç duyuyoruz” dedi.
Raporun yazarları aynı zamanda, ekonomik teşvik paketleri acilen devreye sokularak Yeni Yeşil Düzen gibi girişimlerin ertelenmesi veya emisyon standartlarının zayıflatılmasının, gelecekte emisyonları artıracağına dikkat çekiyor.
Karbon emisyonları azaltımı hedeflerini açıklayan Kanada hükümeti, resmi danışma kurulunun tavsiye ettiği miktarın altında bir…
Türkiye’de son yıllarda birçok göl ve su kaynağında yaşanan kuraklık, Salda Gölü'nde de derinden hissediliyor.…
Karadeniz'de iki Rus petrol tankerinin ağır hasar almasıyla petrol sızıntısı yaşandığı açıklandı. Greenpeace ise iki…
Yeni ABD Başkanı Donald Trump'ın geçiş ekibi, elektrikli araçlara ve şarj istasyonlarına yönelik desteğin kesilmesini…
İklim değişikliği açısından dönüm noktası olarak nitelendirilen ve Uluslararası Adalet Divanı'ndan görülen davanın duruşmaları sona…
Enerji Yatırımcıları Derneği Başkanı Cem Özkök, GES ve RES projelerinin yapı denetim kapsamından çıkarılmasının, yatırımcıların…