YAZI: Yael TARANTO, SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi Kıdemli Analisti
Fosil yakıtlardan yenilenebilir kaynaklara geçişle tanımlanan bir enerji dönüşümü iklim değişikliği ile mücadelenin yanı sıra güvenli ve düşük maliyetli enerji temini için elzem hale geliyor. Bu süreç içinde enerjiyi hangi kaynaklardan temin ettiğimiz kadar nasıl, nerede ve ne için tükettiğimiz de giderek daha fazla önem kazanıyor. Bugün Türkiye’de tüketilen enerjinin üçte biri sanayide, üçte biri binalarda ve kalan üçte birin büyük bölümü ulaştırmada kullanılıyor. Kullanılan enerjinin yalnız %20’si elektrikten elde edilirken, %80’e yakın bölümü doğalgaz, kömür ve petrol ürünlerinin yakılmasıyla sağlanıyor.
Önümüzdeki dönemde fosil yakıtlardan çıkış için öngörülen başlıca çözüm yenilenebilir kaynaklardan elde edilecek elektriğin ulaştırma, konut ve sanayide en önde gelen enerji kaynağı haline gelmesi, yani elektrifikasyon ve bunun mümkün olmadığı alanlarda elektroliz yöntemiyle su ve elektrikten üretilen yeşil hidrojen ve biyokütle gibi alternatif kaynaklara geçilmesi. Ayrıca binalar, sanayi ve ulaştırmada ciddi enerji verimliliği potansiyeli, yani aynı miktarda işi daha az enerji tüketerek yapma imkanı bulunuyor. Bu bağlamda sanayide üretim kompozisyonunun katma değeri daha yüksek ve enerji yoğunluğu daha düşük alanlara kaydırılması ve yeşil ve dijital dönüşümün hızlandırılması kritik önem taşıyor.
Mevcut durumda Türkiye’de ve dünyada elektrik sektörünün karbonsuzlaşması, tüm enerji ekosisteminin karbonsuzlaşmasında en elverişli ve elzem sektör olarak karşımıza çıkıyor. Halihazırda Türkiye’de elektrik üretiminin %40’tan fazlası karbonsuz kaynaklarla yapılıyor ve bu payın önümüzdeki 10 yıl içinde %60’ı aşması ve yüzyıl ortasında %100’ü bulması teknik ve ekonomik olarak mümkün. Bu süreçte batarya ve diğer enerji depolama yöntemleri, şebeke esneklik seçenekleri ve talep yönetimi önemli rol oynayacak. Ulaştırma, sanayi ve binalarda ise karbonsuzlaşma tüm dünyada henüz başlangıç aşamasında olmakla birlikte önemli gelişmeler var.
Ulaşımda binek araçların ve hafif ticari araçların elektrikli olması ve buna uygun şarj altyapısının oluşturulması giderek ekonomik hale geliyor ve dönüşüm hızlanmaya başladı. Binalarda ısınma ve hafif sanayi proseslerinde ısı ihtiyaçları da elektrikle çalışan ısı pompalarıyla sağlanabilir. Artan fosil yakıt fiyatlarıyla birlikte ekonomik hale gelen ısı pompaları doğalgaz bağımlılığını azaltma politikası doğrultusunda Avrupa’da yaygınlaşmaya başladı ve Türkiye’de de kullanımının artması bekleniyor. Yaptığımız çalışmalara göre önümüzdeki 30 yıl içinde binek araçlar, hafif ticari araçlar, binalar ve hafif sanayi kollarında karbonsuzlaşma başta yenilenebilir enerjiden üretilen elektrik ve kısmen biyoyakıt, biyogaz/yeşil hidrojen karışımından oluşan temiz gazlar ve termal güneş kaynaklarını kullanarak karbonsuzlaşabilir.
Diğer taraftan, özellikle elektrifikasyonun yeterli olamadığı bazı sektörler “karbonsuzlaşması güç sektörler” olarak nitelendiriliyor. Bu sektörler arasında ulaştırma alanında uzun mesafelerde ağır vasıtalarla karayolu taşımacılığı, denizyolu taşımacılığı ve hava yolu taşımacılığı yer alıyor. Sanayide ise mevcut teknolojik koşullarda genellikle enerji kullanımında yüksek ısıya olan ihtiyaç arttıkça bu ihtiyacın elektrikle karşılanması güçleşiyor. Bu kapsamda gübre, çimento başta olmak üzere yapı malzemeleri, demir-çelik, kimya/petrokimya sektörleri karbonsuzlaşmanın güç olduğu sektörler olarak öne çıkıyor. Karbonsuzlaşması güç sektörler mevcut durumda enerji tüketiminde %24 ve karbon salımında %28 paya sahip. Dolayısıyla bu sektörlerde enerji dönüşümü sıfır karbon hedefi için özel önem taşıyor. Dönüşüm için elektriğin kullanılamadığı alanlarda yeşil hidrojen, temiz gazlar ve biyokütle gibi karbonsuz enerji kaynakları devreye alınabilir. Bu kaynakların kullanımı teknik olarak mümkün ve önümüzdeki 20 yıl içinde gaz iletim altyapısında revizyonlar ve teknolojilerdeki gelişmeler maliyetlerin düşmesini ve kullanımın yaygınlaşmasını sağlayacak.
Görüldüğü üzere enerjideki dönüşüm sanayi, ulaştırma ve binalarda enerji tüketim biçimlerinde kapsamlı bir değişimi gerektiriyor. Yeşil yeni düzen olarak da adlandırılan bu değişim önemli bir yatırım hamlesi ile birlikte üretimin birim başına katma değerinde ve verimlilikte artışa, yeni üretim ve istihdam olanaklarının gelişmesine katkıda bulunacak. Bütünleşik bir kalkınma yaklaşımıyla birlikte yeşil dönüşüm Türkiye ekonomisinde büyümeyi sınırlayan ve cari açığı artıran fosil yakıt bağımlılığı ve sanayide düşük verimlilik artışı gibi yapısal sorunların aşılmasında kilit rol oynayacak.
İklim değişikliği açısından dönüm noktası olarak nitelendirilen ve Uluslararası Adalet Divanı'ndan görülen davanın duruşmaları sona…
Enerji Yatırımcıları Derneği Başkanı Cem Özkök, GES ve RES projelerinin yapı denetim kapsamından çıkarılmasının, yatırımcıların…
Dünya Ekonomik Forumu’nun yeni bir çalışmasına göre, küresel seragazı emisyonlarının %40’ını oluşturan sekiz sektördeki emisyon…
Dünya, kuraklık ve arazi bozulumuna en çok maruz kalan ülkeleri desteklemek için yeni bir çerçeve…
İklim ve çevre alanında çalışan 8 sivil toplum kuruluşu, okul, hastane, belediye binası, kamu binası,…
Çin, kömür çıkarımı sırasında açığa çıkan metan emisyonlarını azaltma amacıyla daha sert kurallar getireceğini duyurdu. Metan,…