Melbourne Üniversitesi tarafından yapılan yeni bir araştırma, COP26 taahhütlerinin ısınmayı 2 derece ile sınırlayabileceğini ve Hindistan’ın planlarının büyük fark yaratabileceğini öne sürüyor.
Yeni bir araştırmaya göre Glasgow’daki COP26 iklim zirvesinde seragazı emisyonlarına ilişkin taahhütler, küresel sıcaklık artışlarını 2 derecenin altında sınırlayacak.
Melbourne Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırmaya göre, dünyanın en büyük üçüncü yayıcısı olan Hindistan’ın planları, küresel sıcaklık tahmininde büyük bir fark yarattı.
Hindistan ve müzakerelerdeki diğer ülkeler taahhütlerini yerine getirirlerse, sıcaklıklar muhtemelen sanayi öncesi seviyelerin yaklaşık 1.9 derece üzerine çıkacak. Bu, 2 derece üst sınırından daha düşük, ancak 2015 Paris Anlaşması’nda belirlenen 1.5 derece alt sınırından daha yüksek olacağı anlamına geliyor.
İngiliz politikacı Ed Miliband, daha fazlasının yapılması gerektiği konusunda uyardı, “Herhangi bir ilerleme memnuniyetle karşılanır, ancak bundan 30 yıl veya daha sonrasında belirsiz ve genellikle boş net sıfır hedefleri temelinde başarıyı ilan etme konusunda son derece dikkatli olmamız gerekir. Örneğin Avustralya’nın 2050 net sıfır hedefi var ancak 2030 planları 4 derecelik ısınma ile uyumlu. Bu belirleyici 10 yılda emisyonları yarıya indirmeye odaklanmanın bir nedeni var. 1.5 dereceyi canlı tutmak için ihtiyacımız olan aciliyeti ve netliği yansıtıyor. Siyasi liderlerin hedefleri değiştirmesine izin veremeyiz” dedi.
COP26 Başkanı Alok Sharma, yeni taahhütlerin önemli bir ilerlemeyi temsil ettiğini, ancak 1,5 derece hedefine ulaşmak için bu zirvede daha fazlasının yapılması gerektiğini söyledi.
Sharma, Hindistan’ın ve son zamanlardaki diğer ulusal taahhütlerle birlikte, küresel GSYH’nin %90’ının, bir yıl öncesine göre yalnızca %30’luk bir artışla net sıfır taahhütleri olduğunu söyledi. Ancak, 2030 itibarıyla küresel emisyonları yarıya indirmeye yönelik yakın vadeli hedefin hâlâ eksik olduğunu söyledi. Hedefteki bu boşluğun nasıl giderileceği artık COP için kilit bir soru.
Raporun yazarı ve Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) başyazarı olan Malte Meinshausen, öngörülen küresel ısınma hedeflerindeki “önemli” değişimin büyük ölçüde Hindistan’ın 2070 net sıfır hedefi ve Çin’in 2030 emisyon hedeflerindeki son gelişmeler tarafından tetiklendiğini söyledi.
190’dan fazla ülkenin birleşik taahhütleri ve olası emisyon azaltım yollarının ilk kez ısınmayı 2 derecenin altında sınırlamak için %50’den daha iyi bir şans yarattığını söyledi fakat bir noktaya dikkat çekti: “2 derece ısınma ile sınırlandırmak koşullara bağlı ve ülkelerin söz verdiği gibi net sıfıra güvenilir yollar çizmesi ve gelişmekte olan ülkelerin karbon nötrlüğe ulaşması talep ettikleri iklim finansmanını almasına bağlı.”
Bilim insanları, Paris’ten bu yana yapılan araştırmaların 1.5 derece hedefinin güvenli sınır olduğunu gösterdiğini söylüyor ancak küçük adaların sular altında kalması ve aşırı hava olaylarının artması gibi iklim krizinin bazı sonuçları geri döndürülemez hale geldi.
Dünyanın 1.5 derece eşiğinde kalma şansının yüksek olması için, küresel emisyonların 2010 seviyelerine kıyasla 2030 itibarıyla yaklaşık %45 azalması gerekiyor. Glasgow’da buluşan ülkeler bu hedefi tutturamayacak, ancak verilen taahhütler ile gereken %45’lik azaltım arasındaki farkı kapatmak için yarış devam ediyor.
Hindistan’ın 2070 itibarıyla net sıfıra ulaşma hedefi, COP26’da bazıları tarafından, büyük bir ülkeden beklenenden daha az olduğu için eleştirildi. Gelişmiş ülkelerden en geç 2050 itibarıyla, gelişmekte olan ülkelerden ise 2060 itibarıyla net sıfıra ulaşmaları isteniyor. Çin, 2060’ı hedef olarak belirledi ancak bazı analistler, dünyanın en büyük yayıcısının hedefe muhtemelen daha erken ulaşacağını söylüyor.
Oxford Üniversitesi’nden Dr Radhika Khosla, “Hindistan’ın net sıfıra olan bağlılığı, iklim ve kalkınma önceliklerinin stratejik bir birleşimidir. 500 GW fosil olmayan yakıt kapasitesi ve elektriğin %50’sinin yenilenebilir olması gibi 2030 hedeflerinin her ikisi de daha uzun vadeli net sıfır hedefi için bu hedefin anahtarı olacak olan enerji sisteminde kısa vadeli değişiklikler gerektiriyor. 2015 taahhüdüne kıyasla artan bu hedef, gelişmekte olan ülkelerin fon talebini de daha da ağırlaştırıyor. Zengin ülkeler, Başbakan Modi’nin uluslararası iklim finansmanında güçlü bir artış sağlama mücadelesine yanıt vermeli” dedi.
Meinshausen, ısınmayı 1.5 derece ile sınırlandırma hedefinin hâlâ bir mesafe sorunu olarak kaldığını ve mevcut taahhütlere göre yaklaşık %90’lık bir ihtimalle bu hedefin aşılacağını söyledi.
Avustralya, 1.5 derece sınırına uygun emisyon azaltım planları geliştiren ülkelerden biri. Ancak Meinshausen, “Avustralya, koşullu olmayan, sadece içi boş ve ülke içinde herhangi bir güvenilir politika tarafından desteklenmediği için inanılması zor olan net bir sıfır taahhüdünde bulundu” dedi.
COP29 başmüzakerecisi Yalchin Rafiyev’in "üç yıllık teknik süreçte ilk kez tartışma için uygulanabilir bir temel"…
BM iklim müzakerelerine ilk defa heyet gönderen Taliban, Afganistan’ın iklim finansmanından yararlanmasını talep ediyor. Geçimi…
Climate Action Tracker tarafından yapılan analiz, mevcut politikaların devam etmesi durumunda ortalama sıcaklık artışının 2100…
Önde gelen bağımsız ekonomistlerden oluşan bir grubun yaptığı yeni bir çalışma, yoksul ülkelerin, 2030 yılına…
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Bayraktar, Türkiye’nin ilk olarak COP28'te duyurulan nükleer enerji kapasitesini 2050'ye…
COP29 zirvesinde iklim finansmanı müzakereleri hız kazanırken, yeni bir çalışma, IMF’nin iklimle ilgili felaketlerden zarar…