Yapılan bir analize göre, COP26’ya katılım sağlayan petrol ve gaz endüstrisi bağlantılı delegelerin sayısı, herhangi bir ülkenin toplam delege sayısından fazlaydı. Toplamda fosil yakıt sektörüyle ilişkilendirilen 503 kişi gaz ve petrol endüstrileri çıkarına lobicilik faaliyetleri yürüttü. Halbuki, en kalabalık delege grubuna sahip ülke Brezilya’dan toplamda 479 kişi bulunuyordu.
YAZI: Müge KESKİN
Global Witness adındaki çevreci grubun gerçekleştirdiği analize göre, COP26’ya katılım sağlayan 503 delegenin gaz ve petrol endüstrileri ile bağlantılı olduğu saptandı. Fosil yakıt sektörü ile ilişkili delegeler, içlerinde Kanada ve Rusya’nın da bulunduğu 27 farklı ülkenin temsilcileri olarak katılmışlardı.
Önemli kararların alındığı bu zirvede fosil yakıt oyuncularının söz sahibi olması menfaat çatışması (conflict of interest) yaratıyor. BM gibi söz sahibi olanların menfaat çatışması oluşturabilecek durumların önüne geçmesi için çalışmalarını ilerletmesi bekleniyor. Fosil yakıt tüketiminin küresel olarak ivedilikle azalması gerektiği bu yıllarda, sektörün sahip olduğu gücün azalması gerekiyor.
Glasgow’da 25 bine yakın delegenin katılım gösterdiği COP26 zirvesi, 200 ülkenin emisyonları ile ilgili koydukları hedefler açısından önem teşkil ediyor. Küresel sıcaklık artışının 1,5 derecede sınırlandırılması hedefi için toplanan liderlerin, bu hedeflere adanmışlığı aktivistlerce sorgulandı ve “tarihi bir başarısızlık” olarak addedildi.
UNEP tarafından hazırlanan rapora göre fosil yakıt sektöründeki küresel liderler, ilerleyen yıllarda üretimlerini arttırmayı hedefliyorlar. Bu bağlamda sektör liderlerinin lobicilik faaliyetlerine yüklü miktarda yatırımlar yapması ve greenwashing (yeşil badana) eforlarını arttırması beklenen bir gerçeklik olur. Fakat bu konu ile ilgili regülatörlerin alacağı tavır belirleyici olacaktır. Bu sebeple her ne kadar delegelerinin atanmasından ülkeler sorumlu olsalar da, Birleşmiş Milletler ve COP26 yönetimi de kimi çevrelerce sorumlu tutuluyor.
Fosil Yakıt Delegelerinin Varlığı İklim Zirvelerinin Güvenilirliğini Sarsıyor
2020 yılında büyük petrol üreticilerinin COP26’ya sponsor olmak istedikleri ortaya çıkmış ve bu durum COP26 zirvesine sektördeki firmaların dahil edilmediği yeni bir düzenlemenin getirilmesine önayak olmuştu. Dünyanın en büyük kirleticileri sayılan bu şirketlerin COP26’ya dahil olmak için Birleşik Krallık yetkililerine para teklif ettiği de kanıtlar arasındaydı; fakat şirketler zirveye dahil edilmenin başka yollarını bulmuş gibi gözüküyor.
Aslında böyle bir İklim Zirvesine katılacak güce sahip olmaları bile bize günümüzdeki koşulları özetliyor. Hayalini kurduğumuz daha iyi bir gelecek üzerinde söz sahibi olmamaları için en basit gerekçe, sektör çıktılarının değiştirilemeyecek bir şekilde kirletici olduğu. Bu yüzden fosil yakıt üreticileri konu iklim olduğunda, yalnızca talebi olan birtakım ürünlerin üreticisi pozisyonunda kalmalılar. Bu talebin azalması gerektiği gibi, azaltımı destekleyici politikaların da geliştirilmesi ancak lobicilikten uzak zirvelerle mümkün. Zira ne kömür, ne de petrol ve gaz endüstrisinin iklim ile ilgili söyleyebileceği bir söz yok; onlar sadece yeni regülasyonları takip edip uygulamakla yükümlü olmalılar.
Bu durumun çözüme kavuşması ve gelecek İklim Zirvelerinde tekrarlanmaması kamuoyunda kırılan güveni arttıracaktır. Karbon emisyonu azaltımını ciddiye alan her yetkili ülke ve kuruluş bu konuda işbirliği yapmalıdır. Aksi takdirde COP, liderlerin sosyalleştiği ve göz boyadığı bir etkinlikten öteye geçemeyebilir.