Küresel güneydeki topluluklardan binlerce kişinin COP26’dan dışlandığını ifade eden kampanyacılara göre zirve, şimdiye kadarki en “beyaz” ve ayrıcalıklı zirve olarak anılacak.
İki haftalık kritik müzakerelere dünya liderlerinden delegelere, ünlülerden şirket yöneticilerine ve kraliyet mensuplarına kadar binlerce kişinin katılması bekleniyor.
Ancak, dünyanın dört bir yanındaki yerli hareketleri, savunmasız toplulukları, sendikacıları ve genç grevcileri temsil eden COP26 Koalisyonu, Glasgow’a seyahat etmek adına yardımcı oldukları kişilerin üçte ikisinin vize, akreditasyon, COVID aşılarına erişim eksikliği, değişen seyahat kuralları ve “kıt ve pahalı” konaklama nedeniyle pes ettiklerini açıkladı.
COP26 Koalisyonu’ndan Rachael Osgood zirvenin, çoğu hükümetin sorumluluğunda olan birden fazla bağlayıcı faktör nedeniyle, şimdiye kadar düzenlenen en seçkin ve dışlayıcı COP olarak belirlendiğini söyledi.
Osgood, küresel güneyden gelmesi engellenen gözlemcilerin, kampanyacıların ve sivil toplum gruplarının sayıları hakkında kesin bir rakam vermenin zor olsa da, müzakereler üzerindeki etkisinin önemli olacağını söyledi.
Osgood, şu şekilde devam etti: “Kesin olarak bildiğimiz şey, küresel güneyden binlerce insanın dışlandığı ve bu krizin ön saflarında yer alan ve asla duyulmayan on milyonlarca sesi temsil ettikleri. Küresel kuzey ülkelerinin, en az sorumlu ve en çok etkilenenlere karşı asgari hesap verebilirlik ile kararlar almasına bakıyoruz ve bu, COP’un savunması gereken her şeye aykırı.”
Sorun Çok, Çözüm Yok
Kampanyacılar, aktivistlerin ve gözlemcilerin gelmesinin şu şekilde engellendiğini söylüyorlar:
– Birleşik Krallık İçişleri Bakanlığı’nın, başta Afrika olmak üzere küresel güneydeki ülkelerden seyahat edenlere yönelik, birçok vizenin reddedilmesine yol açan temel “düşmanca tavrı”;
– COVID aşılarını tüm delegelere sunma taahhüdünün yerine getirilmemesi, pek çoğunun aşıları çok az veya hiç erişime sahip olmayan ülkelerde aramaya terk edilmesi;
– Birleşik Krallık’a girenler için sürekli değişen COVID kısıtlamaları, iklim krizinden en kötü şekilde etkilenen birçok ülkeyi içeren Birleşik Krallık’ın kırmızı seyahat listesi. Bu, birçok kişinin Glasgow’a üçüncü ülkeler üzerinden maliyetli ve karmaşık rotalar aramasına neden oldu;
– Şehirde kalmak için güvenli bir yer bulmayı zor ve pahalı hale getiren bir konaklama krizi. Kampanyacılar, “aile yanında konaklama ağı” kurdular, ancak bekleme listelerinde binlerce kişi olduğunu söylüyorlar.
COP26 Koalisyonu’ndan Asad Rehman, “COP26 bu yıl ezici bir çoğunlukla beyaz ve zengin olacak. BM iklim görüşmeleri her zaman dışlayıcıdır, ancak bu yıl bu zirve olağanüstü kötü yönetildi. Her düzeyde, bu krizden en çok etkilenenler sistematik olarak susturuldu ve dışlandı. Birleşik Krallık hükümetinin, COP’un kendisinin ve diğer zengin ülkelerin çıkarlarını teşvik etmek için küresel bir platform olmasına öncelik verdiği, kapsayıcı ve meşru bir COP’un ise sonradan akla gelen uzak bir düşünce olduğu giderek daha açık hale geldi.”
Merkezi Filipinler’de bulunan Asya Borç ve Kalkınma Hareketi’nden Lidy Nacpil, bu engellerin ekibinin zirveye katılmasını imkansız hale getirdiğini söyledi. Nacpil, “Birleşik Krallık’ın yeterince ele almadığı aşılar, vizeler ve karantina gereklilikleriyle ilgili zorluklar ve karışıklıklar, COP26’da olamamamızın ana nedenleri” dedi.
COP süreçlerine her zaman “zengin ülkeler ve şirket çıkarları hakim” olsa da, küresel güneyden temsil eksikliğinin bu eğilimleri daha da kötüleştireceğini söyleyen Nacpil, “Özellikle küresel güneyin çok daha az katılımı göz önüne alındığında, COP26 bizi iklim adaletine yaklaştırmada başarısız olacak” diye konuştu.