Alok Sharma, ülkelerin vaatlerini yerine getirmelerini sağlayarak ortak hedeflerin güvenli tarafa yönlendirilmesi gerektiğini söyledi.
COP26 Başkanı Alok Sharma, geçen hafta sona eren BM iklim müzakerelerinin ardından, İngiltere’nin, küresel ısınmayı 1.5 derece ile sınırlamak hedefi doğrultusunda, önümüzdeki yıl seragazı emisyonlarını acilen kesmeleri için dünya çapındaki hükümetlere baskı yapmaya sürdüreceğini ifade etti.
COP26 görüşmelerini yöneten Alok Sharma, Glasgow’da ülkelerin iklim eylemi için bir çerçeve çizmek adına dünyanın birlikte çalışabileceğini, ancak gelecek yıl, odaklanılması gereken noktanın verilen sözlerin tutulması olduğunu söyledi.
Bazıları, COP26’da verilen emisyon kesintilerine ilişkin taahhütlerin 1.5 derece hedefini karşılamada yetersiz kalması nedeniyle görüşmelerin başarısız olduğunu savundu.
Sharma, ülkelerin taahhütlerini artırmaları ve bunları eylemlerine ve politikalarına dahil etmek zorunda olduklarını onayladı. Siyasi liderleri Glasgow’da harekete geçmeye çağıran dünyanın dört bir yanından genç aktivistlere atıfta bulunarak da, “Anlaştığımız şeyleri yerine getirmeyi hepsine borçluyuz” dedi.
Yaklaşık 200 ülke arasında dikkatle oluşturulan anlaşmada bulunan, kömüre dayalı enerjinin “aşamalı olarak kaldırılması” ibaresine, Çin ve Hindistan itirazda bulundu. Böylece, iki hafta süren COP26 görüşmeleri, Sharma’nın nihai anlaşmanın son anda bozulmasından korkmasında haklı olduğunu göstererek dramatik bir şekilde sona erdi.
Sharma anlaşma maddelerinden ödün verilmesinden dolayı üzgün olduğunu belirten Sharma, gelişmekte olan ülkelerden özür dileyerek bir uzlaşmaya vardı. Görüşmelerde taahhüt edilen emisyon kesintileri, sanayileşme öncesi seviyelerin yaklaşık 2,4 derece üzerinde; 1,5 derece eşiğinin ise çok üzerinde ısınmaya sebep olacak, bu nedenle ülkelerin gelecek yıl emisyon kesinti hedeflerini revize etmeleri gerekiyor.
BM kurallarına göre İngiltere, gelecek Kasım ayında Mısır hükümeti başkanlığı devralana kadar, önümüzdeki yıl için iklim müzakerelerinin sorumluluğunu elinde tutmaya devam edecek. Görüşmelerin sona ermesinden bu yana kamuoyu ile paylaşılan Guardian’da yayımlanan ilk yazısında Sharma, amaçlarını ortaya koydu.
“İngiltere’nin COP26 başkanlığını üstlenerek çalışması daha yeni başlıyor” diye yazarken “Önümüzdeki yıl boyunca, onları harekete geçmeye ve sözlerini yerine getirmeye çağıran ülkelerle birlikte çalışacağız” dedi.
“BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nde resmi ve politik bir süreç yok, bu nedenle yapıcı şekilde baskıyı sürdürmeli ve COP26 vesilesiyle oluşturulan güven ve iyi niyet temeline inşa etmeliyiz” diye ekledi.
Emisyonlarla ilgili ulusal hedeflerini, Ulusal Katkı Beyanları (NDC’ler) olarak bilinen, revize etmeyen ülkeler için benimsenmiş herhangi bir politik süreç veya yaptırımın olmaması, hükümetleri sorumlu tutmanın ana yollarının kamusal denetim ve siyasi baskıyla olabildiği anlamına geliyor.
Avustralya hükümeti, geniş çevrelerce yetersiz olarak görülen, emisyon kesinti hedeflerini arttırma niyetinde olmadığını açıkça belirtmişti. ABD ve AB de ilgili hedeflerini arttırma niyetinde olmadıklarını belirttiler.
İncelenmesi gereken ve öne çıkan kilit pozisyondaki ülkeler arasında son 10 yılın bitimine kadar emisyonları zirveye çıkartmayı hedefleyen Çin ve Glasgow’da yeni hedefler açıklayan ancak henüz bunları resmi olarak detaylandırmayıp Hindistan bulunuyor. Bu ülkelerle beraber Rusya, Suudi Arabistan ve Brezilya da dikkatle incelenecek ülkelerden.
Sharma, iş dünyası ve finans sektörünün kilit bir rol oynayacağını savunurken, “Kömürün artık hüküm sürmediğine dair bir sinyal gönderdiğimiz için dünya çapında kömür şirketlerinin hisselerinin değeri düşerken, piyasalar da düşüşe geçiyor” diye yazdı.
Yeşil kampanyacılar, Guardian’a, İngiltere bu yıl liderlik göstermek istiyorsa bakanların da kendi eylemlerini gözden geçirmeleri gerektiğini söyledi. Sharma’nın, COP26’daki kabine içinde izole edildiği geniş çevrelerce kabul edildi ve Guardian’a gelen bilgilere göre şansölye Rishi Sunak ve başbakan Boris Johnson arasında yeşil önlemler konusunda bir sürtüşme yaşandı.
Sunak, zirveyi kısaca bir ziyarette bulundu ama diğer mevcut ülkelerin üst düzey isimleri üzerinde çok az etki yaratabildi. Dışişleri Bakanı Liz Truss da Glasgow’da küçük bir rol oynadı.
İklim değişikliği konusunda Dünya Bankası’nın eskiden üst düzey yetkilisi, şu anda ABD’deki Tufts Üniversitesi’ndeki Fletcher Okulu’nun dekanı olan Rachel Kyte, Guardian’a, diğer bağışçı ülkelerin iklim finansmanını arttırmasını sağlamanın İngiltere Hazinesinin kesinti konusunda ısrar etmesiyle daha da karmaşık hale geldiğini söyledi ve şöyle devam etti: “Yurtdışı yardım konusunda, bunun geçici olduğu daha sonradan onaylansa dahi, hasar çoktan oluşmuştu… Alok, gittiği her yerde sevilen ve saygı duyulan biri, ancak biraz yalnız kalsa da insanlar arasında kaybolan biri olmadı.”
Friends of the Earth’ün iklim kampanyacısı Rachel Kennerley ise, “İklim çöküşünü engelleme mücadelesi, Bay Sharma’nın hayal kırıklığına uğratan bir anlaşmaya varmasıyla sona ermedi. Önümüzdeki hafta, yüksek mahkeme Mozambik’te İngiltere tarafından finanse edilen gaz sondajından haberdar olacak. İngiltere’nin, COP26 ev sahibi olarak rolünün yanı sıra, emisyonlara tarihsel katkıları göz önüne alındığında, burada ve denizaşırı ülkelerde hâlâ fosil yakıtı desteklediği gerçeğini iyice görmeliyiz.”
Hava kirliliği ile fiziksel rahatsızlıklar arasındaki bağ üzerine daha önce birçok araştırma yapılmıştı. Ancak yeni…
Küresel kömür talebinin bu yıl rekor seviyeye ulaşmasının ardından 2027'ye kadar yatay bir seyir izleyeceği…
Türkiye’de 10 kentte enerji şirketlerinin projeleri için acele kamulaştırma kararı verildi. Niğde, Ankara, İstanbul, Sakarya,…
Dünyanın ortalama sıcaklığının orta vadede 1,5 dereceden öte 2 dereceyi de geçebileceğini belirten Prof. Dr.…
Karbon emisyonları azaltımı hedeflerini açıklayan Kanada hükümeti, resmi danışma kurulunun tavsiye ettiği miktarın altında bir…
Türkiye’de son yıllarda birçok göl ve su kaynağında yaşanan kuraklık, Salda Gölü'nde de derinden hissediliyor.…