İklim krizi karşısında önemli adımların atılmasının beklendiği COP25 beklentileri karşılamadı. Delegeler, geçtiğimiz hafta Madrid sokaklarını dolduran 500 bin kişinin talepleri yerine, petrol, gaz ve kömür şirketlerini dinlemeyi tercih etti. İklim adaleti talepleri görmezden gelindi.
İki haftadır İspanya’nın Madrid şehrinde devam eden ve en uzun süren iklim müzakeresi olarak tarihe geçen COP25’te ülkeler giderek şiddetlenen ve dünyanın birçok yerinde kayıp ve zararlara neden olan küresel iklim krizine cevap vermek konusundaki beklentileri karşılayamadı. Bilim insanlarının 2019 yılında ortaya koyduğu açık kanıtlara, dünyanın dört bir yanında düzenlenen protestolara ve şiddetlenerek artan iklim etkilerine rağmen müzakereler, ülkelerin keskin kırmızı çizgilerinin mağduru oldu.
Zirvede gözlemci olarak bulunan sivil toplum kuruluşları, başta ABD, Brezilya, Avustralya ve Suudi Arabistan olmak üzere G20 ülkelerini bu durumdan sorumlu tutuyor. Trump, Morrison ve Bolsonaro yanan amazonlardan, yerleşim yerlerini yok eden, insanları evsiz bırakan seller ve yangınlardan hiç etkilenmemiş görünüyor. STK temsilcileri, özellikle Paris’ten çıkma kararı veren ABD’nin zirvede işleri zorlaştırması ve COP25’in daha güçlü mesajlar vermesini önlemesi yüzünden tepkilerini ortaya koydular.
Kanada, Japonya, Çin ve Hindistan gibi dünyanın önde gelen ekonomileri de, iklim krizinin vurduğu yoksul ülkeleri desteklemek ve 2020 yılında küresel kolektif iklim eylemini güçlendirmek konusundaki beklentilere ve taleplere karşı kayıtsız kalmakla suçlanıyor.
Avrupa Birliği (AB) ise gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasında köprü olma rolü üstlenmeye çalıştı. AB, Küçük Ada Devletleri, Afrika ve Latin Amerika ülkeleri, yine de bu zorlu müzakerelerde, başta 2020’de iklim eylemlerini güçlendirme konusu olmak üzere birçok konuda Paris Anlaşması’nın bütünlüğünü korumayı başardı.
Anlaşmaya taraf olan ülkeleri Glasgow’da düzenlenecek olan COP26’da zorlu müzakereler bekliyor. Gelecek sene müzakerelerin başkanlığını yürütecek Birleşik Krallık ile AB’yi Paris Anlaşması’nın hedefleri ile mevcut emisyonlar arasındaki açığı kapatma konusunda yoğun bir gündem bekliyor. Ülkelerin, anlaşmaya göre 2020 yılında daha önce anlaşma onaylanırken verdikleri iklim hedeflerini (Ulusal Katkı Beyanı – NDC) yenilemeleri gerekiyor.
Müzakere Masasında Neler Oldu?
Ülkelerin önünde bulunan 4 temel konu ve bu konularda zirve bitimindeki son durum kısaca şu şekilde özetlenebilir.
2020 İklim Eylemleri:
Karar, mevcut iklim eylemleri ile Paris Anlaşması’nın hedeflerine ulaşmak için gerekli olan emisyon azaltımı arasındaki büyük farkın kapatılmasına ve 2020 yılında, tüm tarafların mümkün olan en yüksek azaltım ve adaptasyon hedeflerini ortaya koymalarının aciliyetine vurgu yapıyor.
Karbon Piyasaları:
Ülkeler karbon piyasaları konusunda ise bir anlaşmaya varamadı ve bu konudaki karar bir sonraki iklim zirvesine bırakıldı. Müzakerelerin son saatlerinde, anlaşmanın çevresel bütünlüğünü korumak ve çift sayım konusunun önüne geçmek için 30’dan fazla ülke San Jose Principles adlı belgeyi yayımladı.
Kayıp ve Zarar:
Kayıp ve Zararlar konusundaki çalışmaları yönetmek için Santiago Ağı kuruldu. Ancak metin uzmanlara göre bir önceki metinden daha zayıf.
Kayıp ve zarara vurgu yapan metin, giriş metninden çıkarıldı. Karar, uluslararası kurumların kayıp ve zarar konusundaki çabaları desteklemesi gerekliliğine vurgu yapıyor. Gelişmiş ülkelerin bu konuda gelişmekte olan ülkelere verdiği desteği artırmalarının önemi de metinde belirtiliyor. Metin aynı zamanda, Green Climate Fund (GCF) yönetimini kayıp ve zararların önlenmesine verdiği desteği devam ettirmeye ve GCF’yi Varşova Kayıp Zarar Mekanizması’nın stratejik çalışma gruplarının sonuçlarını göz önünde bulundurmaya davet ediyor. Kayıp ve zarar konusunun finansmanı tartışmaları GCF yönetimine bırakılıyor.
Okyanuslar ve Karasal Ekosistem:
Okyanuslar ve karasal ekosistem üzerindeki iklim etkileri için yeni bir Birleşmiş Milletler çalışması başlatılıyor. Bu çalışma süreci, azaltım ve adaptasyon eylemini güçlendirmeyi amaçlıyor. Özellikle karasal ekosistemlerinin adaptasyonu konusuna önem verilecek.
COP26’ın Yükü Daha da Arttı
Bu zirvede alınan ve sonuç metnine giren kararlar, 2019 yılı boyunca dünyanın dört bir yanından yükselen iklim eylemi ve iklim adaleti taleplerine yanıt vermekten uzak. Delegeler, Time 2019 Yılın İnsanı seçilen Greta Thunberg ve onunla beraber geçtiğimiz hafta Madrid sokaklarını dolduran 500 bin kişinin talepleri yerine, petrol, gaz ve kömür şirketlerini dinlemeyi tercih etti. İklim adaleti talepleri görmezden gelindi.
Bu kararlar, 2020 yılında düzenlenecek COP26 Başkanlığı’nı yapacak olan Birleşik Krallık ve İtalya’nın yükünü daha da artırıyor. Mevcut iklim planları, iklim krizini önleyecek kadar güçlü değil ve 2020 yılında ülkeler gelecek on yıl içinde yapacakları azaltımı belirleyen iklim planlarını ve hedeflerini ortaya koymakla yükümlüler.
2020 yılı, iklim eylemi açısından oldukça kritik bir yol. Ancak, Avrupa’nın yeşil düzeni ve 2050’de ilk iklim nötr kıta olma hedefi ile 2020 yılında planlarını yenileyeceğini taahhüt eden 70’ten fazla ülke Madrid’de başarılamayanın Glasgow’da başarılabilmesi açısından umut veriyor.
Tüm kararlara buradan, kararlara dair detaylı bir analize ise buradan ulaşabilirsiniz.
Türkiye için Değişen Bir Şey Yok
Türkiye cephesinde de beklendiği gibi herhangi bir değişiklik olmadı. Türkiye delegasyonu zirvede 25 yıldır devam ettirdiği pozisyonu sürdürdü ve EK-1’den çıkmak için müzakerelerde bulundu. Ancak, bu zirveden de sonuç alamadı ve her hangi bir ilerleme sağlanamadı.
“2020 Çetin Bir Yıl Olacak”
İstanbul Politikalar Merkezi’nden (IPM) Ümit Şahin, Madrid’de Şili hükümetinin başkanlığında yapılan “İddialı Hedefler COP’u”nun iddialı hedeflerden söz bile edilmeden kapatıldığını belirterek “Bu sene üzerinde anlaşılması beklenen az sayıda konu, anlaşmazlıklar nedeniyle seneye devrediliyor. Özellikle, Brezilya ve Avustralya’nın başını çektiği bir grup ülke, Kyoto Sözleşmesi’ndeki karbon kredilerini yeni rejime taşımaya çalışarak, Paris Anlaşması’nı işlemez hale getirmek için her şeyi yapmaya devam ediyorlar. Şili Başkanlığı başta olmak üzere tüm liderler, iklim eylemi isteyen çocukların ve gençlerin zirveden hayal kırıkları ile ayrılmasına sebep oluyor. Türkiye için de durum farklı değil. Delegasyon, 25 yıldır devam ettirdiğimiz pozisyonu hiç değiştirmeden evine dönüyor. Paris Anlaşması, Türkiye olmadan uygulanmaya başlayacak. Tek iyi haber, giderek büyüyen küresel iklim hareketi. Çocukların ileriye taşıdığı bu hareketi dikkatle izlememiz ve desteklememiz gerekiyor. 2020 yılı, iklim krizini önlemek için daha çok mücadele edeceğimiz çetin bir yıl olacak” dedi.