BM’nin yıllık biyoçeşitlilik müzakereleri (COP16), 21 Ekim – 1 Kasım tarihleri arasında Cali, Kolombiya’da gerçekleştirilecek; bu, Küresel Biyoçeşitlilik Çerçevesi’nin 2022’de kabul edilmesinden bu yana biyolojik çeşitlilik için fon toplama konusunda kaydedilen ilerlemeyi değerlendirmek için bir fırsat.
2022 yılında, ülkeler iddialı Kunming-Montreal Küresel Biyoçeşitlilik Çerçevesi’ni (GBF) kabul ederek, 2030 yılına kadar biyoçeşitlilik için yılda 200 milyar doları harekete geçirmeyi taahhüt ettiler; bunun 30 milyar dolarının uluslararası finans kaynaklarından sağlanması planlandı. Ancak imzacılar bu hedefe ulaşma yolunda değil.
BM Kalkınma Programı (UNDP) Politika ve Program Bürosu Direktör Yardımcısı Francine Pickup, Brüksel’deki BM Evi’nde düzenlenen bir etkinlikte, “Yatırımlara ve finansal akışlara en geniş anlamda bakarsanız, doğaya çok az paranın gittiğini görürsünüz” dedi.
UNDP, gelişmekte olan ülkelerin biyoçeşitliliğin korunması veya restorasyonu için fon çekmelerini sağlayacak araç ve fırsatları belirlemek amacıyla AB ile birlikte çalışıyor. Avrupa Yatırım Bankası’nın (EIB) biyoçeşitlilik baş uzmanı Eva Mayerhofer, şirketlere ve diğer finansal kuruluşlara “daha iyi borç verme koşulları, kredi fiyatlandırması ve diğer teşvik türlerinin göz önünde bulundurulmasının” teklif edilmesini önerirken biyoçeşitliliği ve doğayı karar alma süreçlerine entegre etmeleri konusunda teşvik edilmeleri gerektiğine dikkat çekti.
Biyoçeşitliliğin korunması adına daha fazla özel sektör yatırımının teşvik edilmesinin yanı sıra, etkinlikte başka araçlardan da bahsedildi. Kolombiya’daki zirvede tartışma konusu olması beklenen ekosistem hizmetlerine fiyat koymak veya doğanın bir sınıflandırmasını oluşturmak gibi seçenekler bahsi geçen araçlar arasında yer alıyor.
Pickup ise karbonla aynı modele dayanan, yani biyoçeşitliliğin korunmasına parasal bir değer koyan “biyoçeşitlilik kredileri” fikrinden bahsetti; bu kavram yakın zamanda AB Komisyon Başkanı Ursula von der Leyen tarafından önerilen “doğa kredileri”ne oldukça benziyor.
Ancak Pickup, ilk adım olarak bu alanda hükümetlerin ve yerel toplulukların kapasitesinin geliştirilmesi gerektiğini de sözlerine ekledi.
Etkinlikte bir araya gelen tüm isimlere göre en önemli unsur ise doğaya zarar veren tüm finansal akışların azaltılması. EIB’den Mayerhofer, “Doğaya yönelik negatif yatırım devam edecekse, korumaya yatırım yapmaya çalışmanın hiçbir anlamı olmaz, çünkü bu, koruma tarafında yapabileceğimiz her şeyi gölgede bırakacaktır” dedi.
Pickup, özellikle bazı tarım sübvansiyonlarının “tüm sübvansiyon türleri arasında doğaya en zarar veren etkiye” sahip olduğunu ekledi. Uzmanlar aynı zamanda uzun vadeli yatırımları teşvik etmenin daha iyi olduğu konusunda da hemfikir zira doğaya kalıcı faydalar sağlamanın tek yolu bu.
Hava kirliliği ile fiziksel rahatsızlıklar arasındaki bağ üzerine daha önce birçok araştırma yapılmıştı. Ancak yeni…
Küresel kömür talebinin bu yıl rekor seviyeye ulaşmasının ardından 2027'ye kadar yatay bir seyir izleyeceği…
Türkiye’de 10 kentte enerji şirketlerinin projeleri için acele kamulaştırma kararı verildi. Niğde, Ankara, İstanbul, Sakarya,…
Dünyanın ortalama sıcaklığının orta vadede 1,5 dereceden öte 2 dereceyi de geçebileceğini belirten Prof. Dr.…
Karbon emisyonları azaltımı hedeflerini açıklayan Kanada hükümeti, resmi danışma kurulunun tavsiye ettiği miktarın altında bir…
Türkiye’de son yıllarda birçok göl ve su kaynağında yaşanan kuraklık, Salda Gölü'nde de derinden hissediliyor.…