HEAL (Sağlık ve Çevre Birliği), Halk Sağlığı Uzmanları Derneği (HASUDER), ve Kocaeli Üniversitesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı ortaklığıyla üç yıl süreli bir Avrupa Birliği projesi olarak hayat geçirilen Çevre, İklim ve Sağlık için İş birliği Projesi (ÇİSİP) tamamlandı. 2020 Nisan ayında başlatılan proje ile Türkiye’de çevre sağlığı alanındaki kapasitenin geliştirilmesi hedeflendi. Proje kapsamında 200’den fazla çevre ve sağlık uzmanına ulaşılarak yapılan eğitim ve etkinliklerle hava kirliliğinin sağlık etkilerinin sayısallaştırılması ve Sağlık Etki Değerlendirmesi gibi konularda metodolojik eğitimler verildi.
Projenin çıktıları Ankara’da düzenlenen, ilgili bakanlıkların temsilcilerinin yanı sıra çevre ve sağlık uzmanlarının bir araya geldiği kapanış toplantısıyla sunuldu. Kapanış toplantısının ardından “2023 Depremi ve Sonrasında İklime ve Olağandışı Durumlara Dirençli Sağlık Sistemi” başlıklı bir bildiri yayımlandı. Bildiride 2023 depremi sonrasında sağlık sistemimizin karşılaştığı zorluklara ve iklim değişikliğinin yarattığı tehditlere dikkat çekilerek, Türkiye’de doğal afetlere ve iklim değişikliğine dirençli bir sağlık sistemi oluşturulmasının gerekliliği vurgulandı.
Bildiriye göre, iklim değişikliği insanlığın karşı karşıya kaldığı en büyük sağlık tehdidi. Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC)’ne göre iklim değişikliğine bağlı ortaya çıkacak milyonlarca ölümü engellemek için ortalama sıcaklık artışının en fazla 1.5 derece ile sınırlandırılması gerekiyor.
İklim değişikliği ekolojik ve sosyal sistemleri istikrarsızlaştırarak insan sağlığını tehlikeye atıyor. Doğrudan sağlık riskleri arasında sıcak hava dalgaları, aşırı hava olayları ve değişen hava kalitesi yer alırken sağlığa yönelik dolaylı riskler bulaşıcı hastalık dağılımını, mahsul verimini, balık stoklarını, aeroalerjenleri, su kalitesini, su akışlarını ve bakteriyel büyüme oranlarını etkileyen ekosistemler ve biyofiziksel sistemlerdeki değişiklikler yoluyla ortaya çıkıyor. İklim değişikliği ayrıca strese neden oluyor ve geçim kaynaklarını kesintiye uğratarak zihinsel ve fiziksel sağlık sorunları yaratıyor.
Ancak iklim değişikliğinden en çok yoksullar ve yoksul ülkelerde yaşayanlar etkileniyor. Dünya nüfusunun yaklaşık %12’si yani 930 milyon insanın sağlık hizmetlerini karşılamak için aile bütçelerinin en az %10’unu harcadığı biliniyor. İklim değişikliği sıcak dalgalarının, fırtınaların ve seller gibi aşırı hava olaylarının da kaynağı. İklim değişikliğinden en çok etkilenen gruplardan biri de yerinden edilmiş kişiler, yaşlı nüfus ve temel sağlık hizmetlerine erişemeyen kişiler olarak listeleniyor.
Dirençli sağlık sistemi, iklim değişikliğinin ve diğer afetlerin neden olduğu sağlık riskleri ile başa çıkabilen ve bu risklerin etkilerini en aza indiren sağlık sistemidir.
Dirençli sağlık sistemleri hızlı tepki verebilmeleri ve hızlı bir şekilde yeniden yapılandırılmaları için bir dizi stratejiyle güçlendiriliyor. Bu stratejiler arasında sağlık personelinin eğitimi, sağlık sistemlerinin hazırlık seviyelerinin artırılması ve acil durum stokları gibi önlemler yer alıyor. Hayata geçirilen eğitim ve toplum sağlık programları ile özellikle kronik hastalıkların önlenmesi ve erken teşhisi mümkün olurken, sağlık çalışanlarının, salgın hastalıkları ve enfeksiyon kontrolü gibi konularda eğitilmesi, sağlık sistemlerinin hazırlık seviyelerini artırabilir. Kurulacak yerel ve bölgesel sağlık merkezleri ile sağlık hizmetlerine erişim artarken, uzaktan tıp, tıbbi cihazlar, hastane yönetim sistemleri ve veri analizi gibi farklı araçları içeren dijital sağlık uygulamaları da sağlık hizmetlerinin dirençliliğini artırabilir.
Dirençli bir sağlık sistemi ayrıca iklim değişikliğinin etkilerini azaltmak için önerilen politika ve uygulamaları destekleyen bir sağlık sistemidir. Örneğin, enerji tasarruflu binalar, yenilenebilir enerji kaynakları ve çevresel düzenlemeler gibi uygulamalar hem iklim değişikliğini azaltmak hem de sağlık hizmetlerinin sürdürülebilirliğini artırmak için önemli.
Çevre, İklim ve Sağlık için İş birliği Projesi kapanış etkinliğinde konuşan ÇİSİP uzmanlarından Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Çiğdem Çağlayan, “Türkiye iklim değişikliğinden en çok etkilenen ülkelerden biri. Bu nedenle iklim değişikliğinin sağlık etkileri belirlenmeli, iklim değişikliğinin yarattığı risklerin azaltılmasına yönelik yol haritası çıkartılmalı. Halihazırda gündemde olan bu eylemlerin yanı sıra, sağlık sistemlerinin dirençliliğinin sağlanması için iklim-sağlık uyum planları hazırlanmalı. Bu planlar sağlık tehditlerinin entegre izlenmesini, erken uyarı ve yanıt sistemlerinin geliştirilmesini ve devreye alınmasını içermelidir” dedi.
ÇİSİP uzmanlarından HASUDER üyesi ve Halk Sağlığı Uzmanı Dr. Öğretim Görevlisi Melike Yavuz ise, “Özellikle geçtiğimiz yıllarda sıcak hava dalgalarının sıklığı ve şiddetinin arttığı ve depremden etkilenen bölgelerin güney illeri olduğu göz önüne alındığında, deprem sonrası orta dönemde bölgede ortaya çıkabilecek sağlık sorunlarına dikkat çekmek istiyoruz. Ülkemiz coğrafi konumu nedeniyle iklim değişikliğinin yaratacağı sağlık, özellikle enfeksiyon hastalıklara karşı kırılgan bir bölge. Dirençli sağlık sistemlerinin yanı sıra, Sağlık Etki Değerlendirmesi gibi yöntemleri ve Tek Sağlık kavramını önemsiyoruz.
ÇİSİP kapanış toplantısının ardından yayınlanan “2023 Depremi ve Sonrasında İklime ve Olağandışı Durumlara Dirençli Sağlık Sistemi” başlıklı bildiride, Şubat 2023’teki depremlerin ve ardından Türkiye’nin iklime dirençli bir sağlık sistemi geliştirmesi için şu öneriler getirildi:
Hava kirliliği ile fiziksel rahatsızlıklar arasındaki bağ üzerine daha önce birçok araştırma yapılmıştı. Ancak yeni…
Küresel kömür talebinin bu yıl rekor seviyeye ulaşmasının ardından 2027'ye kadar yatay bir seyir izleyeceği…
Türkiye’de 10 kentte enerji şirketlerinin projeleri için acele kamulaştırma kararı verildi. Niğde, Ankara, İstanbul, Sakarya,…
Dünyanın ortalama sıcaklığının orta vadede 1,5 dereceden öte 2 dereceyi de geçebileceğini belirten Prof. Dr.…
Karbon emisyonları azaltımı hedeflerini açıklayan Kanada hükümeti, resmi danışma kurulunun tavsiye ettiği miktarın altında bir…
Türkiye’de son yıllarda birçok göl ve su kaynağında yaşanan kuraklık, Salda Gölü'nde de derinden hissediliyor.…