Kamu Harcamaları İzleme Platformu (KAHİP) Eşsözcüsü Prof. Dr. Nurhan Yentürk ile yerel yönetimlerde çevre koruma ve iklim değişikliği harcamalarını inceleyen çalışmasını konuştuk. İstanbul Bilgi Üniversitesi Sivil Toplum Çalışmaları Merkezi Müdürü görevini de sürdüren Yentürk, çalışma kapsamında ortaya konulan ,merkezi yönetimlerin harcamalarının, yerel yönetimlere oranla çok az olmasına dikkat çekiyor.
YAZI: Burcu GENÇ
Kamu Harcamaları İzleme Platformu’ndan (KAHİP) kısaca bahsedebilir misiniz? Ne zaman kuruldu, nasıl bir amaçla yola çıktı?
Türkiye’de kadın, çocuk, gençlik, engelli, çevre hakkı ve sosyal haklar alanlarında çalışan sivil toplum kuruluşları (STK) için, kamunun çeşitli sosyal alanlara ayırdığı kaynakların izlenmesi, bu harcamaların artırılmasına yönelik politikaların önerilmesi, tartışılması ve bu harcamaların boyutlarının kamusal alanda konuşulur hale gelmesi günümüzde önemli savunuculuk alanlarından biri oldu. Çünkü çeşitli alanlarda savunuculuk yaparken ilgili alana kamunun ayırdığı kaynak ile bir arada değerlendirilemediğinde tartışmanın bir ayağı hep eksik kalıyor. Hizmetin kapsamına, kalitesine ve etkinliğine ilişkin STK’larca önerilen birçok talep karşısına bir engel olarak sıkça bütçe yetersizliği çıkarılıyor. Diğer yandan kamunun nereye ne kadar harcadığının maliyeci ve iktisatçı olmayanlar için ulaşılması neredeyse imkansız bir bilgi olagelmesi, hak temelli çalışan ve iş dünyasının temsilcileri olmayan STK’ların tartışmaların dışında kalmasına neden oluyor.
Karşımızda adeta “teknik bir bilgi”nin iktidarı var. Bu iktidarı, bilginin yayılması, şeffaflaşması ve herkes tarafından ulaşılabilir olması ile zayıflatabileceğimize inanıyoruz. Bu nedenle, kamu harcamalarını izlemeye yönelik bilgi ve kapasiteyi artırmayı sivil kurumlarımız için önemli bir hedef olarak görüyoruz. Uzun yıllardır önümüzde duran bu hedefe ulaşabileceğimizi görmemiz için birçok ön çalışmanın yapılması gerekti. Bu çalışmaların başında çalışma alanlarımızı oluşturan sosyal hizmet ve yardım, sosyal güvenlik, sağlık, çocuk, gençlik, engelli, çevre gibi konularda kamu harcamalarını izlemenin mümkün olabilmesi için iktisatçı olmayanlara yönelik kılavuzlar, el kitapçıkları oluşturmak geliyordu.
Bu kılavuzlar, bu alanlarda çalışan akademisyenlerin, bürokratların katkılarıyla ve İstanbul Bilgi Üniversitesi STK Eğitim ve Araştırma Birimi’nin çalışmalarıyla oluşturuldu. Hazırlanan kılavuzlardaki bilgiler ve yöntemler esas olarak, idarelerin bütçe belgeleri, planları ve yıllık programları, stratejik planları, faaliyet raporları ve performans programları gibi “makro” belgelerine dayalı olarak yapıldı. Kılavuzlar STK’larla birlikte gerçekleştirilen eğitimlerden sonra olgunlaştı. Çalışma alanları nedeniyle kamunun verdiği sosyal hizmetler alanındaki gelişmeleri izleyen hak temelli STK’ların alandaki çalışmalara katılarak/izleyerek edindikleri “mikro” bilgi ve deneyimleri kılavuzlara katmaları çeşitli alanlardaki kamu harcamalarının izlenebilmesi için bir platform kurmaya yönelik hikayemizin dönüm noktasını oluşturdu. Bu şekilde sonuçlanan kılavuzlara açık kaynak olarak ulaşılabiliyor.
2010 yılından itibaren birçok STK’nın oluşturduğu çalışma grupları çerçevesinde her yıl çeşitli kamu harcamalarını izlemeye yönelik eğitimler, buluşmalar ve kamplar düzenliyoruz ve izlediğimiz alandaki kamu harcamaları ile ilgili sonuçları ve önerilerimizi bir mektup olarak milletvekillerine yolluyoruz. Son yıllardaki çalışmalarımız yerel yönetimlerin harcamalarını izlemeye yoğunlaştı. Bu amaçla bir kılavuz ürettik ve birkaç yıl İstanbul Büyükşehir Belediyesinin harcamalarını izledik.
Geçtiğimiz yıl İklim Pahası isimli kitabınızda merkezi yönetim ve yerel yönetim olarak da İBB ve iştiraklerini incelemiştiniz. İki ayrı seviyedeki kurumu incelerken çevre ve iklim konusunda önemli çıktılar neler oldu?
Türkiye’nin, yüz yüze olduğu çevre sorunları ve iklim değişikliği ile ilgili uluslararası anlaşmalardaki taahhütleri yerine getirmek için gerçekleştirdiği mevzuat değişiklikleri, ürettiği stratejik dokümanlar ve eylem planlarında yer alan hedeflere ve taahhütlere ulaşmak için ne kadar kamu kaynağı ayırmakta olduğu sorusunun cevabını inceleyen bir çalışma olmadığını görmek ilk şaşırtıcı sonuçlardan biriydi. Bu bilgi eksikliğini birçok STK ile çok sık konuşuyor ve ne yapabileceğimizi tartışıyorduk. İlk yıllarda çeşitli STK’larla iklim harcamalarını izleme girişimlerimiz de olmuştu, ancak elimizde yol gösterici bir kılavuz olmadan yolda kayboluyorduk çünkü çok sayıda merkezi yönetim ve yerel yönetim kurumu çevre ile ilgili harcama yapıyordu. Sonunda 2019 yılında başladığım ancak çok zor ilerleyen çalışmam pandemi nedeniyle eve kapanınca hızlandı ve yayımlanabildi. Birinci sonuç olarak merkezi yönetimin, çevre koruma iklim değişikliği (ÇKİD) ile mücadelede görev ve sorumlulukları olan sekiz kurumun, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı (ÇŞB), Tarım ve Orman Bakanlığı (TOB), Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü (DSİ), Meteoroloji Genel Müdürlüğü (MGM), Orman Genel Müdürlüğü (OGM), Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı (ETKB), Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı (UAYB) toplam harcamalarının Karayolları Genel Müdürlüğü’nün yaptığı harcamadan daha az olduğu sonucuna ulaştık.
Sekiz kurumun 2019 yılında yaptığı ÇKİD harcaması 17,5 milyar TL iken, Karayolları Genel Müdürlüğü’nün (KYGM) harcaması 35,5 milyar TL. Dahası KYGM 2019 yılı başlangıç ödeneği 16,5 milyar iken yıl içinde 19 milyar ek ödenek çıkmış, yani sekiz kurumun ÇKİD harcamasının üzerinde bir ek ödenek alması söz konusu oldu. Kurumların ayrı ayrı incelenmesi sonucunda ise her kurumda ayrı bir şaşkınlık, ayrı bir komiklik yaşadık diyebilirim. ÇKİD harcaması sürekli bir şekilde artış gösteren tek kurum var: MGM. Bunu tespit edince çok sevindik! Ama sonra bunun esas olarak yurt dışı üyelik ve aboneliklere ödenen yüksek paydan kaynaklandığını gördük. Yabancı para cinsinden yapılan bu harcama MGM toplam bütçesinin %45’ini oluşturuyordu ve kura bağlı olarak devamlı olarak yükseliyordu. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın bütçesinin %35’i çevreye, kalanı şehirciliğe ayrılmış durumda, ama bütçeden gerçekleşen harcamalara geçerken 2019 yılında bu oran %5’e düşmüş; Tarım ve Ormancılık Bakanlığı’nın bütçesinin %12’si ÇKİD’e; ETKB’nin bütçesinin sadece %3’ünün yenilenebilir enerjiye gittiği görülüyor. En yüksek ÇKİD harcaması yapan kurum ise DSİ. 2010 yılından itibaren önemli bir bütçe ayırarak tarımsal alanların sulanmasına yönelik üç yıllık bir proje geliştiriyor ancak nedenini bilemediğimiz bir şekilde DSİ’nin bu bütçesi için ihalelerin TOKİ tarafından yapılacağı basında ve ilgili kurumların internet sitesinde yer alıyor.
Bu konuda son olarak içinde bulunduğumuz günlerde yanan ormanlarla ilgili duruma değinmek istiyorum. Orman yangınları ile mücadelede temel kurum OGM. Kurumun 2019 ve 2020 faaliyet raporlarına bakmanızı öneririm. 2020 Faaliyet Raporuna göre kurumun merkezi bütçeden aldığı kaynak 1 milyar TL civarında; buna karşılık neredeyse tamamı orman arazilerinin madenlere kiralanmasından gelen özgeliri 2,6 milyar TL. Orman ürünleri satışından ise 7 milyar TL elde ediyor. Diyebiliriz ki orman yangınları ile mücadele ve ormanların geliştirilmesi OGM’nin elde edeceği özgelir ve döner sermaye gelirlerine bağlanmış durumda. Tekrarlamak isterim, Merkezi bütçeden ayrılan kaynak ise gerçekten şaşkınlık verici: 1 milyar TL.
Gelelim İBB ve bağlı kurumlarına (İSKİ ve İETT). Bu kurumların ÇKİD için ayırdığı kaynak önemli. 2020 yılındaki bütçeleri 10 milyar 500 milyon TL. ÇKİD ile ilgili altı iştirak da dikkate alınırsa toplamda yaklaşık 14 milyar 500 milyon TL’nin üzerinde ÇKİD ile ilgili bir kaynaktan söz edilebilir. Merkezi yönetimdeki önemli ÇKİD harcaması yapan kurumlardan daha çok. Bu önemli ve yerel yönetimlerin bütçelerinin artırılması konusunda bir gösterge. Ama yakından bakınca bu bütçenin önemli bir kısmının atık yönetimi ile ilgili olduğu görülüyor. Azaltımda ise en önemli harcama raylı sistem için ayrılan kaynak. Yeşil enerji üretimine, kullanımına ve enerji verimliliğine ayrılan kaynak çok küçük. Şöyle söyleyeyim, raylı sistemi için 2 milyar 600 milyon civarında bir kaynak ayrılıyor, enerji verimliliği için 400 milyon TL; yenilenebilir enerji üretimi için 700 bin TL. Uyum için en önemli harcama içme suyu tesisi yapımı ve bakımı. 1 milyar 300 milyon civarında kaynak ayrılıyor. İkinci önemli kaynak ise 1 milyar TL ile yeşil alan/çim/çiçeklendirmeye ayrılmış. Yeşil alanlar, şehir ormanları ve yutak alanlar oluşturmak açısından önemli. Ancak İstanbul’da çim ekimi ile diğer yeşillendirme/bitkilendirme bütçe olarak birbirinden ayrılamıyor. O nedenle çim alanlarının su kullanımı nedeniyle uyum hedefini olumsuz etkilediği bilinmesine rağmen uyum açısından bütçe içinde tutmak zorunda kaldık. Taşkınla mücadele için bir kaynak ayrılmışken, yağmur suyu depolama ve geri kazanım için hiçbir bütçe hedefi bulunmuyor. Atık hedefleri açısından bakınca da kaynağın neredeyse tümünün katı ve sıvı atık tesisi inşasına ve toplanmasına gittiği görülmektedir, sıfır atık ve atık suyun çeşitli alanlarda kullanımına ise neredeyse bütçe kalmamaktadır.
Son projenizde de birçok büyükşehir ve ilçe belediyesi mercek altına alınıyor. Projeden kısaca bahsedebilir misiniz?
Geçen yıl İklim Pahası kitabı yayınlanırken, ek olarak en büyük bütçeye sahip 13 büyükşehir belediyesinin performans programlarını incelemiş ve ÇKİD ile ilgili bütçelerini 2018, 2019 ve 2020 yılları için listelemiştik. KAHİP bünyesinde, çevre koruma ve iklim değişikliği bütçesini izlemek isteyen STK’lara duyuru yaptık. Üç kez tekrarladığımız 8’er saatlik yaygınlaştırma/ bilgilendirme buluşmalarından sonra, 20’nin üzerinde gönüllü STK temsilcisinden bir İzleme Grubu oluştu. Bu Grup ile gerçekleştirdiğimiz izleme çalışmalarıyla İstanbul ve 13 Büyükşehir Belediyesi’nin ÇKİD bütçelerini 2021 yılı için izledik. İncelediğimiz belediyelerin bir kısmının ÇKİD bütçeleri artarken diğerlerinin düşüyor. Bazıları azaltım konusunda, bazıları ise uyum konusunda gelişmeler gösteriyor. Ancak bunların da alt başlıkları daha çok inşaat ağırlıklı. Eylül sonunda çalışmalarımızın en ayrıntılı sonuçlarını, incelediğimiz büyükşehir belediyeleri bazında sitemizden paylaşabileceğiz çünkü bu sene sadece toplam ÇKİD bütçelerini izlemekle yetinmedik, izleme sürecini daha ileri götürerek, onun yanı sıra bütçeleri kendi içinde azaltım, uyum, atık, diğer çevre olarak kümelere ayırdık ve bunlara dayalı olarak politika önerilerinde bulunmayı hedefledik. Bu ekip halinde gerçekleştirdiğimiz uzun soluklu bir çalışma, o nedenle heyecanlıyız.
Tüm bu veriler ışığında, yurt dışı yerel yönetim örnekleriyle karşılaştırınca iklim ve çevre harcamaları konusunda Türkiye özelinde nasıl bir yorum yapabiliriz?
Çok genel hatlarıyla yorumlarsak atık yönetimi ve atık tesisi inşası konusunda bir çaba görülüyor ama sıfır atık, atıkların geri kazanımı için bütçeler çok az. Raylı sisteme kaynak ayrılırken yenilenebilir enerji üretimine ve enerji verimliliğine ayrılan kaynak düşük. Çöpler ayrıştırılmıyor ve değerlendirilmiyor. Şehirlerin su ihtiyacını karşılamaya kaynak ayrılıyor ama taşkın ve yağmur suyunun geri kazanımına ayrılan kaynak kısıtlı. Yani yerel yönetimler hâlâ klasik içme suyu temini, atık toplama ve raylı sisteme dayalı toplu ulaşım hedeflerinin dışına çıkamamışlar. İklim değişikliğine yönelik seragazı üretimini azaltmak ve uyum konusundaki hedeflere ciddi bir kaynak ayrılmıyor; eğitim, bilinçlendirme ve verimlilik bütçeden çok düşük pay alıyor.
Herkesin kendi yerellerindeki kurumları izlemeleri açısından önerileriniz nelerdir?
İzleme Grubumuz belediyelerin yayınlamakla yükümlü oldukları faaliyet raporu, performans programı, kesin hesap gibi kaynakları kullanarak çalışmalarını yürütüyor. Bu kaynakları ve hazırladığımız kılavuzları kullanarak bizim izlediğimiz yöntemi uygulayabilirler ve vatandaşlar ya da sivil toplum örgütleri yaşadıkları şehirlerin ya da ilçelerin belediyelerinin çevre koruma ve iklim değişikliğine yönelik harcamalarını izleyebilirler. Diğer yandan izlemeyi birlikte gerçekleştirdiğimiz STK temsilcilerinin isimleri sitemizde (www.kahip.org) var, daha önceki çalışmalarında ilişkide oldukları STK’larla ve KAHİP’le bağlantıya geçebilirler, ileriki yıllarda açacağımız izleme çalışmalarına katılabilirler.
Hava kirliliği ile fiziksel rahatsızlıklar arasındaki bağ üzerine daha önce birçok araştırma yapılmıştı. Ancak yeni…
Küresel kömür talebinin bu yıl rekor seviyeye ulaşmasının ardından 2027'ye kadar yatay bir seyir izleyeceği…
Türkiye’de 10 kentte enerji şirketlerinin projeleri için acele kamulaştırma kararı verildi. Niğde, Ankara, İstanbul, Sakarya,…
Dünyanın ortalama sıcaklığının orta vadede 1,5 dereceden öte 2 dereceyi de geçebileceğini belirten Prof. Dr.…
Karbon emisyonları azaltımı hedeflerini açıklayan Kanada hükümeti, resmi danışma kurulunun tavsiye ettiği miktarın altında bir…
Türkiye’de son yıllarda birçok göl ve su kaynağında yaşanan kuraklık, Salda Gölü'nde de derinden hissediliyor.…