Climate Action Tracker (CAT), Türkiye’nin iklim eylemini ele aldığı Türkiye profilini güncelledi. CAT, Türkiye’nin INDC hedeflerini “Kritik Derecede Yetersiz” olarak değerlendirirken “Türkiye’nin INDC’si o kadar zayıf ki, COVID-19 etkisi göz önünde bulundurulsa bile, seragazı emisyonlarının mevcut seviyelere kıyasla iki katına çıkmasına olanak sağlıyor” diyor.
Climate Action Tracker (CAT), Türkiye’nin iklim eylemini değerlendirdiği ülke profilini 30 Temmuz’da güncelledi. Güncellenen profile göre Türkiye, enerji geleceği açısından bir dönüm noktasında duruyor. CAT’e göre mevcut hükümet planları, yenilenebilir enerji kapasitesinin artırılması yoluyla doğal gaz ithalatı bağımlılığını azaltmayı öngörüyor, ancak 32 GW’lık yerel linyit kömürü büyük bir soru işareti. Çalışma, Türkiye’nin emisyonlarının mevcut politikalar kapsamında fark edilir derecede artacağını ancak ülkenin “Kritik Düzeyde Yetersiz” olan ve hâlâ onaylanmamış Paris Anlaşması kapsamındaki hedeflerine (INDC) ulaşmasının beklendiğini belirterek, “Türkiye’nin INDC’si o kadar zayıf ki, COVID-19 etkisi göz önünde bulundurulsa bile, seragazı emisyonlarının mevcut seviyelere kıyasla iki katına çıkmasına olanak sağlıyor” diyor ve ekliyor: “Türkiye’nin taahhüdü ısınmayı 2 derecenin altında tutma doğrultusundaki “adil” bir yaklaşımla uyumlu değil. Bu, diğer ülkelerin çoğunun Türkiye’nin yaklaşımını takip etmesi durumunda küresel sıcaklığın 3-4 dereceyi aşabileceği anlamına geliyor.”
CAT, Türkiye emisyonlarının küresel pandemi nedeniyle 2020 yılında, 2019’a kıyasla %3 ila 5 arası daha düşük olmasını beklediklerini ancak 2021 yılında 2019 seviyelerine ulaşmanın muhtemel olduğunu belirtiyor. CAT’in güncellediği ülke profilinde Türkiye hükümetinin henüz bir yeşil iyileşme girişiminde bulunmadığı belirtilirken, “Ülkenin ekonomik kalkınma çalışmaları özellikle 25 yaş altındakiler için iş güvencesine ve ihracat ile üretim odaklı büyümeyi canlandırmaya odaklanıyor” deniliyor.
CAT projeksiyonları COVID-19’un gelecek emisyonlar üzerinde çok sınırlı bir etkisi olduğunu gösteriyor. Emisyonların 2030’a kadar, 1990 seviyelerine göre %40-70 arasında artması bekleniyor.
Çalışma, Türkiye’nin enerji tercihlerine dair şunu söylüyor: “Türkiye, yenilenebilir enerji ücretleri şu an en düşük seviyesinde olsa bile fosil yakıtlara bağımlı olmaya devam ediyor. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, 2019 yılında yerli linyiti teşvik eden kömür madeni ihalelerini açıkladı ve aynı yıl, gecikmeli olarak 1.3 GW’lık Hunutlu Termik Santralı’nın inşaatına başladı. Bu gelişmeler, Türkiye’nin 2030 itibarıyla elektrikte kömür kullanımını sıfıra yakın bir oranda azaltma ihtiyacı ile tezat. Aynı zamanda, sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) ithalatı 2019 yılında rekor bir seviyeye ulaştı ve yaşanması beklenen deprem risklerine karşı hem ulusal hem uluslararası düzeydeki protestolara rağmen Türkiye, ilk nükleer enerji inşaatını başlattı.”
Çalışmada, “Yenilenebilir enerji teknolojisi ve depolamasında düşen fiyatların, güvenilir enerjinin kömür enerjisine başvurmadan maliyet etkin bir şekilde elde edilebileceği anlamına geliyor” denilirken, Türkiye’deki güneş fotovoltaik kurulum maliyetlerinin dünyadaki en düşük seviyeler arasında yer aldığı hatırlatılıyor. CAT, rüzgar enerjisinde (2019 sonunda 7.4 GW) bir yavaşlama söz konusu olduğunu ve bu durumun 2023 yılı itibarıyla 20 GW rüzgar enerjisi kapasite hedeflerine ulaşılması konusunda soru işaretleri oluşturduğunu ifade ediyor.
Ülke profilinde, Enerji Verimliliği Eylem Planı ve yenilenebilir enerji ihaleleri dışında, Türkiye’nin iklim eylemi uygulamasında çok az ilerleme kaydettiği ve Paris Anlaşması’nı onaylamayan tek G20 ülkesi olmaya devam ettiği aktarılıyor.
CAT’ın güncellediği Türkiye profilinin tamamına buradan ulaşabilirsiniz.