YAZI: Aslı ATAKAN
İklim değişikliğinin en büyük sonuçlarından biri olan küresel açlık ve gıda krizinin ölçeği her geçen gün artıyor. Olumsuz yönde etkilenen gıda mahsulleri ve bitki bazlı hayvan yemleri, besin erişimini küresel çapta tehdit ediyor. El Nino kaynaklı aşırı sıcaklıklar ve seller ise yaklaşan krizin boyutlarını daha da arttırıyor. Biyoçeşitlilik kaybına, ekinlerin ve geçim kaynaklarının yok olmasına neden oluyor. Tarımsal üretimde verim düşüyor ve rekolte kaybı yaşanıyor. Bilim insanları El Nino’nun, küresel ekin alanlarının dörtte birinden fazlasına etki ettiğini düşünüyor. Özellikle, temel besin maddeleri olan buğday, pirinç ve mısır sıcaklıklardan en çok etkilenen ürünler arasında yer alıyor.
ABD Küresel Gıda Güvenliği Özel Temsilcisi Cary Fowler konu hakkında, “Tarihsel olarak güçlü bir El Nino. Bu, gıda üretimiyle ilgili olasılıkların veya sorunların arttığı anlamına gelir. Gıda güvensizliği için daha fazla zorluğun başlangıcı.” ifadelerini kullandı.
Uzmanlara göre, gıda krizinin iklim kaynaklı başlıca sebebi, sıcak havanın mahsullerin verimini düşürmesi. Ardından, kuraklığın tatlı su kaynaklarını azaltması, atmosferdeki gaz oranları değişiminin yağışları azaltması ve iklim değişikliğine bağlı afetler geliyor.
Deniz mahsulleri de deniz suyunun ısınması ve pH değerinin değişmesi nedeniyle tehlike altında olarak görülüyor. Özellikle deniz canlıların en fazla olduğu yer olan mercan resifleri, avlanma ve okyanus sıcaklıklarındaki artış nedeniyle büyük zararlar görüyor. Geçtiğimiz çarşamba günü, Coral Restoration Foundation, Florida denizinde artan sıcaklık nedeniyle, resiflerin tamamına yakınının yok olduğunu açıklamıştı. Bilim insanı Keri O’Neil durum için, “Yağmur ormanlarındaki tüm ağaçların yok olmasıyla aynı şey.” dedi.
Gıda ve tarımla ilgili çalışmaları organize edip geliştirerek gıda güvenliğini sağlamayı amaçlayan BM Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımı ve iklim değişikliği farkındalığı için çalışmalara devam ediyor. Türkiye’nin de üyesi olduğu FAO, yayınladığı son raporda, 2030 yılına kadar açlığı ve gıda güvensizliğini sona erdirme hedefinin çok zor olacağını söyledi. Rapora göre geçtiğimiz yıl dünya nüfusunun %29,6’sı iklim değişikliği, çatışmalar ve salgın hastalıklar yüzünden gıda erişiminden mahrum bırakıldı. 691 ila 783 milyon insanın açlıkla karşı karşıya kaldı. FAO, geçtiğimiz haziran ayında yaptığı açıklamada ise gıda krizine bağlı olarak, her gün 1,6 milyon kişinin güvenli olmayan gıdalar sonucu hastalandığını ifade edildi. FAO Türkiye sosyal medya sayfasında paylaşılan açıklamada, bu sene 735 milyon kişi açlık çekmeye devam ettiği belirtildi. 3,1 milyardan fazla insan ise sağlığı için gerekli şekilde beslenemiyor.
Uluslararası İklim Değişikliği Paneli’ne (IPCC) göre, iklim değişikliğine karşı önemler alınmadığı takdirde gıda güvenliği ciddi derecede tehlikeye girecek. Mevcut tüketim alışkanlıkları göz önüne alındığında 2050 yılına kadar gıda tüketimi %60 artacak. Tabloya göre, uzmanlar yakın bir gelecekte beslenmede büyük zorluklar yaşanacağını öngörüyor.
Food Security Information Network’ün, 2023 Küresel Gıda Krizleri Raporu ‘na göre, 2021 yılında gıdaya erişimde 193 milyon insan zorluk yaşarken 2022 yılında bu sayı 258 milyona yükseldi. 2023 yılında ise çok daha büyük bir artış bekleniyor.
World Food Programme (WFP) 2023 yılında 79 ülkeden 345 milyondan fazla insanın yüksek düzeyde gıda güvensizliği ile karşı karşıya kalacağını vurguladı. Bu sayı 2020 yılında açlıkla mücadele eden insan sayısının iki katına denk geliyor. Günümüzde, milyonlarca kişi bir sonraki öğünü konusunda endişe duyarak yaşıyor. WFP yayınladığı duyurusunda, ülkeleri açlığı sona erdirme faaliyetleri için söz vermeye çağırdı. Programa göre, yaklaşmakta olan şiddetli krizi hafifletmenin tek yolu hükümetler, finans kurumları ve özel sektör arasında koordineli bir çaba. Küresel ısınmayı kontrol altına almak için, Paris Anlaşması’ndaki sözler gibi gıda krizine yönelik kesin bir siyasi taahhüt olmazsa, açlık hız kesmeden devam edecek. FAO’nun, başka bir raporunda, özellikle gelişmekte olan ülkelerin gıda yetersizliği probleminin çözümünde sorumluluk alması gerektiği belirtildi. WFP, taahhütler verilmediği takdirde, kendisinin artık gıda tedariğini sağlamasının mümkün olamayacağına dikkat çekti. Ayrıca, program, gıda ve yakıt fiyatlarının artması nedeniyle ayırdığı gıda yardımı fonunun, tüm zamanların en yüksek seviyesinde olduğunu belirtti. Gereken taahhütler uygulanmadığı ölçüde 2030 yılında dünya genelinde 840 milyon kişinin aç kalacağına dikkat çekildi.
Buğdayının yüzde 12’sini, ayçiçek yağının %50’sini ve mısırın yüzde 15’ini karşılayan Ukrayna’nın, Rusya’yla içinde bulunduğu savaş nedeniyle gıda stoğunda ciddi azalmalar meydana geldi. Tarım Piyasası Bilgi Sistemi (AMIS), savaş yüzünden zarar gören barajlara dikkat çekerek, bu durumun 500.000 hektardan fazla tarım arazisinin sulanmasını büyük ölçüde zorlaştırdığını söyledi. Ayrıca savaş, bölgede gıda fiyatlarında rekor yükselmelere neden oldu. Artan doğal gaz ve gübre fiyatları ise küresel çapta, hasadın azalma tehlikesini doğurdu.
Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırısının küresel gıda fiyatları üzerindeki etkisini azaltmak için BM, Rusya, Türkiye ve Ukrayna geçtiğimiz yıl Karadeniz Tahıl Koridoru Anlaşması’nı imzalamıştı. Gerçekleşmesi muhtemel gıda krizinin önleme amacıyla İstanbul’da Birleşmiş Milletler ile koordineli çalışan gıda transferi merkezi kurulmuştu. 17 Temmuz’da süresi dolan anlaşmadan Rusya çekilme kararı aldı. Ukrayna ve Türkiye devamı için görüşmelere başladı.
Geçtiğimiz hafta başında ise Rusya, insansız hava aracıyla düzenlediği saldırıda Tuna Nehri’ndeki tahıl depolarını imha etti. AB Yüksek Temsilcisi Josep Borrell Rusya’nın tahıl anlaşmasından çekilmesine ve limanlarda tahıl depolarının bombalanmasına dikkat çekti. Borrell “Rusya sadece tahıl anlaşmasından çekilmedi. Aynı zamanda tahılı yakıyor. Bu durum dünyada büyük bir gıda krizine neden olacak.” dedi.
Uzmanlara göre, savaşlar sonucu gıdaya ulaşımdaki yetersizlik, göçmen sayısındaki artışa da neden oluyor. WFP, 2015’te Suriyeli mültecileri besleyecek fonlarının bitmesi sonucu başka ülkelerden yardım istemek zorunda kalmıştı. Gıda eksikliği, Avrupa tarihinin en büyük mülteci krizlerinden birine yol açtı.
FAO’da üç gün süren, ülkelerin tarımsal gıda sistemlerini dönüştürme yolundaki güçlükler ve fırsatların ele alındığı 2.Gıda Sistemleri Zirvesi, geçtiğimiz çarşamba günü sona erdi. FAO Genel Direktörü Çü Dongyü “Adımlarımızı hızlandırmamız gerekiyor.” dedi. BM Genel Sekreter Yardımcısı Amina Mohammed ülkelere “eyleme geçme” çağrısı yaptı. FAO Cenevre Direktörü Dominique Burgeon ise, güvenli beslenme ve sağlıklı gıdaya erişimin temel insan hakkı olduğunun altını çizdi.
Zirvede Rusya’nın ‘Karadeniz Tahıl Anlaşması’nı durdurma kararı eleştirildi. Rus hükümetine seslenilerek, yeni bir anlaşmanın gerçekleşmesi gerektiği söylendi. Bu çalışma için, Türkiye’nin yapacağı çabaların destekleneceği açıklandı.
Dünya genelinde artan mahsullerin verimsiz olacağı ve kuraklık endişesi gıda fiyatlarında da rekor bir artışa neden oldu. IPCC, bu yıl gıda üretimdeki tedarik aşamasındaki fiyat artışını %19 olarak açıkladı. Tahminlere göre, artışlar hız kesmeden devam edecek. Uzmanlar, artışın diğer sebebi Rusya-Ukrayna savaşı olduğunu söylüyor.
FAO Genel Müdür Yardımcısı Abdulhakim Elwaer, önümüzdeki yıllarda tarımsal ürün fiyatları sorununun daha da kötüleşeceğini vurguladı. Öngörülene göre, ülkeler kendi iç gıda güvenliğini riske atmamak için, koruyuculuk politikalarını artıracak. Bu da daha yüksek fiyatla, ihracatı zorlayacak.
ABD geçtiğimiz ay, Afrika kıtasına, gıda krizine yönelik 100 milyon dolarlık bir destek sağlayacağını duyurdu. Açıklamada, “İklim değişikliği nedeniyle gerçekleşecek olan fiyat artışları, gıda güvensizliği ve çatışmaları durdurmak için sürdürülebilir tarımda kararlıyız.” ifadeleri yer aldı.
Uzmanlar gıda krizi için acil eylem planı oluşturulması gerektiği konusunda hemfikir.
COP29 başmüzakerecisi Yalchin Rafiyev’in "üç yıllık teknik süreçte ilk kez tartışma için uygulanabilir bir temel"…
BM iklim müzakerelerine ilk defa heyet gönderen Taliban, Afganistan’ın iklim finansmanından yararlanmasını talep ediyor. Geçimi…
Climate Action Tracker tarafından yapılan analiz, mevcut politikaların devam etmesi durumunda ortalama sıcaklık artışının 2100…
Önde gelen bağımsız ekonomistlerden oluşan bir grubun yaptığı yeni bir çalışma, yoksul ülkelerin, 2030 yılına…
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Bayraktar, Türkiye’nin ilk olarak COP28'te duyurulan nükleer enerji kapasitesini 2050'ye…
COP29 zirvesinde iklim finansmanı müzakereleri hız kazanırken, yeni bir çalışma, IMF’nin iklimle ilgili felaketlerden zarar…