Güncel modelleme verileri, iklimin karbon emisyonlarına olan hassasiyetinin tahmin edilenden daha fazla olduğunu ortaya koydu.
Haber: Jonathan Watts
Çeviri: Çisil Sevinç
Bilim insanları, en kötü ihtimaller göz önünde bulundurularak hazırlanan küresel ısınma senaryolarının bulutların rollerini gözden geçirerek tekrardan hazırlanması gerektiğini söyledi.
Güncel modelleme verileri, iklimin karbon emisyonlarına olan hassasiyetinin tahmin edilenden daha fazla olduğunu ortaya koydu. Uzmanlar tahminlerin son derece korkutucu olduğunu, ancak yeni rakamların doğrulanması için daha fazla araştırma yürütülmesi gerektiğini söyledi.
Yirmiden fazla kuruluşun katkıda bulunduğu modelleme sonuçları, BM Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) gelecek yıl yayımlanması planlanan altıncı değerlendirmesi için derleniyor.
2014 yılında yapılan son değerlendirme ile kıyaslandığında, sonuçların %25’inde iklim hassasiyeti konusunda 3 dereceden 5 dereceye çıkan keskin bir yükseliş bulunuyor. Bu miktara, ısınmanın sanayi öncesi 280 ppm olan atmosferdeki karbondioksit seviyelerinin iki katına çıkması durumunda ulaşılacak.
Bu bulgular kıdemli gözlemcileri oldukça şaşırttı çünkü iklim hassasiyeti konusundaki tahminler 1980’lerden beri bu denli bir değişikliğe uğramamıştı.
Potsdam İklim Araştırmaları Enstitüsü direktörü Johan Rockström, “Bu derin endişeler uyandıran bir konu. İklim hassasiyeti iklim değişikliğinin kutsal konularından biri ve iklim riskinin birincil göstergelerinden. 40 yıldır yaklaşık 3 dereceydi. Şimdi ise aniden en iyi bilgisayarlar tarafından hazırlanan ve beklediğimizden çok daha kötüsünü gösteren büyük iklim modelleri görmeye başladık” şeklinde konuştu.
Rockström, iklim hassasiyetinin 5 dereceyi aşması durumunda küresel ısınmanın en kötü etkilerinden korunmak için alınacak beşeri önlemlerin kısıtlanacağını belirtti ve “Sanayi öncesi seviyelere göre 1.5 derecelik sınırlandırma için yumuşak bir iniş yapacak alanımız yok. Hedefleyebileceğimizin en iyisi 2 derece” diye ekledi.
5 derecenin üstündeki en kötü senaryolar, Birleşik Krallık Met Office Hadley Merkezi ve AB’ye bağlı Community Earth System Model gibi dünyanın önde gelen iklim araştırma organları tarafından hazırlandı.
Oxford Üniversitesi iklim fiziği profesörü ve Met Office’in danışmanlık heyeti üyesi Timothy Palmer, yüksek rakamların bilim insanlarını endişelendirdiğini söyledi.
Palmer sözlerine, “Sonuçlar önceki tahminlerden oldukça uzak. İnsanlar kullanılan kodda bir hata olup olmadığını sordular. Ancak veriler modellerde gösterilen ufak çaplı bulut değişikliklerine indirgendi” şeklinde devam etti.
Bulutların rolü, iklim bilimindeki en belirsiz alanlardan biri çünkü rakıma, damlacık sıcaklığına ve diğer faktörlere bağlı olarak ısıtıcı ya da soğutucu bir etmen olabiliyorlar ve bu da ölçümleri zorlaştırıyor. Bu konu, onlarca yıldır şiddetli akademik tartışmaların odağı haline gelmiş durumda.
Daha önceden yayımlanan IPCC raporlarında, ısınma ve soğuma etkilerinin birbirlerini götürmesiyle birlikte bulutların nötr etkisi olacağı öngörülüyordu. Ancak son bir buçuk senedir, net etkinin ısınma şeklinde olacağı yönündeki kanıtlar giderek artıyor.
Palmer, “Bulutlar insanlığın kaderini belirleyecek. İklimin varoluşsal bir tehdit mi yoksa onunla beraber yaşamayı öğreneceğimiz bir sıkıntı mı olduğunu göreceğiz. En güncel araştırmalar bulutların işleri daha da kötüleştireceğini öne sürüyor” dedi.
Palmer, yakın zamanda Nature adlı dergide yayımlanan yazısında iklim hassasiyeti konusunda 5 dereceyi aşan rakamları gösteren yeni Hadley Merkezi modelinin kısa dönemli hava durumu tahminleriyle nasıl test edildiğini açıklıyor.
Önceki modellerdeki kusurları ortaya koyan bu test tekniği sayesinde son çalışma sonuçları tahminleri kuvvetlendirmiş oldu.
Diğer modellerin de benzer yöntemle test edilmesi çağrısında bulunan Palmer’ın yazısında, “Sonuçlar rahatlatıcı değil ve kötü ihtimaller göz önünde bulundurularak yapılan tahminleri destekliyor. Bu gerçekten çok önemli. Hükümetin ve toplumun yüksek iklim hassasiyetini ciddiye almaları gerekiyor. Emisyonları olabildiğince hızlı bir şekilde düşürmek zorundayız” ifadeleri yer aldı.
IPCC’nin muhtemel sonuçları değerlendirdiği bir sonraki raporunda 5 derece üstü iklim hassasiyet rakamlarına yer vermesi bekleniyor. Bilim insanları, bu verilerin hâlâ değerlendirildiğini ve bu denli yüksek rakamların tarihsel kayıtlarla uyuşmadığı için şüphe uyandırdığını belirtiyor.
Met Office Hadley Merkezi’nden Catherine Senior, bulutların ve aerosollerin rollerinin anlaşılabilmesi için daha fazla araştırma ve veriye ihtiyaç duyulduğunu belirtti.
Senior, “Bu miktarlar doğruysa, durum son derece ürkütücü. Ancak bir bilim insanı olarak aklıma gelen ilk soru, bu modelin neden bunu gösterdiği. Hâlâ farklı sonuçlar doğuran süreçleri değerlendirme aşamasındayız” şeklinde konuştu.
Devam eden belirsizliği kabul eden Rockström, biyosferdeki taşma noktalarını tamamen hesaba katamayan iklim modellerinin sorunu azımsıyor olabileceğini söyledi.
Rockstörm sözlerini, “Daha fazla şey öğrendikçe, dünyanın daha kırılgan olduğunu ve çok daha hızlı bir şekilde harekete geçmemiz gerektiğini görüyoruz. COVID-19 krizinden hızla çıkıp ekonomimizi karbonsuzlaştırmamız gerekiyor” şeklinde sonlandırdı.
Haberin aslına buradan ulaşabilirsiniz.
Türkiye’de son yıllarda birçok göl ve su kaynağında yaşanan kuraklık, Salda Gölü'nde de derinden hissediliyor.…
Karadeniz'de iki Rus petrol tankerinin ağır hasar almasıyla petrol sızıntısı yaşandığı açıklandı. Greenpeace ise iki…
Yeni ABD Başkanı Donald Trump'ın geçiş ekibi, elektrikli araçlara ve şarj istasyonlarına yönelik desteğin kesilmesini…
İklim değişikliği açısından dönüm noktası olarak nitelendirilen ve Uluslararası Adalet Divanı'ndan görülen davanın duruşmaları sona…
Enerji Yatırımcıları Derneği Başkanı Cem Özkök, GES ve RES projelerinin yapı denetim kapsamından çıkarılmasının, yatırımcıların…
Dünya Ekonomik Forumu’nun yeni bir çalışmasına göre, küresel seragazı emisyonlarının %40’ını oluşturan sekiz sektördeki emisyon…