Birleşmiş Milletler (BM) başlıca yargı organı Uluslararası Adalet Divanı (ICJ), bugün Lahey’de iklim değişikliği konusunda dönüm noktası niteliğinde bir dava açmaya hazırlanıyor. Bu dava, tarihinin en büyük davası olacak ve muhtemelen savunmasız ulusların küresel ısınmanın yıkıcı etkisiyle mücadelesine yardımcı olacak.
Yükselen deniz suları altında yok olmaktan korkan ada ülkelerinin yıllarca süren lobi faaliyetlerinin ardından BM Genel Kurulu geçen yıl Uluslararası Adalet Divanı’ndan “iklim değişikliği konusunda devletlerin yükümlülükleri” konusunda bir görüş istedi.
Pasifik ada ülkesi Vanuatu’nun hukuk ekibini yöneten Margaretha Wewerinke-Singh, Associated Press’e (AP) yaptığı açıklamada, “Mahkemenin, iklimi mahveden davranışların hukuka aykırı olduğunu teyit etmesini istiyoruz” dedi.
2023’e kadarki 10 yıllık dönemde deniz seviyeleri küresel ölçekte ortalama 4.3 santimetre yükselirken, Pasifik’in bazı bölgelerinde daha da yükseldi. Dünya ayrıca, fosil yakıtların yakılması nedeniyle sanayi öncesi dönemden bu yana 1.3 derece ısındı.
Vanuatu, iklim krizine uluslararası yasal müdahale için bastıran bir grup küçük devletten biri. “İklim değişikliğinin etkilerinin ön saflarında yaşıyoruz. Topraklarımızın, geçim kaynaklarımızın, kültürümüzün ve insan haklarımızın yok oluşunun tanıklarıyız,” diyen Vanuatu’nun iklim değişikliği elçisi Ralph Regenvanu duruşma öncesinde gazetecilere açıklamalarda bulundu.
Mahkeme tarafından verilecek herhangi bir karar bağlayıcı olmayan bir tavsiye niteliğinde olacak ve zengin ülkeleri zor durumdaki ülkelere yardım etmek için doğrudan harekete geçmeye zorlayamayacak. Yine de, yerel davalar da dahil olmak üzere diğer yasal eylemler için temel oluşturabileceğinden, güçlü bir sembol olmanın ötesine geçecek.
Lahey merkezli mahkeme, pazartesi gününden itibaren iki hafta boyunca 99 ülke ve bir düzineden fazla hükümetler arası kuruluşu dinleyecek. Bu, kurumun yaklaşık 80 yıllık tarihindeki en geniş kadro.
Geçtiğimiz ay BM’nin yıllık iklim toplantısında ülkeler, zengin ülkelerin iklim felaketleri karşısında yoksul ülkeleri nasıl destekleyebileceği konusunda bir anlaşma sağladı. Zengin ülkeler 2035 yılına kadar yılda en az 300 milyar euroyu bir araya getirmeyi kabul etti ancak bu miktar uzmanların ve tehdit altındaki ülkelerin ihtiyaç duyduğunu söylediği 1.3 trilyon euronun altında.
Pasifik Adaları İklim Değişikliği ile Mücadele Eden Öğrenciler’den Vishal Prasad gazetecilere bir brifing vererek, “Bizim neslimiz ve Pasifik Adaları için iklim krizi varoluşsal bir tehdittir. Bu, bir hayatta kalma meselesidir ve dünyanın en büyük ekonomileri bu krizi ciddiye almamaktadır. Ön saflarda yer alan insanların haklarını korumak için ICJ’ye ihtiyacımız var” dedi.
Ne Tartışılacak?
Dünyanın dört bir yanından 15 yargıç iki soruya yanıt arayacak: Ülkeler, iklimi ve çevreyi insan kaynaklı seragazı emisyonlarından korumak için uluslararası hukuk kapsamında ne yapmakla yükümlüdür? Ve eylemlerinin veya eylem eksikliklerinin iklim ve çevreye önemli ölçüde zarar verdiği durumlarda hükümetler için yasal sonuçlar nelerdir?
İkinci soru ile iklim değişikliğinden en çok etkilenmesi muhtemel “gelişmekte olan küçük ada devletlerine” ve “iklim değişikliğinin olumsuz etkilerinden etkilenen şimdiki ve gelecek nesillerin üyelerine” özellikle atıfta bulunuluyor.
Yargıçlar, duruşmalar öncesinde BM’nin iklim değişikliği organı Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli tarafından artan küresel sıcaklıkların ardındaki bilim hakkında bilgilendirildi.
ICJ’deki dava, dünya çapında hükümetlerin sera gazı emisyonlarını azaltmak için daha fazlasını yapmalarını emreden bir dizi kararın ardından geldi.
Deniz hukukuyla ilgili bir BM mahkemesi mayıs ayında karbon emisyonlarının deniz kirliliği olarak nitelendirildiğini ve ülkelerin bunların olumsuz etkilerine uyum sağlamak ve bunları azaltmak için adımlar atması gerektiğine hükmetti.
Bu karar, Avrupa’nın en yüksek insan hakları mahkemesinin, kıta genelinde etkileri olabilecek dönüm noktası niteliğindeki bir kararla, ülkelerin halklarını iklim değişikliğinin sonuçlarından daha iyi korumaları gerektiğini söylemesinden bir ay sonra geldi.
ICJ’nin ev sahibi ülkesi Hollanda, 2015 yılında bir mahkemenin iklim değişikliğinin potansiyel yıkıcı etkilerinden korunmanın bir insan hakkı olduğuna ve hükümetin vatandaşlarını korumakla yükümlü olduğuna hükmetmesiyle tarihe geçti. Bu karar, 2019 yılında Hollanda Yüksek Mahkemesi tarafından onandı.