Birleşmiş Milletler bünyesindeki Biyoçeşitlilik ve Ekosistem Hizmetleri Konulu Hükümetlerarası Bilim-Politika Platformu’nun (IPBES) yeni başkanı Ana María Hernández, toplumu ‘konfor alanından’ çıkartmanın zorluğunu vurguluyor ancak genç neslin ilham kaynağı olduğunu da belirtiyor. Gıdayı, temiz havayı ve suyu mümkün kılan yaşam ağları, sürdürülebilir olmayan üretim ve aşırı atık üreten yaşam biçimlerimize bağlı.
HABER: Gülce Demirer
Birleşmiş Milletler (BM) bünyesindeki küresel bilimsel biyoçeşitlilik organı IPBES’in Mayıs ayında göreve gelen yeni başkanı Ana María Hernández insanlığın dayandığı doğal hayatın tehlikede olduğunu söylüyor. Hernandez, bazı bilim insanlarına göre kitlesel yok oluşun başlangıcı olan vahşi hayatın yok olmasını engellemek adına gereken büyük değişikliklerin, toplum tarafından yerine getirilip getirilmeyeceğinden emin olmadığını belirtiyor. Hernández, toplumu her zamanki mevcut ‘konfor alanlarından’ çıkarmanın zor olduğunu ancak genç nesil arasındaki yüksek çevresel farkındalığın iyimser olmak için iyi bir neden olduğunu düşünüyor.
BM bünyesindeki Biyoçeşitlilik ve Ekosistem Hizmetleri Konulu Hükümetlerarası Bilim-Politika Platformu (IPBES), Mayıs ayında bir milyona yakın türün yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu ve insanlığın da, doğal yaşamı destekleyen sistemlerin giderek yok olmasıyla risk altında olduğunu belirten en kapsamlı gezegen sağlık raporunu yayınlamıştı.
1970’den beri doğanın tahribatı, ormanların talan edilmesi, aşırı avlanma ve balıkçılık, kirlilik ve iklim krizi vahşi hayatın %60’ının yok olmasına sebep oldu. Bunun yanı sıra bilim insanları bitki türlerinin ise korkunç bir hızla tükendiğini söylüyor. Çevre koruyucuları gıdayı, temiz havayı ve suyu mümkün kılan yaşam ağları, sürdürülebilir olmayan üretim ve aşırı atık üreten yaşam biçimlerimiz yüzünden bozulduğunu ifade ediyor.
Hernández, “Şirketleri ve ülkeleri yöneten kendi neslime baktığımda, bu noktadan sonra büyük değişiklikler yapabileceğimiz konusunda emin değilim çünkü işleri her zaman yaptığımız şekilde yapmayı seviyoruz. Konfor alanımızdayız ve değişmek çok zor. Ancak değişmezsek korkarım ki gelecek 50 yıl oldukça dramatik geçecek. Fakat çevre için endişe duyarak büyüyen genç insanlara baktığımda, iyimserim. Gelecek 50 yıl içinde bu değişimi eski toplumdan yeni çevreci bir topluma geçerek gerçekleştireceğimizi düşünüyorum. Ancak ‘alıştığımız’ düzeni değiştiremezsek, büyük bir sorunun içindeyiz” diyor.
IPBES tarafından gelecek yıllarda gerçekleştirilecek biyoçeşitlilik, gıda, su ve insan sağlığı arasındaki ilişkileri değerlendiren birçok yeni projeyi yönetecek Hernández, “İnsanlık için gereken en temel ihtiyaçlarımızla biyoçeşitlilik arasındaki ilişkiyi anlamazsak, biyoçeşitliliğin hayatta kalmamız için önemini de anlayamayız” diyor.
IPBES ayrıca fakirlik, çatışmalar ve diğer politik ve ekonomik faktörleri de dahil etmek adına ekosistemin yok olmasındaki ve vahşi yaşamın doğrudan sömürüsünün ötesindeki nedenleri de inceleyecek. Yapacakları arasında, küresel ısınmanın biyoçeşitliliği ve iş dünyası ve biyoçeşitlilik arasındaki ilişkiyi nasıl zedelediğine dair önemli çalışmalar da olacak.
Bazı kıdemli doğal kaynak koruyucuları doğal yaşamı korumak adına dünyanın yarısını korumalı bölge ilan etmek için çalışıyor. Ancak Hernández korunmaya alınması düşünülen bölgenin, efektif ve sağlam yaptırımlar uygulamaktan daha az önemli olduğunu çünkü bazı mevcut koruma alanlarının sadece kağıt üzerinde koruma alanı olarak geçtiğini belirtiyor.
“%30, 50 ya da 70, rakamları umursamıyorum. Biyoçeşitliliğin azalmasına sebep olan nedenleri azaltacak gerçekten verimli araçlarınız yoksa, pek bir şey yaptığınız söylenemez.”
Uluslararası ilişkiler ve biyoçeşitlilikte uzman olan Kolombiyalı Hernández, çalışmasında kendi memleketindeki, Guainia yağmur ormanları gibi olağanüstü doğal ortamlardan etkilendiğini söylüyor. İnsanların sürdürülebilir gıda ürünleri alarak vahşi yaşamı korumaya yardımcı olabileceğini söylüyor: “Bu tarz değişikler çok yardımcı olabilir. Ben kendi evimde et tüketimimi azaltıyorum.”
Ayrıca Hernandez, insanların değişim adına oy vermeleri gerektiğinin de altını çiziyor ve “İnsanlar genellikle siyasetçilerin önerilerini bildiklerinden değil, karizması veya ünlü olduğu için oy veriyor. Ancak seçmenler adayların çevreye önerilerini bilmelidir” diyor.
*Gezegen sağlık raporunun özetine buradan ulaşabilirsiniz.