Çevre ve Şehircilik Bakan Yardımcısı Mehmet Emin Birpınar, Türkiye’nin çevre ve iklim değişikliğiyle mücadele konusunda Avrupa Birliği (AB) standartlarına gelmesi için kişi başına en az 1000 euro harcaması gerektiğini ve bunun da 80 milyar euro civarında bir para anlamına geldiğini söyledi.
Avrupa Birliği‘nin deniz kirliliği konusunda farkındalık yaratmak amacıyla “deniz biyoçeşitliliğinin korunması”na ilişkin etkinlikleri kapsamında Muğla‘nın Sarıgerme bölgesinde “Yeşil Mutabakat Kapsamında Dalyan Kanallarında ve Akyaka Azmağında Alternatif Temiz Enerjilerin Kullanımı Projesi”nin açılış toplantısı, projenin paydaşları Türkiye’nin AB Büyükelçisi Nikolaus Meyer-Landrut ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Yardımcısı Mehmet Emin Birpınar’ın katımıyla yapıldı.
BBC Türkçe‘den Ayşe Sayın‘ın aktardığına göre, Türkiye İklim Değişikliği Başmüzakerecisi Birpınar toplantıda yaptığı konuşmada, Türkiye’nin Paris İklim Anlaşması’na taraf olduğunu anımsatarak, “karbon nötr” hedefini de, Türkiye Cumhuriyeti’nin 130. yılını simgeleyen 2053 olarak belirlediğini ve bu hedefe de ulaşacağına inandığını söyledi.
Gelişmiş ülkelerin doğayı da sömürerek zenginleşmeyi içeren “vahşi kalkınma modeli”ni terk etmeye başladığına işaret eden Birpınar, “Önümüzde yeşil kalkınma devrimi dediğimiz devrim var. Aslında kalkınmış ülkelerin de fark ettiği şu; havayı, suyu kirleterek kalkındık ama bu doğru değilmiş artık çevreyi koruyarak kalkınma modeli benimsemek gerekiyor” diye konuştu.
“1 Derecelik Artış, Orman Yangınlarını %47 Artıracak”
Bırakılan çöpten, yanan ormanlara, kesilen ağaçlara kadar birçok etkenin iklim değişikliğine yol açtığına işaret eden Birpınar, son yıllarda artan orman yangınlarındaki artışın nedeninin de küresel ısınmadan kaynakladığını söyledi: “Haziran ayında Akdeniz havzasında sıcaklık eğer mevsim normallerinin bir derece üstüne çıkarsa orman yangınlarının %47, 2 derece üzerine çıkarsa %67, 3 derece üzerine çıkarsa %97 artacağını ortaya koyan Birleşmiş Milletler raporu var. Çünkü sıcaklıklar artıyor, nem azalıyor ve rüzgar var. Yani ormanlar çıra gibi oluyor. Herhangi bir sebeple tutuşabiliyor. Dolayısıyla buna yapabilecek bir şey yok. Uzun vadede bizim bu sıcaklık artışını düşürmemiz gerekiyor. Ama mevcut değişik iklim tepkilerine de adapte olmak zorundayız. Birincisi emisyonları azaltmamız lazım. İkincisi de maalesef bu değişim iklimine uyum sağlamamız lazım. Hep beraber değişen iklime uyum sağlamak zorundayız.”
Çevre kirliliği ve iklim değişikliğinin sadece Türkiye veya AB ülkelerinin değil, tüm dünyanın sorunu olduğunu belirten Birpınar çözümün de ortak aranması gerektiğini vurgulayarak AB’ye “fonları kesmeyin” çağrısı yaptı: “AB’deki dostlarımıza şunu söylüyoruz; Siz bizim çocuklarımıza vize yok diyorsunuz, ama kirliliğimize vize koyamazsınız. Biz kirletirsek size gelir. Onun için çevre fonlarını kesmeyin, destek olun, ısrarla bunu söylüyoruz. Çünkü ben suyu kirletirsem, bir gün sonra Yunanistan’a, iki gün sonra İtalya’ya, üç gün sonra da İspanya’ya gidiyor. Veya havayı kirlettiğim zaman aynısı sana geliyor. Dolayısıyla çevreyle ilgili fonlarda çevre meselesi sınır tanımayan bir meseledir. Siyaset üstü bir meseledir.”
Türkiye’nin yükümlülüklerini yerine getirmek konusunda kararlı olduğunu, ancak bunun için de desteğe gereksinimi olduğunu vurgulayan Birpınar, Türkiye’nin çevre altyapısı konusunda AB standartlarına gelebilmesi için kişi başı 1000 euroya gereksinimi olduğunu vurguladı: “Yani bu 80 milyar avro civarında bir para demek. Biz bunu yapmazsak sizin orası da kirlenecek. Türkiye’nin çevreyle ilgili iyi niyetle yapılmış projelerinin AB tarafından durmadan desteklenmesi gerektiğini ifade ediyorum.”