Yeni belgeler BP, Shell ve Equinor’un İngiltere hükümet yetkilileri ile görüşmeler yaptığını gösteriyor.
Fosil yakıt firmaları, İskoçya’da yapılacak önemli küresel iklim görüşmelerinin bir parçası olmak amacıyla Birleşik Krallık hükümet yetkilileriyle bir dizi özel toplantı düzenledi.
Belgeler, dünyanın en büyük kirletici şirketlerinden bazılarının hükümete lobi yaptığını ve COP26’da yer almaları karşılığında para teklif ettiklerini ortaya koydu. Şirketler aynı zamanda Birleşik Krallık yetkilileri ile dünyadaki diğer hükümetler arasında aracı olarak hareket edebileceklerini de iletmişler.
Hükümet, gelecek yıla ertelenen Glasgow zirvesine hazırlık yapmadığı için geniş çapta eleştirildi ve hükümetin geçen yılki en az 13 toplantısında zirveyi üç fosil yakıt firması ile tartışmak için zaman bulmasının ortaya çıkması endişe yarattı.
Bilgi edinme özgürlüğü mevzuatı kapsamında toplantıların ayrıntılarını alan Culture Unstained’tan Jess Worth “COP26’yı düzenleyenler, ‘daha düşük karbon dünyasına doğru pozitif değişim sağlayan’ ortaklar istediklerini söylüyorlar ancak bu ortakları yeni fosil yakıt çıkarma faaliyetlerine milyarlarca yatırım yapanlar oluşturuyor” dedi.
Worth, “Artık petrolün hükümete yönelik gizli kanalının rahatsız edici boyutu ortaya çıktı. COP birimi dediklerinin arkasında durmalı ve fosil yakıt endüstrisiyle sponsorluk anlaşmalarını reddetmelidir. Paris iklim hedeflerini karşılayacaksak, yalnızca fosil yakıt üretimindeki acil kesintiler bunu sağlayabilir ancak petrol sondajını sürdürmeye kararlı olanlar zirveye sponsor oluyorsa bunu sağlayamayız” diye ekledi.
Hükümet henüz COP26 için herhangi bir sponsora karar vermedi, ancak olası sponsorlar için kriterler belirledi ve tekliflere açık. Kriterler, petrol şirketlerini ve diğer fosil yakıt çıkarları olan sponsorları açıkça yasaklamıyor; ancak kriterler şirketlerin ” inandırıcı bir kısa vadeli eylem planıyla birlikte 2050 veya daha erken bir tarih itibarıyla iddialı net sıfır taahhütler belirlemiş olmaları” gerektiğini belirtiyor.
Belgeler, üç şirketin – BP, Shell ve Equinor – geçtiğimiz 12 ay içinde düzenli olarak yetkililerle görüştüğünü gösteriyor.
Hükümet, yetkililerin aynı dönemde sivil toplum gruplarıyla kaç kez görüştüğünü söylemeyi reddetti. Ancak geçen ay milletvekilleri tarafından sorgulandığında, COP26 Başkanı Alok Sharma, STK’lara ve aktivistlere söz hakkı verecek bir sivil toplum forumu kurma çabalarına da dikkat çekti.
Güney ülkelerinden yerli halk ve aktivistlerin yer aldığı bir COP Dostları (A Friends of COP) grubu kurulurken, iki genç aktivistin eş başkanlık ettiği “sivil toplum ve gençlik danışma konseyi” nin ilk toplantısı bu ay yapılacak.
COP26 başkanlığını İngiltere ile paylaşan İtalyan hükümeti de bu çalışmaların bir kısmını üstleniyor ve önümüzdeki Eylül ayında Milano’da COP öncesi bir gençlik etkinliği düzenleyecek.
Bir BP sözcüsü, hükümetin COP26 başkanlığını resmi olarak başlatmasından günler sonra, Şubat ayında şirketin 2050 yılına kadar net sıfır emisyon elde etme taahhüdüne işaret etti.
Sözcü, “Yeni iddiamızı ve hedeflerimizi ortaya koyarken, BP’nin hem iklim politikası oluşturmak hem de bu politikayı savunmak için önemli bir rol oynayacağına inanıyoruz. İngiltere’nin başkanlığını ve COP26 toplantısının ev sahipliğini destekliyoruz ve stratejimiz doğrultusunda COP sürecini desteklemeye yardımcı olmak istiyoruz ” dedi.
Shell, hükümetle COP26’ın görüşüldüğü en az iki toplantı yaptı – biri Lahey’deki Birleşik Krallık büyükelçisi Peter Wilson ile akşam yemeği sırasında, diğeri BEIS’teki yetkililerle. Belgeler ayrıca bakanlar ve yetkililerle daha az resmi olan diğer “buluşmalara” da atıfta bulunuyor.
Daha önceki birkaç zirveye katılan ve, Pukatawagan olarak da bilinen, Mathias Colomb Cree Nation üyesi Clayton Thomas-Müller, petrol şirketlerinin katılımının “neredeyse ABD’nin karbon emisyonlarının azaltılmasına yönelik anlamlı bir küresel anlaşma hedefini engelleme rolü kadar yıkıcı ve sorunlu olduğunu” söyledi
350.org’da kampanya yürüten Thomas-Müller “Bu şirketler, gerçekte küresel iklim krizinden; yerel ekosistemler, yerli insanlar ve hakları üzerindeki yıkıcı etkilerden doğrudan sorumlu olduklarından kendilerini sorumlu firmalar olarak yansıtmak istiyorlar. Büyük petrol şirketlerinin, yakında dünyanın dört bir yanındaki mahkemelerde sorumlu tutulacağı gerçeğiyle ilgili çarpıklık oluşturan veya kafa karışıklığı yaratan herhangi bir bağlamda yer almasına izin verilmemeli” dedi.