;
Politika

Bir Sürdürülebilirlik Dersi: Fordlândia

Henry Ford’un Amazon’un ortasına kurduğu ütopik kasabası Fordlândia, aslında bugün bize ekosisteme ve biyolojik çeşitliliğe müdahale etmenin nasıl vahim sonuçlar doğurabileceğine dair bir ders olmalıydı. Bunun yerine insanlık koronavirüsle bir kez daha sınav vermeyi tercih etti.

YAZI: S. Sena AKKOÇ

Henry Ford, 1928’de Amazon’un yerli halkına yeni bir hayat tarzını ta­nıtmak için Fordlândia adını verdiği ütopik kasabasını kurdu. Ford Motor Company araçlarına kauçuk sağlamak için vahşi ormanın ortasına kurduğu bu kasaba, Ford’un Brezilya halkını mede­nileştirmek için yürüttüğü deneysel bir proje haline geldi. Ford’un hayalindeki şehir, her şeyin kontrol altında olduğu bir yerdi; herkesin sosyal ve ekonomik koşulları, saygın bir hayat sürmeye ye­tecek düzeyde olacaktı.

1920’lerde yerli seri üretime ve artan tüketici harcamalarına dayalı ekono­mik büyüme, ABD’yi dönemin en büyük gücü haline getirmişti. Frede­rick Taylor ve Henry Ford’un devrim yaratan üretim metotlarıyla geliştirdiği otomobil endüstrisi, temelde Adam Smith’den ilham alarak, fabrika işlerini alt birimlere bölüyor, vasıfsız işgücü­nün istihdam edilmesini ve daha fazla iş yaratılmasını sağlıyordu.

Yeni bilimsel ve verimli üretim mo­delinin ilk ürünü, Ford River Rouge Complex’de üretilen Model T (1908) oldu. Maliyetinin olabildiğince düşü­rülmesi ve kâr payının çok yüksek olması nedeniyle Model T, üretildiği zamana göre benzersiz bir projeydi çünkü kendi fabrika işçileri dahil her­kesin satın alabileceği bir fiyatta satılıyordu.

Henry Ford yalnızca üretim miktarıyla değil, ürünlerine olan talebi artırmakla da ilgileniyordu. Şirketini kârlı kılmak için alıcılara ihtiyacı vardı; bu yüzden “günde beş dolar” sistemiyle fabrika­sında kendine yeni tüketiciler yarattı. Yüksek maaşlar, işçilerin cebinde bir miktar para kalmasını sağlarken; Ame­rikan rüyasının arabalı aile imajı da işçilere Ford’un otomobillerine sahip olmak için bir neden veriyordu. Böy­lece vasıfsız işçilere yaptıkları sıkıcı ve tekrarlayıcı görevler de unutturuluyor, işçilerin motivasyonları artırılıyordu.

Ford, işçilere hem teknik donanımla­rını artırmak hem de itaat etmeyi öğ­retmek için eğitim programları veriyor, işçileri gözlemlemeleri ve kontrol et­meleri için de kurduğu sosyoloji bölümünü görevlendiriyordu. Böylece her işçinin düzgün bir Ameri­kan hayatı yaşadığından, göçmen işçile­rin kapitalist Amerikan hayatına uyum sağladıklarından emin oluyordu. Bu­nun hem işçileri üretken hale getirerek hem de çalışanları homojenleştirerek verimliliği artıracağına inanılıyordu.

Hatta bir raporda, Mustafa adlı göç­men işçinin nasıl şalvarını çıkarıp eski hayatını bıraktığı ve modern bir Ame­rikalı gibi giyindiği ve yaşadığından bahsediliyor. Yine aynı raporda, Henry Ford’un Mustafa’ya mutlu bir hayat lütfettiği de yazıyor.

Rekabetin Getirdikleri

Ancak 1920’lerin sonlarına doğru in­sanların lüks tüketmeye ve daha özel tasarımlar aramaya başlamasıyla, makineleri ve sistemi standart ürünler üretmek için düzenlenen Ford’un sektördeki liderliği sarsıldı. Araçlarına farklı renk seçenekler ve özelleştirilmiş tasarımlar ekleyen General Motors ile rekabet etmek için Ford’un farklı renk­lerde ürettiği Model A, yüksek maliyeti nedeniyle istenilen satış sayısına ulaşa­madı. Bir yenilgiyi daha kabul edeme­yecek olan Ford, maliyeti düşürmek için yeni bir yol bulmalıydı.

Zamanın Amerikan Ticaret Bakanı Herbert C. Hoover, ABD’li sanayici­leri British-Dutch Company’nin Gü­ney Asya’daki kauçuk tekeline karşı uyarıyor ve yatırımcıları, ABD bayrağı altında kauçuk üretimi yapmaya çağı­rıyordu. Ford, bu çağrıya Amazon’da bir koloni kurarak yanıt vermeye karar verdi.

Brezilyalı toprak sahipleri dönemin en zenginlerinden biri olan Henry Ford, topraklarında yatırım yapacağı için kendilerini şanslı görürlerken hükümet de yabancı yatırımın kendilerini gelişti­receğini düşünerek Ford’u vergilerden muaf tutuyordu.

Fordlândia’nın ilk yıllarında aşırı kau­çuk üretimi, fiyatları düşürerek işlet­menin kârlılığını sona erdirdi. Bunun üzerine Ford, araziyi araştırması ve kârı artıracak yöntemler bulması için bölgeye botanik uzmanlarından bir ekip gönderdi. Ekip sunduğu raporda bölgedeki insanlık dışı çalışma koşul­larından bahsedince Ford, bölgedeki işçilere yatırım yapmaya başladı. Ancak yaşam koşullarını düzeltmek için aşıl­ması gereken engeller; yağmur orman­ları ve el değmemiş doğaydı. 1928’de “Güney Amerika’ya para kazanmak için değil, bu harika ve bereketli top­rağın gelişmesine yardım etmek için gideceğiz” diyerek medenileştirme misyonunu ilan etti. “Fordlandia: The Rise and Fall of Henry Ford’s Forgot­ten Jungle City” kitabının yazarı Greg Grandin, Ford’un misyonunu şu şekil­de açıklıyor: “Ekonomik hedefler daha az ikna edici olduğunda veya anlaşıl­maz olduğunda, sosyal hedefler devam etmeyi haklı çıkaracaktır.”

Ford’un fethinden önce ilkel toplu­lukların doğayla uyum içinde yaşadığı yerlere elektrik, telefon ve her türlü teknoloji sağlanmasının yanı sıra sos­yalleşmek ve “gelişmiş Amerikan kül­türünü” öğretmek için dans kulüpleri, yüzme havuzları ve golf sahaları da yapıldı. Bölgede Amerikan tarzı evler, hastane, okul, otel ve kütüphane inşa edildi. Dans merkezlerinde ve tiyatro­larda yalnızca Amerikan eserleri göste­rildi, insanlara Amerikan edebiyatı ve şiiri okutuldu.

İşçileri sağlıklı ve üretken tutmak için (Amerikan beslenme düzenine uygun olmasa da) vejetaryen beslenmek, alkol yasağı, hijyen kontrolleri gibi uygulamalarının yanı sıra Ford, sırf ineklerden nefret ettiği için bebekle­re soya sütü vermek gibi zorlamalarda da bulunuyordu. Keyfi düzenlemele­ri, tebası üzerindeki gücüne güç kattı. Üzerlerindeki sıkı kontrole rağmen işçiler genellikle ücretleri, sağlık ve eğitim hizmetleri ve Ford olmadan asla sahip olamayacakları diğer kültürel fa­aliyetler hakkında iyi konuşuyorlardı. Her şey planlandığı gibiydi; Ford, me­deni Amerikan yaşam tarzının herkes için uygun olduğundan ve uygulanmasının kolay olduğundan emindi.

Her Şeye Hakim Olunabilir mi?

Yerleşimdeki ilk engeller, sıtma sal­gını ve şiddet oldu. Ancak yöneticiler her şeyi kontrol altına alınca Ford, bir kurtarıcı olarak gücünü iyice meşrulaş­tırdı. Bu, Ford’un doğaya hakim olma inancını güçlendirerek yöneticilere ve teknolojiye olan güveni artırdı. Ford, ormanı kontrol altına almak için doğa ve teknolojiyi bilimsel hesaplamalarla uyumlu hale getirebileceğine inanıyor­du.

Düz yolları ve organize tarlalarıyla her şeyi planlanmış olan kent, doğaya daha iyi hükmetmek için teknik bilgi ile ras­yonel bir düzen yaratmaya çalışılan bir yüksek modernizm projesiydi. Ancak Ford bir hata yaptı: Yöneticiler salgının ve toplumsal kaosun üstesinden gelse­ler de seri üretim, çok çeşitli ekolojik sistemlere sahip ormanlar için uygun değildi ve ormansızlaşma vebası engel­lenemedi.

Ekosistemin bozulmasıyla zararlı bö­cekler hastalıklar yaymaya başladı ve kauçuk bitkileri toprağı çamura çevirdi. Deneysel beslenme düzenle­ri yüzünden hastalıklara karşı daha da savunmasız hale gelen yerliler, Amerikan kültürünü hem fiziksel hem de zihinsel olarak benimseyemiyorlardı. Dokuz-beş kapitalist çalışma düzeni de sorun çıkarıyordu; yerliler, saate göre yaşamaya ve fabrika sınırları içinde Ford’un endüstriyel üretim yöntem­leriyle, özellikle de montaj hattıyla, çalışmaya alışkın değillerdi. Nihayet doğanın Ford’a karşı direnişine köylü­ler de katıldı ve isyanlar başladı. Bre­zilya hükümeti durumun farkındaydı fakat yatırımına güvendikleri Ford’u uyarma gücünden yoksundu. Bir süre sonra Ford, harabeye dönen araziyi Brezilya hükümetine geri sattı ancak Fordlândia deneyinin başarısız olduğu­nu hiçbir zaman kabul etmedi.

Ford Motor Company, İkinci Dünya Savaşı’na odaklanınca, kasaba da unu­tulup kaderine terk edildi. Bugün böl­gede yaşayan ve küçük ölçekli tarımla geçimlerini sürdüren birkaç kişi olsa da fabrikalar ve binalar kullanılamaz durumda.

Ford, vahşi doğayı evcilleştirme ve Brezilya halkına yeni bir yaşam biçimi getirme girişiminde endüstriyel üreti­min, bilimsel yönetimin ve uygarlaştır­ma misyonunun sınırlarını göremedi. Fordlândia bir başarısızlık olabilir an­cak yerli halkın kapitalist yatırımcılar altında itaatle çalıştırıldığı birçok tesis var; halkın toprakları sömürülürken kültürleri de yeni getirilen düzenle al­tüst ediliyor.

Beyond Fordlândia belgeselinin yö­netmeni Marcus Colón’a göre Ford’un hayali, bugün Amazon’da soya fasulyesi üretimiyle yeniden doğdu; şimdi orma­nı, ekosistemi ve biyolojik çeşitliliği yok ederek yerli halkı zehirleme sırası soya fasulyesinde…

Kaynakça

Bell, W. Tom. Fordlandia: Henry Ford’s Amazon Dystopia. Feb. 19, 2013. https://fee. org/articles/ fordlandia-henry-fords-amazon-dystopia/

Colón, Marcus. Five Reasons Why Henry Ford’s Failure in Brazil Still Matters Today. December 14, 2017. http://edgeeffects.net/ fordlandia/

Fordlândia. Wikipedia, The Free Encyclopedia. https://en.wikipedia.org/wiki/ Fordlândia. Grandin, Greg. Fordlandia: The Rise and Fall of Henry Ford’s Forgotten Jungle City.

Henry Ford’s Failed Town Fordlandia. Aug. 30, 2011. https://sometimes-interesting. com/2011/08/30/henry-ford’s-failed-town-fordlandia/

Loizides, Georgios. Making Men at Ford: Ethnicity, Race and Americanization during the Progressive Period. Michigan Sociological Review

Reed, Drew. Lost cities #10: Fordlandia – the failure of Henry Ford’s utopian city in the Amazon.Aug. 2016. https://www.theguardian. com/cities/2016/aug/19/lost-cities-10- fordlandia- failure-henry-ford-amazon

Scott, James. “Soviet Collectivization, Capitalist Dreams”, in Seeing Like a State: How Certain Schemes to Improve the Human Condition Have Failed. 1998