Koronavirüs salgınının tüm dünyaya yayılmasıyla, acil bir kriz durumunda nasıl eylemler alınması gerektiği görüldü. Bilim insanları, koronavirüs krizi yatıştırıldıktan sonra iklimsel çöküş, yoksulluk ve eşitsizlik ile derhal mücadele edilmesi çağrısında bulunuyor.
University College London’da epidemiyolog ve kamu sağlığı profesörü Sir Michael Marmot, koronavirüs krizinin hükümetlerin neler yapabileceğini ve geçmişte alınan politikaların sonuçlarını ortaya çıkardığını söylüyor.
Extinction Rebellion (Yokoluş İsyanı) ve Plan B’nin sanal ortamda gerçekleştirdiği röportajında, Marmot “Son yıldır hükümetlerin öncelikli hedefi kemer sıkma olurken, en kötü senaryonun yaşanma beklentisi de azaldı. Sağlık, toplumumuzun doğası hakkında çok temel bir şey söylüyor. Hükümetlerin peşinde koştuğu şey daha kötü bir toplum yaratmaktı. Amaçlanan bu olmayabilirdi, ama ortaya çıkan buydu” dedi.
İklim Haber'i Telegram'da Takip Edin!İklim Haber'i Linkedin'de Takip Edin!
Ancak koronavirüse verilen cevap, hükümetlerin işleyişine dair yeni bir yolu ortaya çıkardı. Marmot, “Covid-19 ile, kemer sıkma üzerine olan her şey odaktan çıktı ve kemer sıkmanın bir seçim olduğunu gösterdi. Hükümet, koronavirüs krizi bağlamında her şeye para harcayabilir. Ancak iklim krizi, yavaş yavaş yaşanan bir mesele olarak görülüyor ve koronavirüste olduğu gibi bir mücadele söz konusu değil. Koronavirüs bir şeyleri değiştirebileceğimizi gösterdi. Statükoya geri dönmemeliyiz” şeklinde konuştu.
Son 10 yılın kemer sıkma politikalarından sonra yaşam beklentisinin 21. yüzyılda ilk kez düştüğünü ortaya koyan, Marmot’nun yürüttüğü, Marmot’nun Yaşam Beklentisi İncelemesi, Birleşik Krallık ve diğer ülkelerin, sağlıkta eşitliğin bütün politika uygulamalarının odağına konması için baskı yapmıştı. Çünkü Marmot sağlığın politikaların merkezine alınmasıyla hem çevresel hem sosyal hem de sağlık hizmetlerinde daha iyi sonuçlara yol açacağını belirtiyor.
Birleşik Krallık’ın 2000-2008 yılları arasındaki bilim danışmanı Sir David King, 2001 yılında çiftçiliğe büyük darbe vuran şap hastalığı salgınını hatırlatarak hükümetlerin, para kurtarmak adına yaptıkları eylemleri çok çabuk unuttuğunu ve koronavirüsten öğrenilmesi gereken dersler olduğunu belirtiyor.
King, danışmanlığı süresince iklim bilimciler ile birlikte çalışarak 2000’lerin başında, Birleşik Krallık’ta ilerleyen yıllarda sellerin daha sık yaşanacağı uyarısında bulunarak yeni bir ulusal plan ve savunma üzerine daha çok bütçe ayrılması yönünde baskı uygulamıştı. Ancak 2008 ekonomik krizinin ardından kemer sıkma politikaları, birçok sel önleme projesinin hasıraltı edilmesine ve uyarıların dinlenmemesine neden oldu. Sonucunda, bilim insanlarının öngördüğü gibi, seller daha korkunç bir seviyeye geldi.
King ayrıca, 2016 yılında hükümeti büyük bir virütik pandemi hakkında da uyarmış ve hazırlıklı olunmasını söylemişti. “2016 yılındaki bir rapor, hastanelerimizin bu ölçüde bir salgın içir yetersiz olduğunu gözler önüne seriyordu ancak rapor kamuya sunulmadı. İklim krizinin de insanların düşündüğünden çok daha ciddi olduğunu düşünüyorum” dedi.
King, bilim danışmanlığı görevinin ardından ise hükümetin iklim değişikliği özel temsilcisi olarak hizmet etti ve 2015 Paris Anlaşması’nın yürürlüğe girmesi için baskıda bulunan uzmanlardan biriydi.
King ayrıca, II. Dünya Savaşı sonrası ekonomik toparlanma planlarına işaret ederek hükümetlerin, koronavirüs geçtikten sonra fosilsiz bir ekonomiye ayak uydurması için benzer planları göz önünde bulundurabileceğini vurguluyor.
Bazıları mevcut krizin geçici süreliğine emisyonları ve hava kirliliğini azalttığını söylüyor. Ancak Goldsmiths Üniversitesi’nde antropolog Jason Hickel “Enerji kullanımını ve endüstriyel üretimi azaltmamızın ekolojik anlamda faydaları var, ancak gözlemlenmesi gereken en önemli şey, bunun insanların hayatlarına zarar veren planlanmamış, kaotik bir şekilde gerçekleşmesi. İhtiyacımız olan şey, sıradan insanların aksine halihazırda varlıklı insanlara orantısız olarak fayda sağlayan gereksiz endüstriyel faaliyetleri azaltmak için planlı bir yaklaşım olmalı. Bu tür bir soruna yaklaşmanın çok daha adilce ve dikkatle planlanmış yolları var” diyor.
Uzmanlar, “Gelişmekte olan ülkeler, insan hayatına, toplumsal uyuma ve ekonomik hasara neden olan öngörülemez bir kolektif tehditle karşı karşıya. Büyük oranlarda ekonomik kayıplar yaşanacak, salgın hastalık devam ettikçe insanlar korkudan göç edecek ve bu da toplumsal çöküşe, şiddet ve güvenlik sorunlarına yol açabilir” diyor.
London School of Economics’te Uluslararası İlişkiler Enstitüsü başkanı Erik Berglof ise “ABD koronavirüsle mücadelede ekonomiyi düzeltmek adına 2 trilyon dolardan fazla -belki de 6 trilyon dolara kadar çıkabilir-harcayacaksa, dünyanın geri kalanı için de daha azı yetmeyecek. Şimdi belirli bir sayı vermek anlamsız. İhtiyacımız olan şey, mevcut uluslararası finans kurumlarına destek olmak için küresel finansmanı kullanmanın yeni ve yaratıcı yollarıdır” diyor.