Brüksel’in 19 belediyesi arasında en küçük alanda en yüksek nüfusa sahip belediyesi Saint-Josse-ten-Node’nin Yeşiller’den (Ecolo) Belediye Meclisi üyesi Jean-Michel Muhire, Belçika’nın yerel yönetim sistemi ile iklim ve çevre konularında bütçelemenin nasıl yapıldığı konusundaki sorularımızı yanıtladı.
YAZI: S.Sena AKKOÇ
Belçika’nın kendine has bir yerel yönetimler sistemi olduğunu biliyoruz. Bize kısaca Belçika ve Brüksel’in yerel yönetimler sisteminden bahsedebilir misiniz?
Belçika’da, en üst seviyede federal yönetim bulunuyor ve bu yapı sağlık, güvenlik ve diğer yapısal hizmetlerle ilgileniyor. Bu çerçevede yollar gibi yerel altyapıyla ilgilenen bölgesel yönetim de bulunuyor. Bu yapı aynı zamanda ekonomi ve çevre gibi konularla da ilgileniyor. En alt seviyede ise belediyeler bulunuyor. Örneğin sosyal konut hizmetleriyle ilgileniyoruz ama aynı zamanda çevreyle ilgili olarak binaların yenilenmesi veya güneş enerjisi finansmanı gibi konularda da söz hakkımız bulunuyor.
Elbette bir de bölgesel ve yerel yönetim arasında vilayetler (provinces) var. Brüksel’de vilayet yok ancak ülkenin kuzeyinde farklı rolleri bulunan vilayetler yer alıyor. Örneğin bunlar sel gibi afetler yaşandığında belediyelerle birlikte acil yardım programları yürütüyor. Bu vilayetlerin yönetimi biraz daha karmaşık. Ancak belediyeler, en alt yönetim yapısı olmaları ve yurttaşlara yakınlığı nedeniyle çok önemli yapılar çünkü yurttaşlarla sürekli etkileşim içinde. Eğer kamu eğitimi, şehircilik ve okullar üzerine çalışıyorsanız bunun çok büyük avantajları oluyor.
Bunun çok önemli olduğunu düşünüyorum. Türkiye’de, yerel yönetimlerin böyle bir avantajı yok. Aynı zamanda Türkiye’de yerel yönetimler vergi toplayamıyor ancak Belçika’da durum böyle değil. Vergi toplayabildiğiniz gibi bütçe ayarlamasını da yerelin önceliklerine göre organize edebiliyorsunuz. Siz de bütçe ile ilgilenen bir meclis üyesi olduğunuz için soruyorum, Saint-Josse-ten- Noode’de bu nasıl oluyor?
Evet, biz vergi toplayabiliyoruz. Saint- Josse’nin en büyük geliri vatandaşların ödediği vergilerden geliyor. Aynı zamanda işletmelerden de ofis metrekarelerine göre vergi alıyoruz. Bu da 25 milyon euroya kadar çıkan asıl gelirimiz. Bütçelemeye gelince, bu gelir bölgesel ve federal yönetimden gelen sübvansiyonlarla birleşiyor. Bu sübvansiyonların büyük kısmı, okul veya yol yapımı gibi altyapıya gidiyor çünkü bu sübvansiyonlar buralarda kullanılmak üzere geliyor. Tüm bunların dışında bir de -yüzme havuzu vb. gibi kamu işletmelerimiz bulunuyor, onlardan ayrıca bir gelirimiz oluyor.
Çevre konularında bu bütçeyi nasıl kullanıyorsunuz, örneğin atık yönetimi konusunda?
Örneğin Brüksel’de atık yönetimi, bölgesel yönetim tarafından gerçekleştiriliyor. Belediyeler bunun için ayrıca personel çalıştırmıyor. Bu sebeple bütçede çok büyük bir yer işgal etmiyor. Özellikle yüzölçümü küçük ama yaşayan insanın çok fazla olduğu Saint-Josse için atık yönetimi çok masraflı olurdu. Ancak şu anda bütçemizdeki yükü çok ağır değil.
Yeşil projelerle ilgili de birkaç soru sormak istiyorum. Yeşil projeleri belediyeniz fonlayabiliyor mu? Federal veya bölgesel yönetimden fon alıyor musunuz? Ya da uluslararası kurumlardan?
Yeşil projeler, şu anki belediye başkanı, belediye meclisi ve diğer seçilen üyelerinin üzerine çalıştıkları bir konu değil. Yeşil renovasyonlar veya binaların dönüşümü gibi konulara da ilgi duymuyorlar. Bu sebeple, ne yazık ki, Saint-Josse’de bu projelere çok yatırım olduğunu söyleyemeyiz.
Saint-Josse’nin Belediye Meclisi’nde muhalefet sıralarındasınız. İklim uyumu veya etki azaltma üzerine herhangi bir tartışma bulunuyor mu? Aslında bu soruyu Batı Avrupa’yı etkisi altına alan ve Belçika’da 42 kişinin ölümüne neden olan sel felaketinden dolayı soruyorum. İklim değişikliğine yanıt vermek üzere herhangi bir belediye faaliyeti yapılıyor mu?
Saint-Josse’nin topografisi kendine has. Belediyemiz bir vadide yer alıyor ve ortasından Maalbeek nehri geçiyor. Son yıllarda büyüyen bir kent olarak, nehir yatağına yollar yaptık. Aynı zamanda iki tarafında yer alan tepeciklerde, nüfusun büyük çoğunluğunun konakladığı binalar bulunuyor ve tüm bunlar yoğun nüfusla birleşiyor. Ancak belediyenin herhangi bir sel uyum programı bulunmuyor. Uzun dönemde birçok iklim krizi etki azaltma eylemi bulunuyor ve genel olarak binalarda enerji dönüşümü üzerine odaklanıyor. Böyle bir sel uyumuna odaklanılmaması aslında çok üzücü. Ancak biz, Yeşiller olarak eylülde başlayacak belediye meclisi çalışmalarında, iklim krizine ve olası yan etkileri üzerine bir gündem talep edeceğiz çünkü, sellerin şiddetli yağış alan günlerin ardından geldiğini ve kanalizasyonun yetersizliği nedeniyle sokakları doldurduğunu gördük. Saint Josse’de su tahliye edilemedi çünkü drenaj noktaları belediyenin her yerine dağılmıyor ve suyu absorbe edebilecek kadar çok yeşil alanımız yok, üstüne beton döktüğümüz yeşil alanlar var… Sel suyunu tahliye edecek ve temizleyecek bir sistemimiz yok.
Elbette sel, iklim krizinin tek sonucu değil, diğer aşırı hava olayları ve onların sonuçları da bekleniyor. Bize iklim krizine uyum ve etki azaltma konusunda örnek bir proje vermeniz mümkün mü? Örneğin, olası bir sıcak hava dalgası için bir eylem planınız bulunuyor mu?
Ne yazık ki bu endojen bir yapılanma, yani adaptasyon söz konusu olduğunda, yereller kendi problemlerine yönelik çalışma yapabiliyorlar ancak bu zorunlu değil. Saint-Josse’de de uyum ve etki azaltma planları yapılmış değil. Belediye olarak herhangi bir planımız yok ancak federal seviyede, federal uyum ve etki azaltma planlarımız bulunuyor. Bu planda, yerelin ne yapacağı da yazıyor ve yerele sıcak hava dalgası gibi olayların dışında 2030’a kadar seragazı emisyonlarını azaltma ve 2050’ye kadar net-sıfır olma gibi konularda da strateji geliştirmesi için yardımcı oluyor. Ama dürüst olmak gerekir ki, Saint-Josse’de böyle bir plan yok.
Peki Brüksel’in başka bir belediyesinde var mı?
Brüksel’de, hareketliliğin seragazı emisyonlarını azaltma ve bu sebeple iklim krizinin etkilerini azaltma konusunda bir çalışma var. Düşük emisyon bölgelerimiz var ve buralara yüksek emisyonlu araçlar giriş yapamıyor. Bölgede düşük emisyon alanlarının olması, iklim krizinin etkisini azaltma konusunda iyi. Ancak uyum dendiğinde somut bir örnek veremiyorum. Ülkenin kuzeyi iklim krizinden çok etkilenmiyor. Bizim için deniz seviyesinin yükselmesi, yerel halk ve belediyeler için daha büyük bir tehdit. Bu yüzden insanları deniz seviyesinin yükselmesinden korumak için kuzeyde duvarlar inşa ediliyor. Bu sebeple, uyum konusunda en iyi planlar bölgesel yönetimde yer alıyor. Uzun dönemli politikalar, öncelikle bölgesel seviyede -Belçika’da üç bölge var – hazırlanıyor ve ardından bunlara göre ulusal seviyede işleme alınıyor.
Daha önce de belirttiğiniz gibi yerel yönetimler vatandaşlara en yakın birimler. İklim planları konusunda herhangi bir kamu talebi bulunuyor mu? Çünkü iklim değişikliğinin etkilerini henüz görmediğiniz için iklim eylem planlarınızın da bulunmadığını söylediniz.
Belediyeye göre değişiyor ancak bölgesel seviyede Brüksel’de daha fazla insanın daha az araç olan bir kent istediğini rahatlıkla söyleyebilirim. İnsanlar, araçsız sokaklardan çok memnun çünkü her şeyden önce araba çarpması ihtimali ortadan kalkıyor. Brüksel’in hafif hareketlilik planı, yerel halk tarafından onaylanıyor. Saint-Josse’de de birçok insan arabalardan memnun olmadıklarını söylüyor. Saint-Josse zaten en yoğun araba kazası oranına sahip belediye çünkü yönetim, araç hızını 30 km/saate indirmek konusunda isteksiz. Yerel halk ise yayalar için daha fazla alan istiyor ve bu kadar çok araç görmek istemiyor. Genel olarak halk, belediyeye direkt olarak seragazı emisyonlarını azaltmaları talebinde bulunmuyor ancak araçların azaltılması ve yayalar için daha fazla alan gibi dolaylı yollardan taleplerde bulunuyor.
Yani bunu daha iyi bir çevre olarak algılıyorlar, iklim krizinin etki azaltma planı olarak değil.
Evet, kesinlikle.
Eklemek istediğiniz başka bir şey var mı?
Yeşiller ve Saint-Josse’deki Yeşiller olarak her zaman şeffaflıktan yanayız. Yerel yönetimlerdeki her konunun şeffaflıkla ele alınması gerektiğine inanıyoruz. Özellikle Saint-Josse’nin yönetimine seçilmiş insanlar olarak daha fazla şeffaflık sağlamaya çalışıyoruz. Vatandaşların yerel politikaları daha iyi anlamasını sağlamak üzere vatandaş katılımını iyileştirmek, şeffaflığın en önemli iddiasıdır. Bunun altını özellikle çizmek isterim.
Hava kirliliği ile fiziksel rahatsızlıklar arasındaki bağ üzerine daha önce birçok araştırma yapılmıştı. Ancak yeni…
Küresel kömür talebinin bu yıl rekor seviyeye ulaşmasının ardından 2027'ye kadar yatay bir seyir izleyeceği…
Türkiye’de 10 kentte enerji şirketlerinin projeleri için acele kamulaştırma kararı verildi. Niğde, Ankara, İstanbul, Sakarya,…
Dünyanın ortalama sıcaklığının orta vadede 1,5 dereceden öte 2 dereceyi de geçebileceğini belirten Prof. Dr.…
Karbon emisyonları azaltımı hedeflerini açıklayan Kanada hükümeti, resmi danışma kurulunun tavsiye ettiği miktarın altında bir…
Türkiye’de son yıllarda birçok göl ve su kaynağında yaşanan kuraklık, Salda Gölü'nde de derinden hissediliyor.…