Berlin’de Petersberg İklim Diyaloğu konferansında bir araya gelen üst düzey diplomatlar, hükümetlere yeşil dönüşümün ekonomik büyüme ve barış adına sunacağı önemli fırsatları değerlendirme çağrısında bulundu.
Bu hafta, Birleşmiş Milletler (BM), Almanya ve Brezilya, hızla ısınan bir gezegende ve aynı anda zorlu jeopolitik zamanlardan geçtiğimiz şu günlerde, iddialı bir iklim eyleminin ulusal ve ekonomik güvenlik faydalarını dünyaya anlatmak için diplomatik güçlerini birleştirdi.
Berlin’deki Petersberg İklim Diyaloğu konferansına hitaben video bağlantısıyla konuşan BM Genel Sekreteri António Guterres, küresel ısınmayı 1,5 derece ile sınırlamak için ülkelerin Eylül ayına kadar yeterince güçlü yeni ulusal iklim planlarını sunmalarını ve gelişmekte olan ülkelere verdikleri mali yardım sözlerini yerine getirmelerini istedi. Gutteres şöyle devam etti:
“Dünyayı bu zor zamanlarda yönlendirmeye istekli ve hazır olan herkes için ödüller mevcut. Bu fırsatı yakalamanızı ve o ödülleri elde etmenizi tavsiye ediyorum.”
Hem Guterres hem de BM iklim şefi Simon Stiell, Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı (IRENA) tarafından paylaşılan ve 2024’te yenilenebilir elektrik kapasitesinde, çoğunlukla güneş ve rüzgar enerjisi olmak üzere %15,1 oranında bir rekor artış gösteren yeni verilere vurgu yaptılar.
Temiz Enerji Geçişi Avrupa Ekonomisinin Motoru Olabilir
Tüm olumlu gelişmelere rağmen, IRENA, ilerlemenin hâlâ 2030 yılına kadar yenilenebilir enerji kapasitesini üç katına çıkarmak için gereken temiz elektrik miktarına ulaşamadığını hatırlattı ve bu hedefe varmak için yıllık %16,6’lık bir genişleme gerektiğinin altını çizdi.
Stiell ayrıca geçen yıl Asya’daki yenilenebilir enerji büyümesinin Avrupa’daki büyüme hızının iki katı olduğunu belirterek ekledi:
“Geçen yıl 2 trilyon dolara ulaşan küresel temiz enerji patlamasında, sunulan temettüler devasa. Temiz enerji geçişi, yeni büyüme kaynaklarının yaşam standartlarını desteklemek için kritik olduğu böyle bir dönemde ve önümüzdeki on yıllar boyunca Avrupa’nın ekonomik motoru olabilir.”
Öte yandan, yeşil dönüşümü gerçekleştirmemenin ve iklim krizine müdahale etmemenin, Avrupa’nın gayri safi yurtiçi hasılasını (GSYİH) yüzyıl ortasına kadar %2,3 oranında düşürebileceği uyarısında da bulunan Stiell, bu durumu “kalıcı bir durgunluk tarifesi” olarak nitelendirdi.
Avustralyalı ekonomist Steve Keen ise sürdürülebilir kalkınma konularına odaklanan bir haber platformu olan Climate Home’a yaptığı açıklamada, Stiell’in belirttiği rakamın muhtemelen normalden daha az olduğunu ifade etti.
Berlin’de gazetecilere konuşan Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock da, “İklim koruması ve ekonomik büyüme birbirine zıt değildir” diyerek, Avrupa’nın temiz teknolojilerin “potansiyelinden faydalanmak” istediğini belirtti. Baerbock, “Eğer diğerleri, örneğin ABD, dışarıda kalmak isterse, bu onların kararıdır” dedi.
Güçlü İklim Eylemi Ekonomiye Katkı Sunacak
BM Kalkınma Programı (UNDP) ve Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) tarafından ortaklaşa yapılan yeni bir araştırma, ülkelerin Paris Anlaşması hedeflerini karşılayacak yeni ulusal iklim eylem planlarını (NDC’ler) sunmaları durumunda, 2040 yılında dünya GSYİH’sının mevcut politikalara kıyasla %0.2 daha yüksek olacağını tahmin ediyor.
Araştırma, 2050 yılına kadar güçlü NDC’lerin iklim kaynaklı olay risklerini azaltacağını, önemli ekonomik kayıpları engelleyeceğini ve küresel GSYİH’yı %3’e kadar artıracağını, hatta bu miktarın 2100 yılına kadar %13 yükseltebileceğini belirtiyor.
UNDP Başkanı Achim Steiner, Salı günü Petersberg konferansında yaptığı açıklamada, büyüme oranlarının küçük gibi görünebileceğini, ancak bunların “milyarlarca” dolara dönüştüğünü söyledi. Ayrıca, enerji geçişi, gıda güvenliği ve diğer temel hizmetlere yapılan doğru yatırımlarla, 175 milyon insanın aşırı yoksulluktan çıkarılacağını ekledi.
İklim Krizi Ulusal Güvenlik Sorunu Yaratıyor
Brezilya’da Kasım ayında gerçekleşecek COP30’un Başkanı André Aranha Correa do Lago da, kamuoyuna iklim eyleminin faydalarını açıklamak ve toplumun her seviyesini kendi ülkelerinin planlarını uygulamaya dahil etmek için yeterince çaba harcanmadığını belirtti. Lago sözlerine şöyle devam etti:
“Bu yüzden, mümkün olduğunca daha çok yerel yönetimin katılımını sağlamak istiyoruz çünkü onlar en nihayetinde bu BM müzakerelerinde verilen pek çok yönlendirmeyi ve çözümü uygulayanlar. Özel sektörün de payı önemli çünkü yeni işlerin yaratılması, yeni teknolojilerin benimsenmesi, bunların hepsi özel sektöre son derece bağlı.”
Avrupa Komiseri Wopke Hoekstra ise Paris Anlaşması ve BM iklim sürecinin iklim değişikliğini kontrol altına alma konusundaki katkılarını övdü, ancak ilerlemenin henüz yeterli olmadığını ve devam etmenin önemli olduğunu belirtti.
Öte yandan Almanya Dışişleri Bakanı Baerbock, iklim değişikliğiyle mücadelenin ekonomik faydalarının yanı sıra, zor bir güvenlik politikası olduğunu vurgulayarak, “Çünkü iklim krizi, kıt kara kaynakları, içme suyu ve diğer kaynaklar üzerinde çatışmaları körüklüyor ve bunlara neden oluyor” dedi. Baerbock, tam tersine, küresel ısınmada yaşanabilecek her bir santigratlık düşüşün dünyayı daha güvenli hale getireceğini savundu.
BM İklim Sorumlusu Stiell, iklim değişikliğini kontrol altına alma çabalarının küresel çapta başarısız olmasının, felaketleri tetikleyerek daha fazla bölgenin yaşanmaz hale getireceği, gıda üretiminin zarar görmesine yol açacağı ve bunun da milyonlarca insanın daha göç etmesine sebep olacağı uyarısında bulundu.