Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, İklim Şurası’nda alınacak kararlarla karbon fiyatlama mekanizmasının temel unsurlarının şekillendirilmiş olacağını söyledi.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından, Türkiye’deki iklim değişikliği ve alınacak önlemlerin konuşulduğu “İklim Şurası”, Konya’da başladı.
25 Şubat’a kadar devam edecek olan “İklim Şurası”na yurt dışından ve yurdun dört bir tarafından bilim insanları, bürokratlar, çiftçiler, üniversite öğrencileri katıldı.
Şura’ya katılan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, şura öncesi ‘Genç Oturum’ programında üniversiteli öğrencilerle buluştu.
Bakan Kurum, düzenlenen “İklim Şurası”nın ilk kez gerçekleştiğini belirtti. Konya’nın da iklim değişikliğinden etkilendiğini belirten Bakan Kurum, ”Bugün Konya’mız, iklim değişikliğinden çok derinden etkilenmektedir. Maalesef, kuraklıkla, susuzlukla, dev obruklarla yüzleşmiş, göllerini kaybetme riskiyle karşı karşıya kalmıştır. Fakat biz inanıyoruz ki; tarih boyunca nice zorluklar görmüş ama direnmiş bu şehir; iklim değişikliğiyle mücadelede de başarılı olacak, öncü olacaktır” dedi.
Bakan Kurum, 2050 yılına kadar 216 milyondan fazla insanın afetler nedeniyle yer değiştireceğini belirterek, ”Şehirlerimiz; sıcak hava dalgaları, meteorolojik afetler, kuraklık, su stresi gibi sayısı ve çeşidi her geçen gün artan olumsuzluklarla savaşıyor. Deniz seviyesinin yükselmesi, yangınlar, kuraklık ve diğer faktörler nedeniyle iklim göçleri başlıyor. Öyle ki; 2050 yılına kadar 216 milyondan fazla insanın afetlerden kaçmak için yer değiştireceği öngörülüyor. Bu büyüklükteki iklim göçleri; birçok ülkenin demografik yapısını değiştirecek, çözümü güç birçok sorunu beraberinde getirecektir. Hiçbir devlet tek başına, bu sosyal patlamaları, bu dev afetleri durdurabilme gücüne sahip değildir ” diye konuştu.
“Dünyanın Önünde Çok Kritik Bir Eşik Var”
Bakan Kurum, küresel ısınmanın 1,5 derecede tutulması gerektiğini belirterek, ”Dünyanın önünde çok kritik bir eşik var. O da küresel ısınmayı 1,5 derece sınırında tutabilmektir. 1,5 derece hedefi için küresel emisyonların 2030 yılında %45 azaltılması, 2050 yılında ise net sıfıra ulaşması gerekiyor. Bu hedefe ulaşmanın yolu, tüm ülkelerin 2030 yılına kadar her yıl %7,6 azaltım yapmasından geçiyor. Şura’da oluşan ortak kanaate göre el birliğiyle hızlıca 2022 yılında ülkemizin güncel Ulusal Katkı Beyanını ve Uzun Dönem Strateji ve Eylem Planımızı hazırlayacağız. Tüm istişareleri bitirip yıl sonuna kadar tamamlayacağız. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Sekretaryasına sunacağız” dedi.
Bakan Kurum, ”Şimdi önümüzdeki süreçte depolama, batarya, akıllı şebekelerin kurulumunu daha da arttırmalı, yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı üretim tesis sayımızı en yüksek noktaya taşımalıyız. Bu noktada ‘Uzun Dönemli Enerji Planı’nı acilen hazırlamalıyız. Şehirlerimizin enerji altyapılarının, daha verimli ve dayanıklı hale getirilmesine dair çalışmaları hızlandırmalıyız” dedi.
İklim dostu yatırımların payının artırılması için Türkiye Yeşil Faaliyet Standartlarını tanımlamak gerektiğini dile getiren Kurum, standartlara uyum güçlendikçe küresel yeşil finansman kaynaklarının en verimli şekilde Türkiye’ye çekilebileceğini belirtti.
AB’nin Avrupa Yeşil Mutabakatı kapsamında yeni büyüme stratejisi benimsediğini söyleyen Kurum, özellikle Sınırda Karbon Düzenlemesinin ihracatının %45’ini AB’ye yapan Türkiye için son derece hayati bir unsur olduğunu vurguladı.
Karbon fiyatlama mekanizması noktasında da kararlı bir adım atılması gerektiğine işaret eden Murat Kurum, Türkiye’nin bu piyasanın gelecek kurgusunda önemli aktör olacağını, Şurada alınacak kararlarla karbon fiyatlama mekanizmasının temel unsurlarının şekillendirilmiş olacağını söyledi. Kurum, karbon fiyatlamada Türkiye’yi aktör haline getireceklerini belirterek, çok taraflı kalkınma bankalarından, uluslararası kaynaklardan sağlanan iklim finansmanı fırsatlarını daha etkin bir şekilde edineceklerini ifade etti.
Bakan Kurum, sektörlere göre de yapılması gerekenleri anlatarak şunları söyledi: ”Sanayi sektöründe yeşil üretime geçiş ve yenilenebilir enerji kullanımının yaygınlaştırılması; enerji verimliliği, alternatif hammadde ve yakıt kullanımı önceliğimiz olmalıdır. Bilhassa demir-çelik, çimento, petrokimya gibi endüstri alanlarında yeşil hidrojen kullanımını yaygınlaştırmalıyız. Alternatif hammadde kullanılarak üretilmiş ürünleri, kamu alımlarıyla desteklemeliyiz. Ulaştırmada; demiryollarının taşımacılıktaki payının artırılması, hibrit araçların yaygınlaştırılması, yakıtta hidrojen dönüşümü gibi uygulamaları artırmalıyız. Sıfır emisyonlu toplu taşıma, bisiklet, lojistik taşımacılığı gibi ulaşım türlerinin kullanımını artıracak adımları kararlılıkla atmalıyız.”
Sıfır Atık
Sıfır atığa değinen Bakan Kurum, ”Döngüsel Ekonomi Eylem Planlarının hazırlanması ve sıfır atık hareketi; atığın azaltılması ve israfın engellenmesi açısından büyük önem arz ediyor. Artık ekonomik bir değer olan atık konusunda; döngüsel ekonomiye geçilmesi için finansal mekanizmaları hızlıca geliştirmeliyiz. Atık su ve katı atıkların yeniden kullanımı ile yağmur suyu toplama sistemlerinin inşasını hızlandırmak zorundayız. Yeni binalarda yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımını artırmak ve yeşil bina sertifikası ile neredeyse sıfır enerjili bina çalışmalarını geliştirmek için altyapımızı hızlıca oluşturmak mecburiyetindeyiz. Orman ve tarım arazilerinin yutak alan potansiyellerinin ölçülmesi, doğal karbon yutaklarının korunması için var olan politikalarımızı daha da güçlendirmeliyiz. Son olarak; iklim adaleti, iklim göçü ve adil geçişe dair ulusal tanımlamalarımızı acilen yapmalıyız” diye konuştu.
“Türkiye’nin Acilen Kapsamlı bir İklim Kanunu’na İhtiyacı Vardır”
Bakan Kurum, Türkiye’nin acilen kapsamlı bir iklim kanununa ihtiyaç olduğunu belirterek, ”İller Bankamızla yerel yönetimlerimiz için; Dünya Bankası ve JICA iş birliğiyle 20 milyar liralık finansman paketini 2022 yılının ilk yarısında belediyelerimizin hizmetine sunuyoruz. Tüm bunların yanında; İklim Şurası’nın katkı sağlayacağı çok önemli 2 temel meselemiz daha var. Biz bu konuları olmazsa olmaz görüyoruz. Nedir bu konular? İklim Kanunu ve Yerel Yönetimlerin Katkısı. Kanunlar, hukukun, devletin işleyişinin, kalkınmanın tek kaynağı değildir ama vazgeçilmez kaynağıdır. Bu sebepten; Türkiye’nin acilen kapsamlı bir İklim Kanunu’na ihtiyacı vardır. Hazırlıkları sürdürülen İklim Kanunu’nun Türkiye’nin önümüzdeki 100 yılını şekillendirecek çerçeve bir belge olacağına inanıyoruz. Şura üyelerimiz ve komisyonlarımız 7 farklı alana dair ortaya koyacakları yüzlerce farklı bakış açısından süzülerek gelen bilimsel altlıkları, İklim Kanunu’muza yansıtacaktır. Yüce Meclisimize tüm çalışmalarını, detaylarıyla sunacaktır” dedi.