;
Bilim Ekonomi Politika

Bahar Müjdelerle Geldi Ama Sıcaklıklar Artmaya Devam Ediyor!

Yazı: Barış Doğru, İklim Haber ve EKOIQ Yayın Yönetmeni

Beş farklı aşının varlığına rağmen COVID-19 halen özelikle kalkınmakta olan ülkeleri vurmaya devam ediyor, Brezilya’da COVID-19’dan hayatını kaybedenlerin sayısı 400 bini geçerken, Hindistan’da ikinci dalga her geçen gün bir tsunami olarak tarihi bir insani yardım krizine dönüşüyor. Haliyle, dünya bir yandan aşı ve patenleri tartışıyor, diğer bir yandan ise Bolsanaro ve Modi’nin popülistliklerinden ödün vermeyen kayıtsızlıkları devam ediyor.

Dünya, özellikle gelişmekte olan ülkeler yeni bir pandemi kışı ile mücadele ederken, Nisan ayı iklim eylemi konusunda yeni bir baharın habercisi oldu. En azından ABD’nin yeni başkanı Joe Biden’in İklim Liderler Zirvesi ile beraber ilk cemre havaya düştü. Zirvede Biden’ın duyurduğu ABD’nin 2030 yılına kadar %52 emisyon azaltım hedefi ve diğer birçok ülkenin açıkladığı yeni emisyon azaltım hedefleri -Kanada, Japonya, AB ve Birleşik Krallık hepsi %50 civarında emisyon azaltacak- bir yana, Zirvede Biden’ın  “işler işler işler” diyerek iklim eyleminin en önemli çıktısını yeni bir endüstriyel devrim olarak tanımlaması kritik bir gelişme oldu. Bu açıklama, iklim değişikliğine karşı harekete geçmenin, pandemi sonrası dönemin öncelikli gündemi olduğunu, detay değil ekonominin ve politikanın merkezine alındığının habercisiydi.

Glasgow’da 2020’de yapılması gereken İklim Zirvesi – COP26’nın ertelenmesi ile ötelenen iklim meselesi, pandemi halen gündemde öncelikli olmasına rağmen, Nisan ayı ile beraber yeni bir momentum yakaladı; en azından gelişmiş ülkelerde iklim eylemi için yeni bir umut, yeni bir bahar havası var. ABD’nin oyuna geri dönmesinin yanı sıra özellikle yanı başımızda, kıta Avrupası’ndaki somut gelişmeler yaşanıyor.

AB emisyonlarını 2030 yılına kadar %55 azaltmayı hedefleyen iklim yasasını onayladı ve hemen uygulamanın nasıl olacağı tartışmaları başladı. Diğer yandan Avrupa’nın en büyük ekonomisinde önemli politik gelişmeler yaşanıyor. Merkel’in 16 yıllık serüveni sona yaklaşırken, yeşil dalga sandığa da yansıyacak gibi. Almanya’da adaylar belirlendi; Eylül ayında yapılacak seçimlerde, Hıristiyan Birlik, Armin Laschet ile Yeşiller Annalena Baerbock ile yarışacak. Laschet’in adının açıklanmasıyla yapılan ankette, Yeşiller ilk defa birinci parti çıktı. Yeşiller Partisi’nin oyları beş puan arttı. Anket, Merkel’in partisinin oylarının %21’e kadar gerilediğini, Yeşiller’in ise beş puan artışla %28’e kadar ulaştığını gösteriyor. İklim değişikliği bir yandan hayatımızı her geçen gün daha da zorlaştırırken, diğer bir yandan ise yeni normalin politikalarını şekillendiriyor, politik oyunun kuralını belirliyor. Yeni Yeşil Düzen artık yeni normal.

Zirveler Birbirini Kovalıyor

Nisan bu yönüyle COP26’ya doğru yeni bir diplomasi sürecinin başladığının da habercisiydi. Nitekim Kasım ayındaki Zirveye kadar her ay iklim gündemli en az bir Zirve var. Mayıs’ta iklim meselesinin başından beri sıkı takipçisi olan Merkel son bir defa bir uluslararası iklim toplantısına ev sahipliği yapacak.

Mayıs takvimi özellikle yoğun. Petersberg İklim Diyalogu’nda çevre bakanları bir araya geliyor; toplantıda BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, Merkel ve Boris Johnson konuşma yapacak. Ay sonunda ise Uzakdoğu’da Güney Kore P4G Zirvesi’ne ev sahipliği yapacak, devlet liderleri ile iş dünyasından liderleri bir araya getirecek Zirvede önemli duyurular yapılması bekleniyor.

Bir yandan COP26’ya doğru önemli bir süreç başlamışken, madalyonun diğer bir tarafında ise derinleşen iklim krizi var. Bilim insanları bir yandan “1.5 derece hedefi halen mümkün” derken diğer bir yandan ise adımlarımızı hızlandırmamız gerektiğine dikkat çekiyor. Pandemi sürecinde, Brezilya’da ve Hindistan’daki popülist liderlerin başarısızlığı ve aşı patentleri üzerindeki tartışmalar da iklim eylemi konusunda önemli dersler içeriyor.

İklim değişikliği konusunda politikacıların ve toplum tüm kesiminin artık çok daha hızlı ve güçlü adımlar atması gerektiği açık. Bu adımlar sadece bir çevresel sürdürülebilirlik adımı değil; Times dergisinin Nisan kapağında ifade edildiği gibi “İklim her şeydir”. Ölü bir gezegende ekonominin varlığından söz edilemez; dolayısıyla liderlerin iklim konusunda kayıtsız kalma lüksü de yok.

Aynı zamanda iklim değişikliği için de ulus ve ulusal çıkarlar üstü bir dayanışmaya ihtiyaç var. Ancak Nisan ayında ülkeler ulusal somut hedefler ortaya koyarken ve bu dayanışmadan söz ederken, bu dayanışmayı kanıtlayacak düzeyde bir somut adım atılmadı. Yoksul ve gelişmekte olan ülkelerin dönüşmek için finansmana ve teknoloji desteğine ihtiyaçları var. Tıpkı COVID-19’dan kurtulmak için aşı başta olmak üzere birçok konuda dayanışma ve paylaşıma ihtiyaç duyulduğu gibi.

Okuma Önerileri:

Biden sadece sözde hedefler açıklamadı; 2 trilyon dolarlık topyekûn bir dönüşüm de başlattı. ABD bu hedefler nasıl tutturulabilir, onu tartışıyor.

Guardian gazetesi de Almanya’daki yeşil dalgayı masaya yatırdı. “Yeşil, Yeni Normal mi?

Gençler dünyanın dört bir yanında hükümetleri ve şirketleri, özelikle fosil yakıt şirketlerini dava ediyorlar. Örneğin bu hafta Almanya yüksek mahkemesi, Almanya’nın mevcut 2030 iklim planın yeterince net olmadığına ve bu durumun bir anayasa ihlali olduğuna karar verdi.

Fosil yakıt teşvikleri yine uluslararası basının gündeminde. BM Genel Sekreteri Guterres devletlerden kömür, doğalgaz ve petrole verdikleri desteklerini yeşil yatırımlara yönlendirmelerini istedi. COP26’ya giden yolda en önemli gündem maddesi de bu teşvikler olacak.