Penn State Üniversitesi’nde, önde gelen iklim bilimcilerden Michael Mann, her yedi yılda bir üniversite öğretim üyelerine verilen seyahat izni için gittiği Avustralya’da, iklim krizinin korkunç sonuçlarına bizzat tanık oluyor.
Bu makalenin orijinali Guardian’da yayımlanmıştır. Makale, İklim Haber’in Covering Climate Now projesi ile ortaklığı kapsamında yayımlanmaktadır.
Yazı: Michael Mann
Çeviri: Gülce Demirer
Avustralya, Mavi Dağlar’da tatile gelmiş bir iklim bilimciyim. İklim krizini izliyorum.
Yıllar süren iklim çalışmalarımın ardından, aşırı hava olayları ile iklim değişikliği arasındaki ilişkiyi incelemek için Sydney’e geldim.
Sydney’deki iznim başlamadan önce, tatil sezonunu Avustralya’da ailemle birlikte geçirmeye karar verdim. Hâlâ görebiliyorken, gezegenimizin en büyük doğa harikalarından biri olan Büyük Set Resifi’ni görmeye gittik. Büyük Set Resifi, küresel ısınma nedeniyle resif beyazlamasına ve okyanusun asitleşmesine maruz kalıyor. Küresel karbon emisyonları ciddi anlamda azaltılmazsa, önümüzdeki 10 yıl içerisinde Resif yok olacak.
Avustralya’nın bir diğer doğa harikası, yemyeşil ılıman yağmur ormanlarıyla, falezleriyle ve panoramik manzarasıyla bilinen Mavi Dağlar’ı da ziyaret ettik. Ancak Mavi Dağlar iklim krizi yüzünden tehdit altında.
Buna bizzat tanık oldum.
Uzakta, mavi tonlarında sıra dağlar ile çevrelenmiş geniş yağmur ormanları görmedim. Aksine dumanla dolmuş vadilere baktım. Avustralya’da fazlaca bulunan okaliptus ağaçlarının yaydığı terpenler, normalde, gökyüzünü ikonik bir maviye bürür, ancak bu renk bu kez kahverengiye dönmüştü. Mavi gökyüzü de kahverengi bir pus içindeydi.
Orada yaşayan yerliler daha önce böyle bir şey görmediklerini söyledi. Hatta kimisi, “iklim değişikliğini” bile andı.
Mavi Dağlar’da tanık olduğum kahverengi gökyüzü, insan kaynaklı iklim krizinin bir sonucu. Rekor seviyedeki sıcaklıkları, halihazırda kuru bir bölgedeki öngörülemez kuraklıkla birleştirdiğinizde, şu an Mavi Dağlar’ı tamamen sarmış ve kıtanın geri kalanında yayılmaya devam eden yangınları elde ediyorsunuz. Anlaması çok da karmaşık değil.
Gezegenimizin ısınması ve buna bağlı yaşanan değişimler yaktığımız fosil yakıtlardan, doğalgazdan ve en büyük suçlu kömür yüzünden yaşanıyor. Bu da çok karmaşık değil.
Avustralya’da tartışmaya yol açan, Adani kömür madeni planında olacağı gibi, kömür çıkardığımızda, Avustralya’nın mevcut kömür bazlı karbon emisyonlarını iki katına çıkarmış oluyoruz. Adani kömür madenini, haklı olarak, Mavi Gökyüzü madeni olarak yeniden adlandırılabiliriz.
Avustralya’da bütün şehirler yanıyor, koala gibi (tartışmasız dünyadaki tek canlı peluş oyuncak) nesli tehlike altında olan hayvan türleri ve ormanlar kontrol altına alınamayan yangınlar yüzünden yok oluyor. Avustralya kıtası, ateş altında.
Ancak Başbakan Scott Morrison, Avustralyalılar eşi görülmemiş sıcaklık ve orman yangınlarıyla mücadele ederken, Hawaii’de tatil yapmayı tercih ederek Avustralya’nın karşı karşıya olduğu iklim acil durumuna kayıtsız görünüyor.
Morrison, kömür çıkarlarına bağlı olduğunu, yönetiminin Madrid’de gerçekleşen COP25’te konferansı sabote etmek adına bir grup petrol devletiyle birlik olarak gösterdi.
Ancak Avustralyalıların sabah uyanmaları, televizyonlarını açmaları, gazete okumaları veya pencereden dışarıya bakıp birçoğu için oldukça belirgin olanı görmeleri yeterli. Avustralya için, tehlikeli iklim krizi çoktan geldi. Bu sadece iklim krizinin ne kadar daha kötüleşmesine izin vermek istediğimizle ilgili.
Avustralya şu an bir iklim acil durumu ile karşı karşıya. Gerçek anlamda yanıyor ve bu durumun farkında olup buna uygun eyleme geçebilecek bir liderliğe ihtiyacı var. Ve seçmenlerin oy sandığında politikacıları sorumlu tutması gerekiyor.
Avustralyalılar sorunun bir parçası olmayı seçen, fosil yakıtlara destek veren politikacıları seçmemeli ve bu krizi çözmek isteyen iklim şampiyonlarına oy vermelidir.