ASEAN (Güneydoğu Asya Uluslar Birliği), İnsani Yardım ve Afet Yardımı Ortak Görev Gücü’nün 13. Toplantısını gerçekleştirirken, Uluslararası İklim ve Güvenlik Askeri Konseyi’nin (IMCCS) Uzman Grubu, liderleri Hint-Asya Pasifik bölgesinde iklim değişikliğini “güvenlik önceliği” yapmaya çağıran yeni bir rapor yayımladı.
Uluslararası İklim ve Güvenlik Askeri Konseyi (IMCCS), değişen iklimin güvenlik risklerini tahmin etmeye, analiz etmeye ve incelemeye adanmış 38 ülkeden gelen dünyanın dört bir yanındaki üst düzey askeri liderler, güvenlik uzmanları ve güvenlik kurumlarından oluşan bir grup. ASEAN İnsani Yardım ve Afet Yardımı Ortak Görev Gücü’nün 13. Toplantısını gerçekleştirirken, IMCCS Uzman Grubu, liderleri Hint-Asya Pasifik bölgesinde iklim değişikliğini “güvenlik önceliği” yapmaya çağıran yeni bir rapor yayımladı.
COVID-19’un ortaya çıkışı ve devam eden sonuçları, zengin ülkelerde bile ciddi toplumsal kırılganlıkları ortaya çıkardı ve öngörülebilir krizlerin ciddi anlamda sosyal, ekonomik, politik ve güvenlikle ilgili sonuçları olabileceğini gösterdi. Dahası, COVID-19 krizi, bilimi risk yönetiminde bir temel olarak kullanmak için bir uyandırma çağrısı. Aynı şekilde, IMCCS Uzman Grubu’nun “Hint-Asya Pasifik’te İklim ve Güvenlik” başlıklı yeni raporuna göre iklim bilimi, en kötü olası sonuçları önlemek için güvenlik politikasına ve planlamaya dahil edilmeli. 2020 Briefer Serisi’nin bir parçası olan Dünya İklim ve Güvenlik Raporu, altı ana noktayı dile getiriyor:
- İklim değişikliğinin temel nedenlerinin ele alınması, bölge için bir güvenlik önceliği olmalı. Fosil yakıt enerjisi yatırımlarının ulusal çıkarlar ve ulusal güvenlik üzerindeki etkilerinin kapsamlı bir şekilde göz önünde bulundurulması da dahil olmak üzere, iklimle ilgili güvenlik tehditlerinin temel nedenlerini ele almak, değişen dünyada bölgesel istikrarı destekleyebilir. Bu nedenle, bölgedeki seragazı emisyonlarını önemli ölçüde azaltmak, bölge için bir güvenlik önceliği olmalı.
- İklim değişikliği bölgesel güvenlik gündeminin üst sıralarında yer almalı. Hint-Asya Pasifik iklim etkilerine karşı en savunmasız bölgelerden biri olsa da, iklim değişikliğinin güvenlik boyutları politika çevrelerinin gündeminde üst sıralarda yer almıyor. Dünyanın felakete en yatkın bölgesi; gıda ve su güvenliği iklim etkilerine karşı savunmasız olduğu gibi nüfusu ve ekonomik altyapısı kıyılarda yoğunlaşmış ve fırtınalara ve deniz seviyesinin yükselmesine karşı savunmasız.
- İklim değişikliği, bölgedeki güvenlik gerilimlerini kötüleştiriyor. Rapor, jeostratejik rekabetin, devletlerarası ve devlet içi gerilimlerin ve şiddetli huzursuzluğun arttığı bir bölgede, değişen nehir akışları, göç eden balık stokları, aşırı hava koşulları ve deniz seviyesindeki artış gibi iklim değişikliğine bağlı stres faktörleriyle başa çıkma kapasitelerinin zayıflayabileceğini tespit ediyor. Bu durumun etkili bir şekilde yönetilmediği takdirde, altta yatan gerilimleri ve kırılganlıkları kötüleştirerek, devletlerin kapasitesini aşabileceğini ve güvenlik ortamını bozabileceği belirtiliyor.
- Bölgedeki birçok güvenlik dinamiği, iklim değişikliğine karşı oldukça hassas. Örneğin Güney Çin Denizi’ndeki tartışmalı arazilerde deniz seviyesinin yükselmesi ve askeri birikim; sınır ötesi su yönetimi anlaşmazlıkları yoluyla ifade edilen (ve şiddetlenen) eyaletler arası gerilimler; azalan verim nedeniyle balıkçılıkla ilgili çatışmalar ve geçim kaynaklarının aşındırılması potansiyel olarak daha fazla korsanlığa ve ciddi organize suçlara yol açıyor.
- İklim değişikliğiyle ilgili öngörülebilir güvenlik sorunları Hazırlama ve Önleme Bölgesel Sorumluluğu’nun altını çiziyor. Yazarlar, Hint-Asya Pasifik’teki güvenlik topluluklarının, kalkınma ve diplomatik aktörlerin yanı sıra bu öngörülebilir güvenlik zorluklarına hazırlıklı olma ve bunları önleme sorumluluğuna sahip olduklarını belirtiyorlar. Bu, İnsani Yardım ve Afet Yardım operasyonları için askeri kapasiteleri güçlendirerek iklim direncini desteklemeyi ve hükümet içinde uzun vadeli planlamayı destekleyerek iklim tehditlerine yönelik mücadeleleri iyileştirmeyi içeriyor.
- İklimle ilgili güvenlik tehditleriyle mücadele için güvenlik toplulukları arasında gelişmiş bir koordinasyon çok önemli. Uluslararası İklim ve Güvenlik Askeri Konseyi aracılığıyla olduğu gibi, iklimle ilgili tehditleri ele almak için çalışan uluslararası güvenlik topluluğu arasında daha iyi koordinasyon ve ağ oluşturma, bilgi alışverişini ve öğrenilenleri paylaşmayı kolaylaştırabilir.
IMCSS Genel Sekreteri, İklim ve Güvenlik Merkezi’nde Kıdemli Stratejist ve ABD eski Savunma Müsteşar Yardımcısı Sherri Goodman,”İklim değişikliği, Hint-Pasifik bölgesinde giderek yıkıcı fırtınalardan ve deniz seviyesindeki yükselişten bölgenin gıda güvenliğini tehlikeye atan göç eden balık stoklarına kadar artan güvenlik tehditlerini şiddetlendiren bir tehdit görevi görüyor. Bölgedeki mega kentler, yüksek sıcaklıklar ve ısınan sularla özel bir risk altında. Şimdi, iklim güvenliği risklerini bölgedeki dış politikalara ve savunma politikalarına dahil etmekten İnsani Yardım ve Afet Yardımı kapasitelerini güçlendirmeye kadar ‘iklime dayanıklılık’ önlemleri almanın zamanı. Güvenlik kuruluşları, hazırlık, planlama ve müdahaleyi koordine etmek için diplomatik, kalkınma ve afet müdahale kurumlarıyla birlikte çalışmalı” dedi.
Raporun temel bulgularını işaret eden, IMCCS Başkanı ve Hollanda eski Savunma Başkanı General Tom Middendorp ise “COVID-19 krizi bize çevremizdeki değişikliklere karşı ne kadar savunmasız olduğumuzu gösterdi. Bu savunmasızlıklardan, ulusal sınırlarımızın arkasına saklanamayız ve bunları topluca ele almalıyız. Kriz aynı zamanda, vaktimizin ellerimizden kayıp gitmesine izin verirsek ne olacağını da öğretti; Hazırlanmak ve yanıt vermek için ne kadar uzun süre beklersek, sonuçlar o kadar şiddetli olacaktır. Bana göre COVID-19, değişen iklimimizden bekleyebileceğimiz aksaklıkların başlangıcı. Bu benzeri görülmemiş rapor, iklim değişikliğinin Hint-Asya Pasifik bölgesindeki güvenlik durumunu nasıl etkilediğini ve gelecekteki güvenlik risklerinin neler olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Gelecekteki güvenlik tehditlerine karşı böyle bir öngörüde bulunduğumuz pek sık olmuyor. Hazırlıklı olmak, direnç oluşturmak ve zamanın parmaklarımızdan kaymasına izin vermemek gibi bir sorumluluğumuz var” şeklinde ifade etti.