Plasenta doku örneğinde en yaygın olarak tespit edilen plastik madde ise poşet ve şişe yapımında kullanılan polietilen.
Bir çalışmada test edilen her insan plasentasında mikroplastik bulunduğu ortaya çıktı, bu da araştırmacıları fetüslere dair potansiyel sağlık etkileri konusunda endişelendirdi.
Bilim insanları 62 plasenta doku örneğini analiz etti ve en yaygın olarak tespit edilen plastik maddenin, plastik poşet ve şişelerin yapımında kullanılan polietilen olduğunu buldular. İkinci bir çalışma, test edilen 17 insanın tamamının atardamarında mikroplastik bulunduğunu ve bu partiküllerin kan damarlarının tıkanıklığıyla ilişkili olabileceğini öne sürdü.
Son zamanlarda mikroplastikler insan kanı ve anne sütünde de keşfedilmişti. Sağlık üzerindeki etkiler henüz bilinmemekle birlikte, laboratuvar çalışmalarında mikroplastiklerin insan hücrelerine zarar verdiği ispatlandı: Partiküller dokuya yerleşebilir ve hava kirliliği partikülleri gibi iltihaba neden olabilir veya plastiklerdeki kimyasallar zarar verebilir.
Çevreye büyük miktarda plastik atık atılıyor ve mikroplastikler Everest Dağı‘nın zirvesinden okyanusların en derinlerine kadar tüm gezegeni kirletiyor. İnsanların, yiyecek ve su yoluyla küçük parçacıkları tükettiği ve aynı zamanda soluduğu biliniyor. Ayrıca bu parçacıklar bebeklerin ve yetişkinlerin dışkılarında da bulunuyor.
New Mexico Üniversitesi’nden araştırmanın yürütücüsü Profesör Matthew Campen, “Eğer plasentalarda etkiler görüyorsak, o zaman bu gezegendeki tüm memeli yaşamı etkilenebilir” derken bunun büyük bir sağlık tehdidi olduğunun altını çizdi.
Matthew Campen, insan dokusundaki mikroplastiklerin artan konsantrasyonunun, bazı sağlık sorunlarında şaşırtıcı artışları açıklayabileceğini belirtti; bunlar arasında 50 yaşın altındaki kişilerde iltihabi bağırsak hastalığı (IBD), kolon kanseri ve azalan sperm sayısı yer alıyor. 2021’de yapılan bir çalışma ile, IBD hastalarının dışkılarında %50 daha fazla mikroplastik bulunduğunu tespit edilmişti.
Campen, artan küresel plastik üretiminden derin endişe duyduğunu, çünkü bunun çevredeki mikroplastik sorununun “daha da kötüleşmesi” anlamına geldiğini söyledi.
Toxicological Sciences dergisinde yayımlanan araştırma, test edilen tüm plasenta örneklerinde, doku gramı başına 6,5 ila 790 mikrogram arasında değişen konsantrasyonlarda mikroplastik buldu. PVC ve naylon ise polietilenden sonra en yaygın görülen plastikler oldu.
Mikroplastikler, kimyasallar kullanılarak ve bir santrifüj yardımıyla dokudan ayrılarak analiz edildi, daha sonra ısıtılarak ve her plastik türünün karakteristik kimyasal imzası analiz edilerek incelendi. Aynı teknik, Çin’in Pekin kentindeki Başkent Tıp Üniversitesi’ndeki bilim insanları tarafından insan atardamar örneklerinde mikroplastiklerin tespit edilmesi için de kullanıldı.
Plasentalardaki mikroplastikler ilk kez 2020 yılında İtalya’da sağlıklı gebelik ve doğurma süreci geçiren dört sağlıklı kadından alınan örneklerde tespit edilmişti. Bilim insanları mikroplastiklerin endokrin bozucu olarak hareket edebilecek maddeleri beraberlerinde taşıdığını ve bunun insan sağlığı üzerinde uzun vadeli etkilere neden olabileceğini ifade etti.
Campen’e göre, plasentalardaki mikroplastiklerin konsantrasyonu özellikle endişe verici. Doku hamileliğin ilk ayında büyümeye başlıyor ve sekiz ay boyunca gelişmeye devam ediyor.