Yeni bir çalışmaya göre, ekosistemlerin büyüklüğü ve karmaşıklığı arttıkça bozulmaya uğrama hızı da paralel olarak artıyor. Bu durumda ekosistemlerin çöküşü beklenenden hızlı olabilir.
Haber: Jonathan Watts
Çeviri: Çisil Sevinç
Yeni bir çalışmaya göre, büyük canlı toplulukları küçük olanlara kıyasla daha kolay bozuluyor. Bu durumda, gelecek 20-30 yılda Amazon yağmur ormanları kadar büyük boyutlardaki ekosistemler dahi bozulabilir.
Araştırmaya göre, kritik eşik aşıldığı takdirde çöküntüler yavaş bir şekilde değil aksine temeli yıkılan bir binanın çökmesi kadar hızlı gerçekleşecek.
Nature Communications adlı dergide yayımlanan araştırmanın yazarları, elde ettikleri sonuçların karar alıcıları dünyada yaşanan çok sayıdaki iklim ve biyoçeşitlilik krizleri konusunda daha hızlı harekete geçmeleri konusunda bir uyarı niteliğinde olduğunu söyledi.
Bir ekosistemin boyutu ve bozulma hızı arasındaki ilişkiyi gözlemlemek adına daha önce “rejim değişikliği” yaşanan 42 adet vaka incelendi. Rejim değişikliği terimi, Newfoundland’deki balıkçılığın bozulması, Sahel’deki bitki örtüsü kaybı ve Nijer’de bulunan tarım alanlarının çölleşmesi gibi yaşanan değişiklikleri tanımlamak için kullanılıyor.
Araştırmacılar canlı topluluklarının büyüdükçe ve karmaşıklaştıkça daha dirençli olduğu sonucuna varsa da, kritik eşik aşıldığı takdirde modüler yapıları daha hızlı bozulduğundan küçük topluluklara oranla daha hızlı çöküyorlar. Kısaca, ekosistem büyüdükçe daha fazla darbe alıyor.
İstatistiksel verilere göre, Amazon boyutundaki bir ekosistem (yaklaşık 5.5 milyon km2) kritik eşik aşıldığı takdirde 50 yıl içinde bozulabilir. Karayip mercan kayalığı gibi bir ekosistemin (20 bin km2) bozulması ise 15 yıl içerisinde gerçekleşebilir.
Araştırma sonunda, “Herhangi bir doğal sistemde, birçok nesli barındıran yüzyıllar ve milenyumlar yerine yıllar ve 10 yıllar gibi periyodlar içerisinde yaşanacak rejim değişikliklerine hazırlanmalıyız. İnsanlık daha önce geleneksel olarak belirlenmiş zaman kalıplarını aşarak ekosistemdeki değişikliklere hazırlık yapmalı” ifadeleri yer alıyor.
Yazıda, Avustralya’da yakın zamanda yaşanan orman yangınlarının ardından uzun süreli kuraklık yaşanmasının daha kuru bir ekosistem değişikliğine yol açabileceği belirtiliyor.
Bilim insanları sistemlerin daha hızlı zayıfladığının farkındaydı ancak yeni çalışma bunun miktarını belirterek bu yönde oluşan eğilimi açıklıyor.
Southampton Üniversitesi profesörü John Dearing, “Söylemeye çalıştığımız şey, ekosistemlerin binlerce yıldır var olmasına güvenilip hızla bozulmayacaklarının düşünülmemesi gerektiği” şeklinde konuştu.
Dearing, araştırma sonucu varılan tahminlerden birinin Amazon’un tamamen yok olması olduğunu ve bunun torunları hayattayken olabileceği gerçeğinin oldukça endişe verici olduğunu söyledi.
Yakın zamanda yayımlanan başka bir çalışmada, arazi kullanımı ve küresel ısınmadan dolayı Amazon’un gelecek 10 yılda karbon yutağı olmaktan çıkıp bir karbon kaynağına dönüşebileceği ortaya çıkmıştı.
Uzmanlar yeni bulguların harekete geçirici bir etki yaratması gerektiğini söylüyor.
Londra Üniversitesi Akademisi (University College London) profesörü Georgina Mace bu konu hakkında “Bence teori, modelleme ve tahminlerin kombinasyonu özellikle bu yazıda oldukça ikna edici. Bu yazı bizi insan faaliyetlerinden doğan riskler konusunda alarma geçirmeli. Bu riskler bağlı olduğumuz geniş ve istikrarlı ekosistemi sarsıyor. Var olan ormanların korunması ve çeşitliliğinin sağlanması gibi hemen alabileceğimiz etkili önlemler var” yorumunda bulundu.
Çalışma hakkında bir diğer görüş Brezilya’nın Belém şehrinde bulunan Museu Emílio Goeldi’de çevre bilimcisi olarak çalışan Ima Vieria’dan geldi. Vieria, “Bu çok önemli bir araştırma. Çalışmada modellenen ekosistem çöküşünün Brezilya’da yaşanmasından kaçınmak için denetimi güçlendirmeliyiz. Kirli tedarik zincirine sahip şirketlere ağır cezalar getirilmeli, başat kirleticiler tasfiye edilmeli ve çevre suçları hakkında var olan yasalar yürürlüğe konmalı. Hızlı olmalıyız” dedi.
Öte yandan, araştırmada kullanılan yöntem evrensel olarak kabul görmüş değil. Oxford ve Lancaster Üniversitesi’nde kıdemli araştırmacı Erika Berenguer, rejim değişikliklerinin göller ve okyanuslardan alınan verilere dayandığını belirtti.
Berenguer, “Amazon’un büyük bir risk altında olduğu ve kritik bir eşiğin bulunduğu şüphesiz. Ancak şişirilmiş iddialar bilime veya karar alma sürecine yardımcı olmuyor” diye ekledi.
Araştırma yürütücüleri, çalışmalarının belirli bir bölge hakkında tahmin olmaktan ziyade, değişikliğin ne denli hızlı gerçekleştiğini gösteren bir rehber olduğunu söyledi.
BM iklim şefi Stiell, gelecek hafta toplanacak G20 liderlerine iklim finansmanı çabalarına destek verme çağrısında…
İlham Aliyev’in geçtiğimiz 1 senede yaptığı konuşmaları analiz eden bir çalışmaya göre, COP29’un ev sahibinin…
G7, son 20 yılda iklim finansmanı borçlarını ödememesi nedeniyle COP29’da “Günün Fosili” ödülünü aldı. BM…
Bu yılki BM iklim zirvesine ev sahipliği yapan Azerbaycan, fosil yakıt patronlarına ve lobicilere başkanlığın…
Azerbaycan COP29 Başkanlığı, girişimin 2025 sonrası iklim finansmanı hedefiyle ilgili müzakerelerle iç içe geçme riski…
UNEP, küresel ısınmayı olumsuz yönde etkileyen metan emisyonlarını azaltmaya yönelik taahhütlerin arttığını, ancak bu yöndeki…