Almanya’da önümüzdeki Pazar günü gerçekleşecek federal seçimlerde iklim vaatleri önemli bir yer tutuyor.
Alman siyasi partileri, 26 Eylül federal seçimleri için sıkı bir rekabete girerken, kesin olan tek bir şey var: Bir sonraki Alman hükümeti, Merkel’in iklim liderliği yolunu sürdürmek ve hatta bunu daha da yukarıya çıkarmak için çaba gösterecek.
Altı büyük partiden beşi (aşırı sağ AfD partisi hariç) iklim değişikliği ile mücadele için Almanya’nın emisyon azaltımını hızlandırma taahhüdünde bulundu. Olası koalisyon hükümetlerinin çoğunluğunun mevcut hükümetten daha çevreci olması kuvvetle muhtemel görünüyor.
İlerici partiler, Almanya’nın net sıfır emisyon hedefini AB hedefinden 15 yıl geriye, 2035 yılına çekmesi çağrısında bulunuyor. Mevcut politikalarla, bu hedefe 2045 yılında ulaşılıyor. Yine ilerici partiler, 2030 yılına kadar içten yanmalı motor satışlarının aşamalı olarak durdurulması çağrısında bulunuyor. Muhafazakârlar bir tarih vermeyi reddediyor. Bu arada, Alman otomobil şirketleri daha hızlı ilerlemek ve elektrikli araçlardaki yükselişten kâr etmek için üzerlerinde baskı hissediyor.
Üç şansölye adayı, kömürle çalışan elektrik santrallarının aşamalı olarak kaldırılmasının, ya kömürden çıkış tarihini 2030 olarak değiştirerek ya da artan karbon fiyatlarının bir sonucu olarak, 2038’den çok önce gerçekleşebileceğine inanıyor.
İktidardaki iki parti, Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) ve Hristiyan Sosyal Birlik (CSU) partileri anketlerde neredeyse eşit durumda (%22,0’a karşı %23,4), onları ilk kez Yeşiller (%17,8) takip ediyor. Yeşiller Partisi tarihte ilk defa bir şansölye adayı gösteriyor ve yüksek ihtimalle bir sonraki hükümet koalisyonunun parçası olması bekleniyor.
Üç şansölye adayı ve potansiyel koalisyon ortakları, iklimin onlar için bir öncelik olduğuna dair hiçbir şüphe bırakmıyor. Solculardan liberallere tüm partiler, ülkenin endüstrisini modernize ederken ve istihdam yaratırken, Almanya’nın karbon ve metan emisyonlarını en etkili şekilde azaltmak için rekabet ediyor.
Güçlü bir iklim hareketi ve yıllarca süren tarihi kuraklığın ardından, Temmuz ayında aşırı hava olaylarından kaynaklanan ve ölümlere neden olan şiddetli seller, iklim değişikliği konusunu 2017’deki son seçimden bu yana, seçmen önceliklerinin en yukarısına taşıdı. Bu yılın başlarında ülkenin en yüksek mahkemesinin dönüm noktası niteliğindeki bir kararının ardından, hükümet 2045 yılına kadar net sıfır emisyon ve 2030 yılına kadar %65 emisyon azaltımı amaçlayan iklim hedeflerini artırarak AB’de lider konumuna geldi.
Uzmanlara göre, bir sonraki Alman hükümetinin iklim politikaları, AB’nin gelişmiş iklim hedeflerinin merkezinde yer alacak. Enerji santralları ve fabrikalar üzerindeki AB çapındaki limitleri daraltacak, üye ülkeleri endüstriyel deşarjları azaltmaya zorlayacak ve yenilenebilir enerji kullanımını artıracak yasa tasarıları üzerinden müzakereleri şekillendirecek.