AB’nin tarım politikası, genç aktivistlere ve yeşil gruplara göre iklim ve biyoçeşitlilik krizini ele almak için yetersiz kaldı.
Avrupalı parlamenterler, üye ülkeler ve Avrupa Komisyonu ile üç yıl süren müzakerelerin ardından Strazburg’da Ortak Tarım Politikası (CAP) paketini imzaladı.
CAP, 2021-2027 dönemi için üzerinde anlaşmaya varılan AB bütçesinin yaklaşık üçte birini oluşturan ve AB genelindeki çiftçiler için büyük bir hibe programı. Uzun zamandır çevreciler tarafından, büyük tarımsal işletmelerin çıkarlarını desteklediği, aşırı üretimi teşvik ettiği ve biyolojik çeşitliliği olumsuz etkilediği için eleştiriliyor.
Brüksel’deki Avrupa Komisyonu, politika değişikliklerinin, tarım politikasını iklim hedefleriyle uyumlu hale getirirken, küçük ve orta ölçekli aile çiftlikleri ve genç çiftçilere verilen desteklerin de daha adil bir dağılım göstereceğini iddia ediyor.
Ancak genç iklim aktivistleri ve yeşil gruplar, reformun, üye devletler tarafından yumuşatılarak, zararlı tarım uygulamalarından uzaklaşmayı desteklemek konusunda taviz verdiği için çok az şey yaptığını savunuyorlar.
AB parlamentosunun Yeşiller üyesi Lüksemburg’dan Tilly Metz, anlaşmayı “iklim ve biyoçeşitlilik krizi ve Avrupa’nın her yerindeki küçük çiftçilerin kaybıyla mücadelede yetersiz” olarak nitelendirdi.
“Bu bir reform değil, hatta reform için bir adım bile değil. Ne olduğu tam bir muamma” dedi.
Reform kapsamında, CAP desteği alan çiftçilerin, ekilebilir arazilerinin en az %3’ünü biyolojik çeşitliliği korumaya ayırmaları gerekiyor.
Çiftçiler, iklim ve organik tarım ve agroekoloji gibi çevre dostu uygulamalar için ödüllendirildikleri “ekoşemalar”a gönüllü olarak başvurabilirler. Üye devletler, gelir destek bütçelerinin en az %25’ini bu planlara tahsis etmeli. Desteğin, en az %10’unun daha küçük bir oranı çiftliklere, en az %3’ünün de genç çiftçilere yeniden dağıtılması gerekiyor.
AB üye ülkeleriyle müzakereleri yürütmekten sorumlu parlamenterlerden biri olan Peter Jahr, yeni CAP’i “yenilikçi” ve “daha çevre dostu” olarak nitelendirdi.
Sunulan reform modelinin, üye devletlere “manevra için daha fazla alan” sağladığını söyledi ve eleştirileri, üye devletlerin politikayı uygulama istekliliğine “güven duymamakla” suçladı.
“Gelişmesi için gerçek bir şans tanıyalım” diye ekledi.
Muhalif parlamenterler, reformun, AB’nin tarım politikasını Yeşil Mutabakat ile uyumlu hale getirmediğini ve büyük tarımsal sanayiye yapılan ödemelerde bir üst sınır bulunmadığını ayrıca desteğin sadece dörtte bir oranda sürdürülebilir tarımı teşvik etmek için ayrıldığını söyledi.
Tarım ilacı kullanımının yarıya indirilmesinin, organik tarım kapsamındaki arazi payının en az %25’e çıkarılmasının, 2030 yılına kadar tarım arazilerinin %10’unun yüksek biyolojik çeşitlilik özellikleri göstermesini içeren tarladan sofraya (farm to fork) ve biyoçeşitlilik stratejilerinin, AB tarafından halihazırda kabul edildiği yeşil parlamenterler tarafından söylendiği halde yeni CAP’e herhangi bir yansıması olmadı.
Yeşil siyasi gruptan Metz, bazı ülkeler tarafından derlenen taslak stratejik planların çevresel hedefin mümkün olduğunca düşük tutulacağına dair korkularını doğruladığını söyledi: “Üye devletlere, sahada iyi sonuçlar elde etme garantisi olmayan açık bir çek veriyor. Üye devletler, bu hareket esnekliğini, statükoyla ilgili hiçbir şeyi tam olarak değiştirmeyerek kullanacaklar.”
AB Sayıştayı, CAP’in, tarım sektörünün emisyonlarını azaltmada başarısız olduğunu söylerken, önerilen reformların da, CAP ile AB’nin iklim hedefleri ilişkilendirilmesine yönelik ölçülebilir hedeflerden ve teşviklerden yoksun olduğunu tespit etti.
Heinrich Böll Vakfı’nın uluslararası tarım politikası başkanı Christine Chemnitz, AB’nin iklim hedeflerini karşılaması için CAP’in “büyük bir engel” olduğunu söyledi.
Bu politika değişikliğini, AB’nin tarımsal üretimini dönüştürmek adına “talihsizce kaçırılmış bir fırsat” olarak nitelendirdi.