AB’nin yeni politika paketi Rus fosil yakıt ithalatı ve iklim değişikliği ile mücadele edecek.
Avrupa Komisyonu, 18 Mayıs’ta Avrupa Birliği’nin Rusya’dan fosil yakıt ithalatını sonlandırmak amacıyla hazırladığı yeni acil durum müdahale paketini kamuoyuna sunacak. AB’nin gücünü yenilenebilir enerjiden almasını ifade eden “RePowerEU” paketi ile, birliğin Rusya’dan doğalgaz ithalatı bu yılın sonuna kadar üçte iki oranında azaltılacak ve 2027 yılına kadar sonlandırılacak.
Bu iddialı müdahale paketi, AB’nin Rusya’dan ithal ettiği fosil yakıtlara bağımlılığını azaltma amacına hizmet etmenin yanı sıra, birliğin iklim değişikliğiyle mücadelesine ve diğer ülkelerden ithal edeceği fosil yakıtlara bağımlılığının önüne geçmesi kapsamında sağlam adımlar atmasına da olanak tanıyor.
Paketin içermesi öngörülen temel unsurlar arasında yenilenebilir enerji artışının hızlandırılması yer alıyor. AB yenilenebilir enerji hedefinin artırılması, izin süreçlerinde yaşanan sorunlarının ele alınması ve yepyeni bir AB güneş enerjisi stratejisi oluşturulması amaçlanıyor. Bir diğer temel unsur ise enerji verimliliğinin artırılması ve enerji talebinin düşürülmesi. Bu unsur ise AB’nin enerji verimliliği hedeflerini artırmayı ve doğalgaz ile petrole olan talebi azaltmak üzere vatandaşların çabalarına dayalı “AB Tasarruf Planı”nı hayata geçirilmesini kapsıyor.
Bulgaristan Eski Çevre Bakanı Julian Popov, plana ilişkin yaptığı açıklamada “Rüzgar, güneş ve diğer yenilenebilir kaynaklardan üretilen veya tasarruf edilen her bir kilovat saat, Avrupa’nın Rusya’dan ithal ettiği fosil yakıtlara olan bağımlılığını bir kilovat saat azaltıyor. RePowerEU paketi, birçoğu günümüz şartlarında piyasada rekabet edebilen, yüksek teknolojili istihdam yaratan ve Avrupalıların yaşam kalitesini iyileştiren yeni ve fosil yakıta dayalı olmayan enerji teknolojilerine güçlü politika desteği gibi birçok seçenek sunuyor. Paket, emisyonların ve fosil yakıt ithalatının azaltılması ile geçerliliğini yitirmiş fosil yakıtlara yönelik yeni altyapı planlarından vazgeçilmesi gibi ekonomi ve güvenlik açısından anlamlı adımları içeriyor” dedi.
Avrupa Komisyonu’nun önerisi, kamuoyuna sunulmasının ardından, 30-31 Mayıs tarihlerinde Avrupa devlet başkanlarının katılacağı Avrupa Konseyi özel oturumunda tartışılacak. AB Yeşil Mutabakatı’nda belirlenen hedeflere ulaşmak üzere, AB’nin 2030 yılına kadar seragazı emisyonlarını %55 azaltmasını öngören Fit for 55 politikalarına hizmet eden RePowerEU paketi, birliğin petrol, doğalgaz ve kömüre olan bağımlılığını sonlandırmak üzere hayata geçirdiği eylemlerin en yenisini oluşturuyor.
AB aynı zamanda, doğalgaz arzının çeşitlendirilmesi ve gelişmekte olan ülkelerin dekarbonizasyonuna destek vermeyi amaçlayan Uluslararası Enerji Stratejisi’ni yayımlamaya hazırlanıyor. Bu strateji hazırlanırken birliğin, enerji sistemini yeni doğalgaz altyapılarına bağımlı kılacak anlaşmalar yerine, yenilenebilir enerji ve yeşil hidrojen teknolojilerine dayalı iş birliklerini kolaylaştırmaya dikkat etmesi gerekiyor.
Enerji Güvenliği ile Dirençliliği Artırmak ve AB’nin İklim Hedefleri
Ukrayna’daki savaşın başlangıcından bu yana birçok siyasetçi, enerji bağımsızlığı ihtiyacını, iklim eylemi ve AB Yeşil Mutabakatı’yla bağlantılı çözümlerle birlikte ele aldı. Enerji analistleri, bazı ülkelerin kömür tüketimini geçici olarak artırması ya da yeni LNG terminali altyapısına ihtiyaç duymayan alternatif doğalgaz kaynaklarını hayata geçiren çözümlerin kısa vadeli olduğuna yönelik görüşlerini değiştirmedi. Uzun vadede enerji sisteminin fosil yakıt kaynaklarına zorunlu hale gelmesine karşı gelen AB liderlerinin arkasında önemli siyasi destek bulunuyor. Geçmişte AB politikalarına yön veren 11 resmi yetkilinin yanı sıra, iş dünyası da AB liderlerinin yanında yer alıyor. 100’ü aşkın şirket yöneticisi, AB’nin yeşil enerji dönüşümünü hızlandırmasını ve enerji güvenliğini güçlendirmesini içeren mektubun imzacısı oldu.
AB Üye Devletlerinin üçte biri, Avrupa’nın enerji dönüşümünü hızlandırılması gerekliliğini dile getirdi. Yenilenebilir enerji hedeflerinin artırılmasına ilişkin talepler Avrupa Parlamentosu’nda karşılık buldu. Yeniden seçilen Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Strasburg’da Avrupa Parlamentosu’na hitaben yaptığı konuşmasında, “Ukrayna’daki savaş ve Rus fosil yakıtlarına olan bağımlılığımızdan kurtulma arzumuz, iklim değişikliğiyle mücadele konusunda daha azimli adımlar atmamız anlamına geliyor” dedi.
Almanya ise 2035 yılına kadar elektrik üretiminin %100’ünü yenilenebilir kaynaklardan karşılamayı hedeflediğini açıkladı. Bu hedef, ülkenin elektrik ihtiyacının tamamını yeşil elektrikten karşılamanın yanı sıra, rüzgar ve güneş kurulu gücünü üç katına çıkarmak anlamına geliyor. Bu kapsamda karar vericiler, en az 5 yasayı değiştirerek, elektrik sisteminde kapsamlı revizyon yapacaklarını duyurdu. Bu hafta aynı zamanda İspanya’nın elektrik üretiminde rüzgar santrallarının ve fotovoltaik panellerin payı rekor seviyeye ulaştı ve %40’ı aştı.
Uluslararası Enerji Ajansı (International Energy Agency, IEA) rüzgar ve güneşten elde edilen elektriğin, AB’nin Rusya’dan ithal edilen doğalgaza olan bağımlılığını 2023 yılına kadar düşürme potansiyeli olduğunu dile getirdi.
ABD Deniz Kuvvetleri eski enerji, altyapı kurulumu ve çevre bölümü müsteşar yardımcısı Amiral Dennis McGinn “Avrupa Komisyonu’nun RePowerEU önerisi kapsamında öne sürdüğü yenilenebilir enerji, depolama ve enerji verimliliğini hızla artırmaya dayanan ABD-Avrupa ittifakı, barış ve enerji güvenliğini sağlamanın en etkin yolu olmasının yanı sıra iklimimizi istikrara kavuşturmanın da tek yolu. Küresel ölçekte rüzgar, güneş ve depolama teknolojilerine yönelim, ülkeleri istikrarsız ve tehlikeli fosil yakıt bağımlılığından kurtarıyor” diye konuştu.
RePowerEU paketi yeterince iddialı olursa, AB Yeşil Mutabakatı’nda ortaya konan hedeflere ulaşmak için gerekli yolda ilerleyebiliriz. Günümüzde, doğal gaza bağımlılığımızı azaltacak ve hızla uygulamaya konacak birçok yeşil çözüm bulunuyor. Ev içerisindeki verimlilik yatırımları ve depolama teknolojileri içeren yeni yenilenebilir enerjilerine izin verilmesi buna örnek oluşturuyor. Bu yatırımlar enflasyon artışının olumsuz etkilerini yumuşatabilir ve küresel refahı otokratların etkisinden uzaklaştırabilir.